İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

O kadınla beraber olduğum için kendimden utanıyorum

‘Asıl ahlakdışı ilişkiye giren o!’

‘Âşıksa aşkını kalbinden çıkarsaydı’

“O avukat hanımla Galatasaray adasında tanıştım. Önce ilgimi çekmedi. Avukat olarak bazı konuları danıştım. Birkaç kere yemek yedik. Alkollüyken birlikte olduk. Ben ayrılmak isteyince şantaj yaptı. Âşıksa kafasını gidip taşlara vursaydı.”

O kadınla beraber olduğum için kendimden utanıyorum

Adının karıştığı aşk skandalından sonra görevinden alınan Azerbaycan Başkonsolosu İbrahim Nebioğlu Yagubov, ilk kez konuştu. Yagubov ilişkisini kabul etti, fakat sevgilisini kesinlikle dövmediğini söyledi.

İbrahim Nebioğlu Yagubov, yaşadığı aşk skandalının ardından, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından Azerbaycan başkonsolosluğu görevinden alındı. Evli ve üç çocuklu Yagubov, bir yasak aşk yaşamış ve sevgilisinin dayak iddiaları sonrası gazetelere konu olmuştu. Yagubov bugüne kadar hiç konuşmadı. Zaten bizim görüşmemiz de öyle kolay olmadı. Yagubov röportaja yanında korumasıyla geldi. Çok öfkeliydi. Röportaj sırasında sık sık sinirlendi. Sorulara kızınca röportajdan vazgeçtiğini söyledi. Özetle haksızlığa uğradığını, şantaja maruz kaldığını, mağdur olduğunu, hiçkimseyi dövmediğini ve bu ilişkiden pişmanlık duyduğunu anlattı. Kim haklı kim haksız; kararı yargı verecek. İşte bugüne kadar hiç konuşmayan başkonsolosun anlatıkları…

– O hanımla nasıl tanıştınız? – 2005 yılının temmuz ayında Galatasaray Adası’nda bir davette K.T. ile tanıştım. K. T., avukat olduğunu söyledi. Babası da korgeneralmiş. Öğrendim ki babası astsubay. İlk yalanı buymuş.

– Siz mi onun peşine düştünüz? – Yok ben ona gül göndermişim, kartımı göndermişim… Kesinlikle öyle bir şey yok. Zaten tanışmamızda benim ilgimi bir kadın olarak çekmemişti. Sadece avukat olduğu için görüştüm kendisiyle. Çünkü o dönemde bir ticari dava vardı. Bu konularla ilgili görüştüm. Bu görüşmeler bir hafta içinde oluyor. Daha sonra biz bununla birkaç kere yemek yedik. Evet aramızda gönül ilişkisi denen bir ilişki yaşandı. İçkiliydik ve beraber olduk. Tatlı sözlerinin etkisinde kaldım. Ama ben evliyim ve üç çocuğum var. Bir süre sonra ben buna “Yolumuz buraya kadar, ayrılalım,” dedim. Ama ben ayrılmak isteyince tehditler başladı. Bana kontrat göndermiş diyor ki, “Benimle kontratın var.” Kontratta da Ermeni bir kişinin imzası var. Dedim ki “Biz Ermenistan’ı tanımıyoruz ve onlarla savaş halindeyiz. Ben böyle bir kontratı imzalar mıyım?” Benden bu şekilde para sızdırmaya çalışıyor.

‘MANYAK DEĞİLİM’

– Ne oluyor peki? – Devamlı arıyor. Mesajlar gönderiyor. Gece yarısı sado mazoşist mesajlar atıyor. Benimle görüşmek istediğini söylüyor. Kabul etmeyince, tehdit ediyor. Beni bitireceğini, rezil edeceğini söylüyor. Rezidansımın önüne gelip arabamı çiziyor. Güvenlik kameraları bunları kaydediyor.

– Bunun için mi dövüyorsunuz? – Asla dövmedim. Hayatımda hiçbir kadına vurmadım. Bunlar yalan! Hakkımda takipsizlik kararı veriliyor ve bakın siz hâlâ böyle soruyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Bir başkonsolos böyle bir şey yapabilir mi? Ben 40 yaşındaki bir kadını niye döveyim? Ben bir kadını dövecek kadar manyak mıyım?

– Ayrılmak istediği için tehdit ettiniz mi? – Asla böyle bir şey yok. Ayrılmayı isteyen benim. O ne zannediyordu ki? Karımdan boşanıp onunla evleneceğimi mi? Ben karımı seviyorum. Bu ilişkiye girmemeliydim.

