İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müşerref’in jesti

Gündüz Aktan

Sn. Talat daha önce Amerika, İngiltere ve Almanya tarafından resmen davet edilmiş ve Dışişleri bakanları düzeyinde kabul edilmişti. Bu önemli ülkeler, Kıbrıs Türklerinin Annan Planı’nı onaylamasına rağmen, retçi Rumların AB üyesi yapılması nedeniyle ortaya çıkan adaletsizliği gidermeye çalıştılar.

Bu çok geç gelen ziyaretlerde Talat’a toplum lideri protokolü uygulanması, KKTC’nin, bunca haksızlığa rağmen, tanınma yoluna sokulmayacağını gösteriyordu. Kaldı ki bu ziyaretlerin fiili bir yararı da olmadı.

Buna mukabil Pakistan Cumhurbaşkanı Müşerref’in daveti KKTC’nin dünyadaki yeri açısından bir dönüm noktası oluşturabilir. KKTC Cumhurbaşkanı

olarak Pakistan’a giden Talat, burada senato/meclis başkanları ve çok sayıda bakanla görüşmeler yaptı. Müşerref’in kendisi şerefine verdiği yemekte ‘Kıbrıs’ta birleşseniz de ayrı kalsanız da, haklı olsanız da olmasanız da, biz sizi Türk olarak destekliyoruz’ sözleri, Pakistan’ın Türkiye ile ilişkilerinin dış politika sınırlarının çok ötesine gittiğinin bir kanıtı. Bu zor dünyada Türkiye’nin bir tek gerçek dostu var: Pakistan. Umarım Türkiye de Pakistan’ın bu dostluğuna layık olur.

Bu vesileyle Talat’ın referandum sonrasında tanınmaya karşı anlaşılmaz olumsuz tavrını değiştirdiği anlaşılıyor. Kıbrıs’ta bir çözüm olacaksa, bu ancak KKTC’nin ‘tayvanlaşması’ ile gerçekleştirilebilir. Yani tanınma istikâmetinde atılacak adımlar Papadopulos’un katı tutumunu değiştirebilir.

Özellikle Orta Asya cumhuriyetlerindeki diplomatlarımızın, İslamabat Büyükelçimiz Kemal Gür gibi, sarfettikleri gayretler sonucunda yapılacak benzer davetler, bu tür bir gelişmenin hız kazanmasını sağlayabilir. Böyle bir gelişme AB için de uyarıcı olabilir.

Kıbrıs, AB dış politikası için -tabii böyle bir dış politika varsa- bir skandal niteliği kazanmaya başladı. 1999 Helsinki zirvesinde dönem başkanı Finlandiya’nın çabalarıyla başlatılan adaylık süreci, bugün genişlemeden sorumlu Finli komiser Rehn ile babası 1964’te ilk BM Kıbrıs temsilcisi olan Finlandiya Dışişleri Bakanı’nın ellerinde öleceğe benziyor.

1987’de Dışişleri’ndeki görevim dolayısıyla AB tam üyelik başvuru mektubu ve gerekçesini yazmak ve bu konudaki politikayı uygulamak bana düşüyordu. Aradan geçen zaman içinde, bir yandan üye olmak için kamuoyunda ileri sürülen özgüvenden yoksun, acz dolu gerekçeler, öte yandan AB’nin din/kültür temelli olumsuz tutumu ve nihayet bu iki ciddi sakıncayı, hatta
engeli bertaraf edecek bir politika izlenememesi görüşümün değişmesine yol açtı. Bu durumda üye olmamıza imkân yok. Hatta üye olmamız doğru da olmayabilecek. Ama memuriyet alışkanlığının verdiği bir yaklaşımla, hataları görmekten kaçınamıyoruz.

AB’nin Kıbrıs’a ilişkin tutumu, aslında Kıbrıs’ın sınırlı öneminin çok ötesine giden sonuçlar doğuracak. Rehn ve destekçileri baskı yoluyla Türkiye’nin havaalanları ve limanlarını Rumlara açacağı hayalini terk etmeliler. Dünyanın ve bölgemizin içinde bulunduğu durum ortadayken, AB, Kıbrıs’ın arkasına sığınıp üyelik sürecini, değil durdurmak, yavaşlatmanın maliyetinin altından dahi kalkamaz. Kıbrıs’ın bu hale gelmesinde barış karşıtı Rumları üye yapmakla girdiği sorumluluğunu Türkiye’ye yüklemeye AB’nin gücü yetmez.

Bizim hatalarımıza gelince; Sn. Babacan kendisini müktesebata uyumdan sorumlu ‘teknik’ müzakereci sanıyor. AB ile doğrudan ilgisi olmayan Kıbrıs, Ege ve Ermeni iddiaları gibi, siyasi konulara karışmaması doğal. Ama AB’nin iç değişimi, almakta olduğu şekil de siyasi nitelik taşıyor. Türkiye’nin üyelik olgusunu bu bağlama oturtmaması halinde, AB neyi kazanıp neyi kaybedeceğini anlayamaz. ‘AB ile müzakere gereksiz’ veya ‘üyelik değil, süreç önemli’ gibi sürekli yanlış mesajlar veren genç bakanın, iyi bilmediği konularda teknokrat tavsiyesi alacak kadar tevazu sahibi olması gerekir.

Not: İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga vefat etti. Kendisine gani gani rahmet, ailesine başsağlığı dilerim. Aga bir kahramandı. Saldırıya uğradı, yaralandı, hastanede yattı. Mahkemelere verildi, hapse girdi. Ama yılmadı. Etnik sınırları aşan, gerçek bir Türktü. Ruhu şad olsun!

Yorumlar kapatıldı.