İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Çete´ci Yüzbaşı İpsiz Recep Neden Sahnede?

Son günlerin gündemine adı daha çok arka planda silah seslerinin eşliği ile gelen illerimizden Trabzon’a bir mahalle arkadaşımın silahla

yaralanması dolayısıyla geçen ay bir ziyaretim oldu, arkadaşım Trabzon’da çok sevilen biriydi, sporu bir yaşam biçimi haline getirerek,

antrenörü ve her şeyi olduğu kulüpte yıllarca gençleri sokaktan çekip, spora yönelterek, gençleri yaygın olan uyuşturucu illetinden ve

belinde tabanca kahvelerde çetelere dâhil olma nöbetini beklemekten kurtarmaya çalışmıştı, Arkadaşın vurulması için bir sebep

göremedim, gazetelerde bir şey bulabilir miyim diye yerel gazetelere bakmak istedim, orada da sebebe ilişkin bir bilgi yoktu ama bütün

gazetelerde beş cinayet haberiyle birlikte, Soykırım suçlusu ünlü çeteci İpsiz Recep’le ilgili haberlerler vardı. Gazeteler, “İpsiz Sahnede”

[1]
, “İpsiz Recep Rize’de”[2]
başlıkları İpsiz Recep’e methiyeler düzmüşlerdi.
Gazeteler, Rize Gençlik Merkezi Tiyatro Ekibinin, İpsiz’in hayatının sahneleneceği haberini veriyor ve metin yazarının “İpsiz Recep,

savaştan sonra Rize’ye geldiğinde halk sokaklara dökülerek, horonlar eşliğinde karşılamıştı. 80 küsur sene sonra İpsiz Recep Reis tekrar

Rize’ye geliyor. Rize halkının Recep Reisi karşılamak için tiyatro salonlarını dolduracağına inanıyorum. İpsiz Recep Reis ve arkadaşları

önemli işler başardı. Fakat bu Kahramanlarımızın yeni nesiller tanıştırılması ihmal edildi. Biz bu eseri yazmakla vazifemizin bir kısmını

yerine getirmiş olduk. Herkes üzerine düşeni yaptığında, vatan sevgisiyle yararlı işler yapmaya azmeden gençlerimizin sayısı hızla

artacaktır” sözlerine yer veriyordu (Taka), metin yazarı Polatoğlu, “Kuvay-i Milliye hareketinde olduğu gibi, birçok vatanseverin desteğini

aldıklarını ve bu desteğin her geçen gün biraz daha arttığını” söylüyordu (Karadeniz).
Karadeniz gençlerinin örnek alması istenen İpsiz Recep Reis kimdir ve bugünün Karadeniz gençlerinin örnek alacakları eylemleri

nelerdir?
İpsiz Recep Reis bir çetecidir, bir Teşkilat-ı Mahsusa elemanıdır, Ermeni Soykırmında ve Helen kökenli Karadenizlileri ölüm ve sürgün

ikilemine sokarak bölgenin etnik temizliğinde önemli rolü olmuştur, bu eylemlerde rol alan herkes gibi, Mütarekeden sonra cezlandırmadan

kaçmak için soluğu “Milli Mücadele”de alanlardandır, İpsiz Anadolu hareketine de katılarak, aynı eylemleri Adapazarı ve İzmit bölgesinde

de sürdürmüş başarılarından dolayı yüzbaşı rütbesi ile ödüllendirilmiştir.

İpsiz hem İstanbul hükümetince, hem de. Batum’da, yolcu olarak aldığı 17 kişilik Ermeni grubunu Karadeniz’de boğmaktan dolayı

aranmaktadır. “Batum’dan onyedi kişi almıştı. Çeşitli biçimlerde saklanan silahları ile tekneye binenlerin komitacı olduğunu anlayan Recep

Reis, bu yanlışlığından dönecek ve beraberindeki Rizeli Abdullah ile militanları bertaraf edecekti.”[3] İpsiz, Teşkilat-ı

