İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kısa bir tarih dersi

Mehmet Y. YILMAZ

Vakıflar Yasa Tasarısı nedeniyle gündeme gelen “azınlık vakıflarının el konulan mallarının iadesi” konusu üzerine değişik siyasi çevrelerden ve bazı okuyuculardan aldığım mektuplar bu konuda temel bir bilgisizlik içinde olduğumuzu gösteriyor.

Bunların içinde “vatan topraklarını peşkeş çektirmek istiyorsunuz” diyenler de var, “mübadelede bizim mallarımız da orada kaldı, onlar da bize mallarımızı geri versinler” diyen de var.

Ortaya çıkıyor ki, biz gazeteciler, sorunun tam olarak ne olduğunu anlatmayı ihmal etmişiz.

Kısaca anlatmaya çalışayım:

1936 yılında azınlık vakıflarının ellerindeki taşınmazların beyan edilmesi istendi.

1974 yılına kadar vakıfların mal edinmeleriyle ilgili herhangi bir sorun çıkmadı.

Dileyen herkes malını ya da öldükten sonra mirasını bu tür vakıflara ait hastane, okul, yetim yurdu, kilise, havra gibi kuruluşlara bağışlayabildi.

Sorun, 1974’te Yargıtay’ın azınlık vakıflarını “yabancı kuruluş” saymasıyla başladı.

Bu karara dayanılarak açılan davalarla vakıfların ellerindeki 1936 beyannamesinde bulunmayan mallara el konuldu.

Sorun en temelinde mülkiyet ve miras haklarının ihlali anlamına geliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin gayrimüslim vatandaşlarının “yabancı” sayılmaları ise bir diğer sorun.

Şimdi yasa çıkarsa, bu vakıflar eski mülklerini yeniden elde edebilecekler.

Yasa çıkmasa da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açılan davalarla vakıfların zararlarını tazmin ettirmeleri mümkün olabilecek.

Bunun “mübadele” ile de herhangi bir ilgisi yok. Çünkü mübadele anlaşması, sadece insanların değil, malların da karşılıklı mübadelesini öngörüyor.

Bir okuyucu da “Atalarımız bu vatan için şehit olurken, azınlıklar ne yapmış” diye soruyor.

Milliyet Gazetesi’ni yönettiğim dönemde Mehmet Gündem, “Gayrimüslim Vatan Şehitleri” başlıklı bir dizi hazırlamıştı. Dileyen bu diziyi internetten bulup okuyabilir.

Dizinin kaynağı Genelkurmay kayıtları idi.

Umarım yeterli bir açıklama olmuştur.

Yorumlar kapatıldı.