– İyi de sizin hakkınızda savcılıkta şiddet gördüğünü söyleyen başka bir kadının dilekçesi daha var? O ne? – Öyle bir insan yok ki. Bakın, dinleyin: Bir sabah polis geliyor kapıma. Ben bir kadını dövmüşüm. Kadın kim? Jale Aydınoğlu. Bu benim yıllar önce kanserden ölen karımın adı. İnanamıyorum. Avukatı da Yeşim Usta diye bir kadın. Şok içindeyim. Avukatım hemen Yeşim Usta adlı avukatı araştırıyor. İstanbul Barosu’nda ve Türkiye Barosu’nda böyle bir avukat yok. Hazırlık dosyasındaki adrese gidiyorlar, böyle bir adres yok. Vekaletnamenin verildiği noterliğe gidiyorlar. O vekaletname de sahte çıkıyor. Aynı gün savcı takipsizlik kararı veriyor ve notere soruşturma davası açıyor sahte belge düzenlemekten. (Savcılık kararlarını gösteriyor. Kararda takipsizlik kararı verildiği ve Jale Aydınoğlu diye birinin var olmadığının tespit edildiği yazıyor.) Olay bu kadar net.

‘PARA SIZDIRMAK İSTEDİ’

– Ya K.T.’nin şikâyeti? – Bana mesaj atıyor: “Yarın sabah 9.30’da evine Türk polisi gelecek. Hanımefendi müsait mi?” Ben Bakü’deyim. Atlıyorum uçağa, sabah 8.00’de eve geliyorum. Tam 9.30’da polis geliyor. Bu sefer K.T., “Beni dövdü” diye şikâyet etmiş. Savcıya ifademi veriyorum. Sonra da işte olay gazetelere yansıyor. Savcılık takipsizlik kararı veriyor. Dayak attığıma dair hiçbir şey yok ortada. Darp raporu nerede? Yok. Bakın sırf anne olduğunu ve babasız çocuk büyüttüğünü düşünerek ben yine de onu savcılığa şikâyet etmedim. Şimdi avukatımı arayıp 50 bin dolar istemiş, peşimi bırakmak için. Dava açıyorum.

Elif KORAP

‘Karım ilişkiyi daha önce biliyordu’

-O gün gazeteyi açtınız ve manşetlerde kendinizi gördünüz. Hem de dayakçı bir başkonsolos olarak. O an neler hissettiniz? Gazetelere mi kızdınız, kendinize mi? – O sabah Bakü’den Dışişleri Bakanlığı’nın toplantısından dönüyorum. Uçaktan indim, arkadaşlarım ellerinde gazetelerle bekliyor. Manşet: Dayakçı konsolos.” Görünce şok geçirdim.

– Herkes hata yapar mı dediniz, hatanızı kabullendiniz mi? – Ben bu soruyu cevaplandırmıyorum. Size zaten olanı biteni anlatacağım, her şeyi öğreneceksiniz. İki gün önceye kadar başkonsolostum. Ve sadece kendimi savunuyordum. Artık başkonsolos değilim. Şimdi kendimin, ailemin, çocuklarımın, dostlarımın ve beni sevenlerin şerefini korumak zorundayım. Çok üzüldüm. Ne yapmam gerek, intihar mı etmeliyim? Ben hayatımın en büyük dersini aldım. Hayatımda hiç gaddarlık yapmamıştım ama bundan sonra bu tür insanlara gaddar davranacağım. Elimin tersiyle iteceğim, yaklaştırmayacağım bunları.

– Kendinize “Bütün bunların sorumlusu sensin” mi diyorsunuz, yoksa başkalarını mı suçluyorsunzu? – Benim sorumluluğum bu kadınla mesafemi koruyamamış olmam.

– Sizin bu olayda kabahatli olduğunuz taraf nedir? – Benim bu kadınla böyle bir ilişiye girmemem gerekirdi. Tesadüfi bir ilişkiydi ve hayatımda yaptığım en büyük yanlışlıktı. Bu kadınla beraber olduğum için çok pişmanım ve kendimden utanıyorum. Benim hatam bu oldu. Tanıştığımız günü lanetliyorum.