Mahsusa’nın Batum Harekatına Deli Halit ve Muhittin (Gen. Sarol) ile birlikte katılanlar arasındadır. Harekattan sonra İstanbul’a gelen

İpsiz’e ilk etepta 12 tüfek ve iki sandık cephane desteğiyle çetesiyle birlikte Sarıyer Beykoz ve Şile’de Rumlara karşı Karakol Cemiyetinde

boy gösterecektir. Yeterince desteğe sahip olduğuna kanaat getirdikten sonra Kefken’de karargahını kurar, Recep Reis Artık Sakarya

Sahil Komutanı olmuş, Rize’den çağırdığı adamlarla çetenin sayısı elliyi bulmuştur. İpsizin biyografisinin yazarı Hiçyılmaz, Reisin tayfaları

konusunda yapılan yorumlarda, bunların “ipten kazıktan kurtulmuş” kişilerden meydana geldiğini mutabakatını kaydetse de onların

tümünün ipten kazıktan kurtulmuş olarak nitelemeye dili varmamakta ise de, kitabının ilerleyen sahifelerinde bu tayfaların eylemlerini

“yoldan çıkan gönüllüler” olarak nitelemektedir. “Recep Reis kuvvetinin nasıl oluştuğu ve kimlerden meydana geldiği konusunda çeşitli

düşünceler vardı. Milli Mücadeleye katılanların görüşünde, ister düzenli ordu mensubu, ister milis olsun genelleşen düşünce, Recep reis

birliğinin eski çetecilerden oluştuğudur. Bu görüş temelde doğrudur… Bu alan hem engin, hem de Topal Osman Ağa[4]

’dan Demirci Mehmet Efe’ye, Yörük Ali Efe’den, Parti Pehlivan[5]’a kadar uzanan ve ipsiz Recep Reis’i de

kapsayan bir değerlendirme alanıdır”[6] .Hiçyılmaz’ın bu saydığı çete reislerinin çalışma ve ilgi alanlarını

değerlendirdiğimizde ortak paydaları, ipten kazıktan kurtulanları çevrelerinde toplayarak etnik temizlikte rol almış çete başları olmalarıdır.

Anadolu’yu kan gölüne çeviren teşkilat-ı mahsusa elemanlarıdır.
Biyografi yazarı kitabında bu çete mensuplarının anılarına da yer vermektedir.Çete mensuplarının anıları, çete mensuplarına ilişkin genel

düşünceyi doğrulamaktadır, çete mensupları ipten, kazıktan kurtulmuş kişilerdir ve İpsiz Recep Reis tarafından özellikle tercih edilmektedir;

“Sayımız her gün artıyordu. Yüz kişiyi bulmuştu. Bize katılanlar arasında, bazı ipten kazıktan kurtulmuş olanlar vardı. Bir gün Kastamonu

cezaevinden kaçan iki idam mahkumu gelmiş, bize katılmak istemişti. İpsiz Recep de bunları kabul etmişti… [Recep Reis] bunu kendi

ifadesiyle nazik beyler, yahut hoca vs. ile bu zorlukların alt edilemeyeceğini vurgulamış. Bana gözü pek adamlar lazım demişti”[7] İpsizin tavrı Merkez Ordu Kumandanı Nurettin Paşa[8] (Sakallı) tarafından yazılı olarak da

onaylanmaktadır[9]. İpsiz Recep öyle önemli adamdır ki yaptıkları Enver Paşa tarafından da onaylanmakta, hatta bizzat

mektup yazacak kadar İpsiz’i tanımaktadır ve onu mektubuyla onurlandırmaktan geri kalmayacaktır. Enver’in o dönemlerde mektup yazıp

yollamasının ne kadar zor olduğunu göz önüne alırsak İpsiz’i daha iyi anlamış oluruz [10].

