İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Azınlıklarımızı neden sevmiyoruz?

Mehmet Ali Birand

Avrupa Birliği Uyum Yasaları içinde bir kaçı var ki, toplumumuzun aynası oldu. Özellikle yabancılar ve vatandaşımız olan gayrimüslimlerle ilgili değişiklikler, inanılmaz bir direnç yaratıyor.

Ülkenin yüzde 99’u Müslüman, ancak 2-3 kiliseye sağlanacak kolaylık, 15-20 kilise kurulma olasılığı insanlarımızı ayağa kaldırıyor.

70 milyonluk bir ülkede 300-400 bin kişilik gayrimüslim vatandaşımızın oluşturduğu vakıflar büyük sorun yaratıyor.

“Yabancıları en çok seven halk ” yalanını icat etmişiz, kendimizi aldatıyoruz. Evet, bir kaç günlüğüne gelen yabacı turiste karşı çok dostuzdur ama evlerine geri dönmeleri koşuluyla. İş bulmak, çalışmak için gelmiş Afrikalı, hatta Pakistanlı birkaç yüz işçiye bile nasıl kötü muamele ettiğimizi gazeteler yazmıştır.

Benim en çok merak ettiğim, vatandaşımız olan gayrimüslimlere gizli düşmanlığımızdır. Tarihimizi bir okuyun göreceksiniz. Sürekli hoyratça davranmış, kötü muamele etmiş, ellerindeki parayı ve mallarını almaya çalışmışız.

İşte son örneği: TBMM’deki, Azınlık Vakıfları Yasası.

Bu yasa, tarihi bir haksızlığı düzeltiyor. Vakıflara gayrimenkul edinme imkanı sağlıyor ve ellerinden alınan bazı malları geri veriyor.

Cahilleri bir yana bırakıyorum. Akıllı başlı sandığımız, okumuş etmiş insanlarımızın yazdıklarına, söylediklerine bakın, yeter.

Vatan topraklarının peşkeş çekildiğini iddia edenler, mübadelede verilmiş malların şimdi tekrar iade edileceğini söyleyenler, vakıfların ilerde birer siyasi güç olacağını, Ayasofya’ya el koyabileceklerini ve Vatikan gibi bir din devleti kurabileceklerini belirtenler…

İnanılır gibi değil.

En kötüsü, bu yaklaşımın, CHP gibi bir parti tarafından benimsenmesi…

Nedir bu cehalet…

Nedir bu güvensizlik…

Koskoca Türkiye’nin geldiği noktaya bakın. İster Müslüman, ister Hıristiyan azınlıklarıyla onur duyan, onlarla zenginleştiğini bilen bir Türkiye yaratalım derken, gölgesinden korkan, kavruk, büyüklüğünün farkında olmayan bir yöneticiler güruhunun eline kaldık.

Yazıklar olsun…

* * *

VAKIF YASASI NEDİR?

1936 yılında devlet, ülkede yaşayan azınlıklar (Rum, Ermeni, Yahudi vs…) tarafından kurulmuş vakıflara bir çağrıda bulundu ve sahip oldukları tüm taşınmazları beyan etmelerini istedi. Her vakıf beyanname doldurup yolladı. Yasaya göre, vakıfların istedikleri taşınmazı edinme hakları vardı ve bu hak devam etti. 38 yıl boyunca hiç kimseden ses çıkmadı.

1974’te, Ege sorunu köpürmüş ve daha da önemlisi Kıbrıs harekatı ve sonrasında gelen sert tepkiler, Türkiye’yi sarsmıştı. Bu ortam, devletin zaten büyük çoğunluğu Rum kökenli olan vakıflara karşı tutumunu değiştirdi. Her şey 1974 yılında, Yargıtay’ın birden bire azınlık vakıflarını “yabancı kuruluş” sayması ve mal edinmelerini yasaklayan kararlarıyla değişti. Yargıtay, kendi vatandaşı olan gayrimüslimleri “yabancı” sayıyor ve mal edinmelerini yasaklıyordu.

Aslında bu bir ilk adımdı. Hedefin, azınlık vakıflarının elindeki mallara el koymak olduğu kısa sürede anlaşıldı. Nitekim, Yargıtay’ın bu kararından sonra devlet, vakıflara bir yazı yazıp “1936 beyanından bu yana elde edilmiş taşınmazların bildirilmesini istedi” ve Yargıtay kararına dayanılarak “Sizler yabancı kuruluşsunuz, yeni taşınmaz alamazsınız” dendi ve son 38 yılda edinilmiş tüm mallara el kondu.

