İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sayın Mahçupyan, Ermeni Cemaati ve Ermeni Basını

Bu gün burada, Etyen Mahçupyan’ın 14.08.2006 tarihli Zaman gazetesinde yayınlanan “Ermeniler Demokrasi’nin Neresinde” başlıklı yazısını incelemek istiyorum. Tatil nedeniyle İstanbul’da bulunduğum için, yazım biraz gecikmiş bir yorum…

Söz konusu yazıda Etyen Mahçupyan’in, yaklaşımının -maalesef- taraflı olduğunu düşünerek söze başlamak istiyorum. Sayın Mahcupyan’a saygımın sonsuz ve sadık bir okuru olmamdan kaynaklanan bir sempati ile yola çıkarak, söz konusu yazının beni biraz üzmüş hatta sarsmış olduğunu da belirtmek istiyorum.

Yazıda söz edilen gazete ve gazete yöneticisi, çok uzun zaman beri kendi kişisel iktidar rüyası ve gizli ajandası uğruna, Ermeni toplumunun çıkarlarını hiçe sayarak, toplumu bölmek pahasına toplumun değerlerine ve özellikle Patrikliğe saldırmaya devam etmektedir.. Kendisine yöneltilen yapıcı ancak giderek sertleşen eleştirileri yok sayarak, kendi hedefine kilitlenmiş bir şekilde ayni yönde ısrarla çalışmalarını sürdürmektedir..Etyen Mahcupyan gibi geniş bir birikim olan ve doğru vizyona sahip bir Ermeni aydınının, bütün bunları nasıl olup da göremediği anlamam mümkün değil. Ve bu durum benim için çok şaşırtıcı, üzücü. Sayın Mahçupyan’ın demokrasi havarisi ilan ettiği bu kişi, kendisini eleştirdiğim için benim senin gibi okura ihtiyacım yoktur diyecek kadar da tolerans (!) sahibidir.

Basın çok güçlü bir silahtır, bir güçtür. Hangi ellerde olduğu da çok önemlidir, yapıcı, yıkıcı, Bölücü.. her yönde kullanılır… Bu cemaat gazetemiz ve yazarı maalesef medya etiğine uygun davranmak bir yana, bilakis her türlü olay ve koşulu amacına yönelik şekilde uyarlayıp yalan yanlış haber ve yorumları yayınlamaktan hiç çekinmemektedir..Giderek hakaret ve saldırıya dönüşen bu yazıları yayımlamakla kalmayıp, gazeteye yollanan eleştirilere de gazetesinde hiç yer vermemektedir..Dolayısı ile demokratik ve dürüst bir yayın organından söz etmek mümkün değildir.Arşivlere bir göz atmanız halinde, en küçük bir olayın, bir iletişimsizliğin, ele alınarak, bir bardak suda nasıl fırtına yaratıldığını, nihai amaçlar doğrultusunda nasıl gayet ustaca kullanıldığını görebilirsiniz..

Yazıdan bir cümleyi ele alalım: “….Ermeni cemaati Patrikliği de değişen Ermeni topluluğu karsısında yönetim aczi çekiyor..” Bu yaklaşımın her fırsatta söz konusu gazete ve yazarının basın etiğini ve toplumun çıkarlarını dikkate almadan yaptığı suçlama ve küçük düşürme ve Patriği demokrasi ve gelişme düşmanı göstermek için harcadığı çabaların Sayın Mahcupyan’i bile etkilediği anlaşılıyor. Ne yazık ki Sayın Mahçupyan yazılanların ne kadar basın etiğine ve toplumun çıkarına uygun olduğuna hiç bakmıyor. Ben bu cümleyi irdelemek için Türkiye Ermenileri ile Patrikliğin ilişkisine bakmak istiyorum…Ermenilerin dini özeldir, başka dinlere benzemez..dolayısı ile toplumun Patriklik ile olan ilişkileri özel hatta türünde tektir..Din ön planda değildir ve olmamıştır..Toplumun Patriklik ile olan ilişkisi veya diniyle olan bağı özel bir tutkaldır…İşte bu tutkal, bütün yaşanan acılara, savrulmalara, bölünmelere rağmen bu gün hala Türkiye Ermenilerini ayakta tutan varlık nedenidir. Bana bu satırları yazdırtan da bu özel tutkaldır. Bu çok özel bağ, bugün bu gazete ve yöneticisinin eli ile bir takim boş ve de kimsenin ne demek istediğini de tam olarak anlayamadığı sivil toplum, Ermeni toplumunun laikliği gibi kavramlarla yıkılmak istenmektedir..Sivil bir oluşum veya derneğe veya bir yönetim-nasıl olacaksa- Patrikliğin varlığı engel olmadığı gibi, bir ilgisi de yoktur aslında.. Dolayısı ile bu gazete yöneticisi ve yandaşları gerçekten amaçlıyorlarsa böyle bir yönetimi kurabilirler… Neden yeltenmiyorlar? Yanıtı çok basit çünkü asıl amaç bu değil de ondan, daha önce de belirtildiği gibi gizli ajandalarına hizmet etmekten başka bir şey hedeflemiyorlar..Bu hedef doğrultusunda toplumu da bölünce de , Ermeni toplumunun giderek solup yok olmasını hızlandıracak, asimilasyon tehlikesinin tam kucağına düşmüş olacaklarından, zaten ortada artık çıkarı korunacak bir toplum da doğal olarak kalmamış olacaktır..

Patriklik makamı Sayın Mahçupyan’ın dediği gibi miadını doldurmuş bir kurum değildir..Tam tersi, Türkiyeli Ermenilerin varlıklarını sürdürmeleri için varlığı şart olan bir kurumdur. Hem bu gazetelerin hem de gerçek bir aydın olan Sayın Mahçupyan’ın Cumhuriyetin kuruluşundan beri Patriklikleri istemeyen aşırı sağcı çevrelerin yanında yer almaları, en azından çoğunluk tarafından Patrik karşıtı olarak algılanmaları gerçekten hazindir. Bu gazete ve yazarının bu talihsiz amacına bugün Ermeni toplumundan çok fazla tepki gelmemesinin nedeni öncelikle tepkisiz bir toplum olmamız ve çoğunluğun yeteri kadar bilgi sahibi olmaması, dağınık ve dayanışma-iletişim içinde olmamasından kaynaklanmaktadır..Bunu gayet iyi görenler de zaten bunu fırsat bilip ortalığı tamamen boş bulduklarını zannetmektedirler. Bütün bu olanlar çok ilginçtir ki Türkiye’nin AB ye giriş süreci içinde gerçekleşmektedir…Türkiye’deki Ermeni toplumunun çok uzun yıllardır suskunluğunun nihayet son bulacağı ve ayağa kalkıp hakkını arayacağı, daha korkusuzca kendini savunacağı bir dönem..Belki sayın Mahçupyan’a bir komplo teorisi gibi gelebilir bu düşüncem ancak buna engel olmak isteyenlere alet olan söz konusu gazete yöneticisi ve yandaşları, acaba Ermeni toplumunu bölerek, değil haklarını aratmak, topyekun asimile etmeye hizmet ediyor olmasınlar?

Not: Sayın Mahçupyan’ın söz konusu yazısını https://web.archive.org/web/*/http://www.hyetert.com/haber3.asp?AltYazi=Haberler+%5C%3E+Ya%FEam&Id=22092&Sayfa=1&DilId=1
adresinde bulabilirsiniz.

Yorumlar kapatıldı.