İpsiz gönüllü olarak kendilerine katılanlarla yetinmez Rize Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Mehmet Efendi’ye telgraf çeker: Ey koca

Mehmet efendi, Düşmanlar burada Karadenizlilerin mallarına, canlarına kastederken, sen Rize sokaklarında bastonuna dayanarak

geziyorsun. Hemen bütün Rize eşkıyasını toplayın , Tuzcuzade Halit Ağa’nın maiyetine verip buraya gönderesin. Rize Mutasarrıfın olumlu

görüşüyle İpsiz’in talebi Ankara tarafından da olumlu karşılanarak ilk hareket Rize Hapishanesi’nden başlanır, Eşkıya ve korsanlar bu teklifi

alkışlarla kabul etmişlerdir. Yazılanların sayısı beş yüzü geçmiştir. Bunların arasında çok azılı eşkıyalar vardır. Bu eşkıyaların suç aletleri

de geri verilip silahlandırılarak Alay kumandanı Şükrü vasıtasıyla Karasu’ya doğru yola çıkarılırlar. İpsiz talebini bir telgrafla Mustafa

Kemal’in onayına da sunmuştur. Mustafa Kemal bu telgraf üzerine Rize Jandarma Komutanı Şükrü Bey’e emir vererek bu kuvvetlerin

İpsiz’e sevkini emretmiştir, Rize, Hopa ve Ardeşen’de tellallar çıkarılarak yüzlerce çeteci toparlanmıştır. “Suçluların Recep reise iltihakı,

yetkililerin bilgisi ve nizamı dahilinde yapılmış ve çapulcu’lara yeni bir meydan vermemek için azami dikkat gösterilmişti. Ama tabii fire

verenler olacaktı”[11]
Bu yöntem yeni Değildir daha önce de denenmiştir, Enver’in Amcası Halil Paşa(Kut) Makedonya deneylerini anlatırken: “Türk üniforması

ile yapamıyacağımı Yunan eşkiyası kıyafeti ile yapabilirim… Askerlerim arasında seçtiğim kırk kişiye Yunan eşkiyalarının kıyafetini

giydirdim… Andart kıyafeti ile münasip gördüğüm gecelerde önemli bulduğum komite reislerini yakalayıp yok ediyor ve sonra yanına bunu

ben öldürdüm diye bıraktığım pusulayı Kaptan Aetos mühürü ile mühürlüyordum… Çeteler ortadan kaldırılırken Bulgar Köylerini dehşete

düşürmek gerektiği için bazı köyleri* ataşe verip yıkıyordum”[12] .Cezaevinden mahkumları çıkararak bunlarla

müfrezeler kurulması işlemi 1913 yılında başlamıştır-Daha sonra Teşkilat-ı Mahsusa bunu genişleterek Ermeni Soykırımında kullanacaktır

-Halil Paşa; “İstanbul hapishanelerinden dört bin kadar gönüllü seçtim, bunları Yıldız’daki Zuhaf alayları koğuşlarına yerleştirdim ve 45

günlük bir program tatbik ederek, silah kullanmak, bombalamak ve avcılık[!] yapmayı öğrettim. Çalışmalarım sonunda bunlar işe yarar hale

geldiler. Elbiselerini ordu modeli gibi değil, eski avcı kıyafeti gibi yaptırdım”[13] diyen Paşa bunu ne kadar kolay ve

rahat yaptığını anlatmaktadır. Rutin bir şeymiş gibi[14]. Halil Paşa aynı zamanda itirafçılığın da öncülerindendir,

Makedonya’da ki görevi sırasında azınlık çete reislerin affederek bunlarla teşkil ettiği timleri diğerlerine ve kendi çetesine karşı

kullanmanın mimarlarındandır.

Bu çetelerin en ünlülerinden biri de Ermeni Soykırım Aktörlerinden Binbaşı Yakup Cemil çeteleridir. Miralay Behiç Bey bu çetelerin

marifetleriyle ilgili olarak; “Hakîkaten bu Yâkup Cemil’in çeteleriyle yapmadığı zulüm kalmamıştır; îdâmında çok isâbet vardır… Bilmem

neden lüzûm görüldü; muntazam ordumuzun yanında, birtakım çeteler teşkîl edildi. Ben şahsen öteden beri bu çetelerin aleyhindeydim. Bir

gün Enver Paşa ile görüşürken, Harbiye Nezâreti meydânında çete mensupları tâlim ediyorlardı. Bir sırasını getirip Enver Paşa’ya

bunların zararlarından bahsederek ilgâsını teklîf ettim… Târihi hâtırımda olmayan bir gün, bu çete komutanlarından Binbaşı Yâkup Cemil

