İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Öfke…

Ahmet Altan

Sanki dev bir körük çalışıyor.

Sürekli olarak ülkenin içinde yanan büyük bir ateşi harlıyor.

Ölümler, saldırılar, cenazeler…

Öfke, alevlerle yükseliyor.

Bu yakıcı öfke büyürken, gizli bir el de ümitlerimizi bastırıp eziyor.

Çaresizleştiriliyoruz.

Kendimizi yenik,yalnız, kuşatılmış hissetmemiz isteniyor.

Bu duygu tek bir yöne yöneltir çünkü bizi.

Korkunç bir intikam arzusuyla tutuşan bir milliyetçiliğe.

İntikam almak için geleceğimizden vazgeçeceğimiz bir umutsuzluk ve öfke uçurumuna doğru itiliyoruz.

Şunu söylememizi bekliyorlar:

“Mutluluk istemiyorum, özgürlük istemiyorum, zenginlik istemiyorum, intikam istiyorum sadece, silahımın gücü karşısında ezilenlerin korkusunu ve saygısını görmek istiyorum.”

Öfke arttıkça bu istek de artacak.

Bu, çok açık görülüyor.

Hukuktan, demokrasiden, gelişmiş dünyanı n parçası olmaktan vazgeçeceğiz.

Silah, bize saygı gösterilmesini sağlayan tek güç olarak hayatımızın merkezine yerleşecek ve bizi yönetecek.

Linçler çoğalacak.

Akıl düşmanlığı artacak.

Hamasi nutuklar dışında bir şey duymak istemeyeceğiz.

Ve, kendi felaketimize doğru adım adım yürüyeceğiz.

Daha iki yıl önce umutlarla ışıyan bu toplum derin bir karanlığa gömülecek.

Öfke kalın bir battaniye gibi örtülecek üstümüze.

Bunu önlemenin bir yolu yok mu?

Var elbette.

Bu topluma bir çıkış kapısı göstermek, gelecekle ilgili gerçekçi bir ümit vermek.

Öfkenin ve umutsuzluğun beslediği “içine kapanma arzusuyla dolu bir milliyetçilik” yerine gelişmiş dünyayla eşdeğer bir şekilde ayakta durabilecek, coçuklarını en iyi şartlarda yetiştirme imkanına sahip bir toplum olmanın yollarını açmak.

Özgürlüğün oksijenli ferahlığıyla öfkenin karanlık yangınını söndürmek.

Aşiretlere yakışan bir intikam isteği yerine büyük devletlere yakışır bir “çözüm” yeteneği sergilemek.

Topluma kaybettiği güvenini yeniden kazandırmak.

Bunu kim yapacak?

Bunu yapmak siyasi iktidarın görevi.

Her gün biraz daha CHP’ye ve MHP’ye benzemeye çalışmak ve Türkiye’nin kapılarını dünyaya kapayan nutuklar atmak yerine yeniden dünyada başını dik tutarak herkesle eşit konuşabilen bir Türkiye yaratacak politikalar izlemek.

Eğer, AKP illa da CHP’ye ya da MHP’ye benzemek istiyorsa sonunda en fazla olacağı o partiler kadar büyümektir.

Milliyetçi söylemlerin bu iki partiyi getirdiği yere gelir AKP de.

Geriler.

Bütün partiler “projesiz bir milliyetçiliğin” boş lafları üzerinde dansetmeye başlayınca o partilerle birlikte Türkiye de geriye gider.

Amaç da belki de budur.

Türkiye’nin ve bir zamanlar umut yaratan AKP’nin gerilemesi.

Milliyetçiliğin merkeze yerleşmesi

Ve, silahın iktidar olması.

AKP, silahın iktidar olmasını istiyor mu?

Türkiye’yi oraya doğru götürürlerken dönüp bir de Cemil Çiçek’e sormalılar.

“Cemil Bey, silahı iktidar yapmanın Türkiye’ye ve bize faydası ne?”

Ya da belki şöyle sormalılar.

“Cemil Bey silahı iktidar yapmaya çalışmanın size faydası ne?”

Yorumlar kapatıldı.