İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yargıya güvenelim

Güngör Mengi (22.09.2006)

Kendimize acı ve zarar vermekten gizli bir zevk mi alıyoruz?

Türkiye’de ifade özgürlüğü olmadığına dünyayı inandırmak, birkaç kişiye hak edilmemiş ün ve para kazandırmak dışında ülkeye ne getirecektir?

Son kitabında Türklüğü aşağıladığı iddiasıyla hakkında açılan davadan yazar Elif Şafak dün beraat etti. Üstelik mahkeme bu kararı, suçlanan yazarın savunmasını dinlemeden verdi.

Bazıları bu durumu bile Türkiye’yi kötülemek için kullanıyor. Neymiş; dış kaynaklı baskı ile yargı terörize edilmiş, bu beraat kararının çıkarılması sağlanmış…

Hiç öyle değil.

Elif Şafak hakkındaki şikâyet, bir grup radikal milliyetçi avukat tarafından yapılmış ve hemen o aşamada reddedilmişti. Savcılık “kovuşturmaya yer olmadığı”na karar verince ihbarcı avukatlar üst mahkemeye itiraz etmiştir.

Telâş zarar veriyor

Elif Şafak davasının Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gelmesi, işte bu itirazın kabul edilmesinden doğmuştur.

Çünkü 7. Ağır Ceza Mahkemesi, suçlamanın bir mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir.

Nihayet o aşama da dün gerçekleşmiş, yazar Elif Şafak’ın gitmediği, kendini savunmak için ifade bile vermediği ilk duruşmada, üstelik savcının talebi ile “suç unsuru oluşmadığı ve yeterli delil bulunmadığı” gerekçesiyle dava beraatla kapanmıştır.

Bize göre yargı kurumu, güven duyulmayı hak ediyor.

Bu hakkı ona teslim ederek sükûnet içinde Elif Şafak davasını beklemiş olsaydık Türkiye’yi kötülemek için pusuda bekleyenlerin ekmeğine yağ sürmezdik.

Daha önceki Orhan Pamuk, Perihan Mağden ve Hrant Dink davaları, eleştiri ile aşağılamayı birbirinden ayırmakta yargının hataya düşmediğini kanıtlamıştır.

Dün Başbakan Erdoğan beraat kararının kendisini memnun ettiğini bildirdi. Demek ki bu yasayı çıkaran siyasi iradenin başı, mahkeme kararının yasanın ruhunu yansıttığını söylemek istiyor.

Süzgeç iyi çalışmalı

O zaman bu gürültünün sebebi ne? 301’in tümüyle kaldırılmasını istemenin anlamı ne?

Sınırsız özgürlük olmaz. Türklüğü, cumhuriyeti ve TBMM’yi “alenen aşağılama” özgürlüğü mü isteniyor?

Bize “301’i kaldırın gitsin” diyen Avrupalılar, kendi ulusal onurlarını ve kurumlarını, kamu düzenini korumak adına hakarete karşı savunmuyorlar mı?

Oralarda 301 yok mu?

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Lagendijk dün “var ama” diyordu “her zaman dava açılmıyor…” Demek ki sorun uygulamada.

Joost Lagendijk’a göre savcılar 301’inci maddeyi hükümetin niyetini aşacak biçimde kullanıyor.

Öyle bile olsa yargı kendi işleyişi içinde bu sorunu çözecektir. Henüz bir yıl geçti, biraz daha zaman lâzım. AİHM kararları yanında bizim sistemimizde oluşan içtihatlar sigortadır.

Tecrübe geliştikçe savcılar daha seçici, daha süzücü olacak ve her şikâyet, her ihbar dava açmakla sonuçlanmayacaktır. Biraz sabır.

Yorumlar kapatıldı.