Neresinden bakarsanız, hiçbir uluslararası hukuka uymayan, açıkça mülkiye ve miras hakkının ihlali ve “Ben istedim oldu” yaklaşımıydı.

Türk vatandaşı gayrimüslimler yabancı muamelesi gördü ve vakıflarına hibe ettikleri mallara el kondu. Yetmiyormuş gibi, bu taşınmazların bir bölümü de, devlet tarafından 3’üncü kişilere satıldı.

Bugün tartışılan yasa tasarısı, 30 yıl önce yapılmış bir hatanın- haksızlığın düzeltilmesinden başka bir şey değil. Ayrıca, eğer biz düzeltemezsek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi düzeltecek ve devlet milyarlarca dolar ödemek zorunda kalacak.

* * *

BÜTÜN KAVGA 36 MÜLKTEN ÇIKIYOR

Ulusalcı kesim, sırf muhalefet yapmak için aklına her geleni söyleyen CHP ve komplo teorilerine inananlarımız, bu tasarı ile ülke mallarının yabancılara peşkeş çekildiğini, Ayasofya’nın dahi Rum vakıflarına geçebileceğini ileri sürüyorlar.

Bundan daha büyük bir cehalet olamaz.

Sorun, 36 taşınmazın geri verilmesiyle ilgilidir ve liste de Hürriyet Gazetesi’nde (23.09.2006) yayınlanmıştır:

• Ortaköy Aya Fokas Aya Yorgi Rum Ortodoks Kilisesi: İstanbul Beşiktaş’ta 198, 244, 417,5 metrekarelik üç arsa (Malikleri: Yunan tebaasından Elanka Tedori Kızı- Meryem Duagım Kızı- Anna Duagin Leon Abraham oğlu)

• Rumelihisarı Surp Sandth Ermeni Kilisesi Vakfı: İstanbul Sarıyer Rumelihisarı’nda 75.60 metrekare arsa (Maliki: Şentuht Takyos Kızı)

• Kocamustafapaşa Surp Kevork Ermeni Kilisesi Mektebi ve Mezarlığı Vakfı: İstanbul Eminönü Dayehatun’da 31 metrekare oda (Maliki: Minaskigork)

• Kumkapı Meryemana Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı: İstanbul Eminönü Büyükçarşı Kürkçüler Sokak’ta toplam 57 metrekare 3 adet dükkan (Maliki: Meryem Binti Ovagim)

• Ayvansaray Aya Dimitri Vlaharne Rum Ortodoks Kilisesi ve Mektebi Vakfı: İstanbul Fatih Tahtaminare’de kagir ev (Maliki: Nikola)

• Balat Ahrida Musevi Sinagogu Vakfı: İstanbul Fatih’te toplam 30 metrekarelik 6 adet kagir dükkan, (Maliki: Cevahirci İsrail) ile Hızır Çavuş’da 124 metrekarelik Çana Sinegogu ve Avcıbey’de 1109 metrekarelik Sinagog (Maliki: Kasturya Sinagogu Vakfı)

• Balat Surp Hreştegabet Ermeni Kilisesi ve Mektebi Vakfı: İstanbul Fatih Mollaaşkı’nda 898-356-656 metrekarelik üç adet arsa , 45 metrekarelik bir ev, toplamı 100 metrekareyi aşan 4 adet dükkan (Maliki: Kapriyel, Ohannes Bogos)

• Balıklı Rum Hastanesi Vakfı: İstanbul Şişli Feriköy’de 131 metrekare ahşap ev (Maliki: Polekseni), Fatih Küçük Mustafa’da 429 metrekare kargir dükkan (Maliki: Bodos), Üsküdar Kuzguncuk’da 88 metrekare ahşap ev (Maliki: Fotini Kipridi), Büyükada Refat Paşa’da 1768 metrekare bahçeli ahşap ev (Maliki: Yunan T. Evdoksiya), Adalar’da 218 metrekare sarnıcı, kuyusu ve bahçesi olan kagir bina (Maliki: Tütüncü Tanaş), Eminönü Tülbentçi Hüsamettin’de 66 metrekare kagir (Maliki: Katarina Sarafin Kızı)

• Beyoğlu Üç Horon Ermeni Kilisesi Vakfı: Beyoğlu Hüseyin Ağa’da, odaları olan toplam 240 metrekare dört dükkan (Maliki: TCT. Sebuh)

• Beyoğlu Surp Gazer Ermeni Katolik Mihitaryan Manastırı ve Mektebi Vakfı: Beyoğlu Arapcami’de bir oda (Maliki: Maryanko)

Yorumlar kapatıldı.