Bey geldi. Bu zat, Selânik’te benim taburumda mülâzımdı. Afyonkarahisar’da kaçak askerlerden, yâni firârî askerlerden ilticâ edecek

olanlardan bir fırka teşkîli[15] için Enver Paşa’dan müsaade aldığını söyleyerek, fırka mührünün kazılması için

Merkez Komutanlığı’na benden bir emir istedi. ‘Yarın gelip alınız,’ dedim. O gittikten sonra Enver Paşa’nın yanına giderek, bunun da bir

nevi çete olacağını ve askerden kaçmağı teşvîk edeceğini söyleyerek caydırdım”[16] .

İpsiz Recep Reis’e katılmak üzere yola çıkarılan bu eşkiyalar Trabzon’a varınca Topal Osman tarafından karşılanır, eğlenceler tertip edilir,

Topal Osman yolculara beş yüz lira kadar para da verir.[17] “Bu eşkiyalar, dediğim gibi sadece ele geçmemiş

dağlarda gezen kanun kaçakları idiler. İçlerinde asker kaçakları da bulunuyordu ki; bunlar askerliklerini yapmış sayıldılar

[18] .O sırada, bu gibi kanun kaçaklarının sayısı Rize hapishanesinde bulunanlardan çok fazla idi… suçluların Recep Reis’e iltihakı,

yetkililerin bilgisi dahilinde yapılmış[tır]… Rize Mutasarrıfı gözüm görmesin diye eşkıyayı iskeleden motora bindirmemişti[r]”[2] .Eşkıyalar neşe içinde yola koyulurlar, kemençe eşliğinde şarkılar söyleyip horon teperek Trabzon’a inerler, Trabzon’

da Topal Osman Ağa onlara ziyafet çeker ve oynadıkları horona da elli lira atmayı ihmal etmez. Neşeyle Adapazarı’na varırlar neşeleri

burada da devam eder ancak halk için kâbus olmuşlardır, tuhaf emirler gelmeye başlar; “Recep Reis kuvvetlerine iltihak için çeşitli

yerlerden gelen gönüllülerin öteye beriye sarkıntılık etmelerinin önlenmesini arz ederim”[20] gibi tamimler yayımlamaya

başlanmıştır.

Bu çetelerin ne kadar tehlikeli ve zararlı olduğunu bilen Osmanlı Harbiye Nezareti Ordu levazım şube Müdür Vekili Miralay Behiç (Erkin)

bey, “milli Mücadele”nin ilk günlerinde Orduda bunların ekseriyet teşkil etmesinden dolayı, Erkan-ı harbiye 2. Reisliğini kabul etmemiştir, “6

Temmuz’da Mustafa Kemâl Paşa’yı ve İsmet Bey’i Ziraat Mektebi’nde; Fevzi Paşa’yı da Millî Müdâfaa Vekâleti’nde ziyâret ettim.

Genelkurmay Başkanı İsmet Bey, bana Genelkurmay İkinci Reisliğini teklîf etti. Düşünmek için müsaade istedim. 10 Temmuz’da İsmâil

Fâzıl Paşa’yı ziyâret ettim. O da bana Anadolu Demiryolları işletme müdürlüğünü teklîf etti. Anadolu’nun İstanbul ile fiilen alâkası kesilmiş

olduğu için, hat başsız kalmıştı. Bu vaziyette Ankara hükûmeti bir karar ile hattın idâresini ele almıştı; … Bir müddet istirâhata ihtiyâcım

vardı; fakat vaziyet buna müsâit değildi. Derhâl işe başlamam lâzımdı. Bu iki teklîfi Mustafa Kemâl Paşa’ya anlattım ve “Hangisini kabûl

edeyim?” dedim. Paşa “Demiryolları çok mühimdir” diyerek bu vazîfeyi kabûl etmemi tasvip etti. Bu aralık Anadolu’da, ordudan ziyâde,