– Görevinizi kaybetmek mi daha çok koydu, yoksa ailenizi kaybetme ihtimali mi? – Ailemi kaybetme diye bir şey asla yok. Siz zannediyorsunuz ki eşim bunları gazeteden öğrendi. Ben ayrılmaya karar verdikten sonra K.T. eşimi arıyor, ilişkimiz olduğunu anlatıyor. Ailemizde huzur kalmıyor. Tabii ki çok zor günler yaşadık. Şimdi karım bana destek oluyor. Bizim huzurumuz olay basına yansıyınca bozulmadı, çok daha önce bozuldu. Ama artık yeter. Tazminat davası açıyorum.

‘Artık piyanistlik yaparım!’

-Bütün kariyerini bir aşk macerası yüzünden bitirmiş biri olarak, aklınızdan neler geçiyor? Bundan sonra ne yapacaksınız? – (Çok sinirleniyor) Ben görevden atılmadım. Ben Azerbaycan Anayasası’nın verdiği yetkiyle Cumhurbaşkanı tarafından atandım ve aynı yetkiyle merkeze geri çağrıldım. Ben bir kadınla yattım, ondan sonra Cumhurbaşkanı bunu duydu, “Şerefsiz!” deyip beni görevden aldı. Böyle şey olur mu?

– Gerekçe söylendi mi? – Hayır. Cumhurbaşkanı’na gerekçe sorulmaz ki. Böyle uygun görmüş. Zaten görev süremin dolmasına dört ay kalmıştı.

– Bu olay, neden değil mi? – Bu soruya cevap vermekte zorlanıyorum. Çünkü Cumhurbaşkanın’nın kararına yorum getiremem. Ben karara saygılıyım ve onun kararına yorum ge-ti-re-mem. Ben bu iki ülke için canımı feda edecek kadar hizmet etmişim. Bundan sonra da 10 misli hizmet edeceğim. En önemli mesele; çocuklarım burada okuyor. Emeklilik yaşıma daha çok var. Bir sürü iş var yapabileceğim. Piyano çalıyorum (Gülüyoruz). Gidip Kerem Görsev’in yanında çalarım!

‘Kafasını duvara vursaydı!’

-K.T. size âşık olmuş olabilir mi? – Bu kadın benim hayatımı zindan etti, siz hâlâ onu koruyorsunuz.

– Ben kimseyi korumuyorum. Sadece soruyorum. – Azerbaycan’da bir atasözü vardır: Âşıksa gidip kafasını taşlara vursaydı, aşkını kalbinden çıkarsaydı. Ne yapmamı bekliyordu? Eşimi boşayıp onunla evleneceğimi mi sanıyordu? Asıl ahlâk dışı ilişkiye giren odur! Ben değilim. Evli ve üç çocuklu olduğumu baştan biliyordu.

– Hayatınız boyunca bir kadına şiddet uyguladınız mı? – Bakın, ben karakolun ne olduğunu, bu yıl bu olaylar nedeniyle karakola çağrılınca öğrendim. Çünkü Azerice “karakol” diye bir şey yoktur. Polis merkezi vardır. Ben hayatım boyunca trafik cezası bile almamış bir insanım. Hiç kimseye şiddet uygulamam söz konusu bile değil. Ortada şiddete dair bir kanıt da yok.

‘Hakkımdaki karara saygı duyuyorum’

– Türkiye’ye ne zaman geldiniz? – Ben Azerbaycan Cumhuriyeti’nin yurtdışındaki ilk yılında bizzat rahmetli Haydar Aliyev’in teklifiyle Türkiye’ye geldim. Ve hayatımı bu ülke ve kendi ülkeme adadım. Ben Türkiye’yi köy köy dolaşmış, PKK operasyonlarına kadar gitmiş bir gazeteciyim. Türkiye’yi en iyi bilen Azerilerden biriyim. Yıllarca Azerbaycan televizyonunun Türkiye temsilciliğini yaptım. 2002 yılında Türkiye’de “Yılın Yabancı Gazetecisi” ödülünü aldım. Uzun yıllar iki ülkeye çok önemli hizmetlerde bulundum. Daha sonra da başkonsoslosluk görevine getirildim. Artık konsolos değilim ama bundan sonra da Türkiye ve Azerbaycan için çalışmaya devam edeceğim. Atatürk ve Haydar Aliyev felsefesine sadık kalacağım. Cumhurbaşkanımızın benimle ilgili kararına saygı duyuyorum ve bundan sonra da politikasını her alanda destekleyeceğim.

Yorumlar kapatıldı.