çete şeklindeki gayr-i muntazam kuvvetlerle iş görüldüğünden ve ben bu gibi teşkîlâtın öteden beri aleyhinde olduğumdan, bunlarla

uğraşmaktaki müşkilâtı düşünerek, Genelkurmay İkinci Reisliği’ni kabûl etmek istemiyordum. Mustafa Kemâl Paşa’ya, “İsmet Bey, benimle

işbirliği yapmadı diye gücenir, siz lütfen bunu irâde buyurunuz” dedim. Paşa, “Merâk etme, ben ona îzâh ederim,” cevâbını verdi[21] . Behiç Bey’in sözleri Çetelerin kullanılmasına dair sözleri başka bir yoruma gerek bırakmamaktadır.

Recep Reis ekserisi yüz ile on beş seneye mahkûm bu gönüllülerin haricinde başıboş tabir edilen ve hiçbir lidere tabi olmayan bazı

çetecilerin Recep Reis müfrezesinde zapt-ı rapt altına alınmaları sık sık gündeme gelir ve bunların büyük bölümü Fevzi Paşa’nın

(Çakmak) 12 Şubat 1921 tarihli talimatı ile İpsiz Recep Müfrezesine verilirler, Bu güruh mensupları burada da şekavete devam

edeceklerdir. “Ereğli Mevki Komutanı Hasan Bey, Muhittin Paşa’ya gönderdiği mektubunda, gönüllü olarak gelenlerin beklenen hizmeti

veremediklerini belitmiş ve sözü edilenlerin ekserisinin yüz ile on beş seneye mahkum kimseler olduğunu ifade etmişti”[22]

. Bu çetelerin marifetine ilişkin resmi yazışmalarda, “İpsiz Recep efradının Zekeriya namında birinin on müsellah refîkiyle

20.11.1336’da Ereğli’nin Hamza Karyesi’ne gelerek ahâliden para ve eşya talep etmekle beraber, Mazlum oğlu Hızır’ı katlettikleri,

Zongul¬dak Mutassarrıfı’nın iş’arından anlaşılmıştır. Katilin kim olduğunun derdest edilip edilmediğinin iş’arı ve tutulmamış ise, hemen

derdesti… Kastamonu ve Bolu Havalisi Kumandanı Mirliva Muhiddin. 25.11.1336.”Resmi yazı Çetenin marifetleri belirtilmektedir. Hiçyılmaz

benzer konularda çeşitli yazışmaların yapıldığını ve yazışmalarda söz konusu soygun ve cinayetlerin Recep Reis müfrezesinden, Recep

Reis efradından, Recep Reis saflarına katılmak isteyen gönüllüler ibaresinin kullanıldığını kaydederse de bu eylemlerden İpsiz’i ayrı tutma

çabasına girer. “Cide Kaymakamlığı’nın bu yöndeki yazısında Parasını hükümet verecek, denilerek dükkân ve evlerde talana

girişildiğinin ifade edilmesi de müfreze adının nasıl kullanıldığına bir örnekti”[23]. Diyerek, Recep Reis’e

yakıştırmamaya özen gösterir

İpsiz Recep düzenli ordunun kuruluşuyla birlikte Miralay Kasap Osman Bey’in[24] emrine verilecektir. Emekli Kurmay

Albay Rahmi Apak, Kasap Osman’ın marifetleriyle ilgili olarak, “174. Alay Kumandanı Yarbay Osman kendi alayını tekrar derleyip toplamak

ödevi ile eski bölgesi olan Karacabey havalisine gönderildi. Fakat o da oraya gidince işi çeteciliğe döktü. Maiyetindeki bazı subayları

çeteci kıyafetine sokarak, alayını derleyip toparlamaktan ziyade bu bölgede bir terör idaresi kurdu”[25] . Sözleri

Miralay Kasap Osman’ın kısa bir tarifidir. Recep reis, savaş sonrası çetenin önde gelenleri ile yaklaşık yirmi beş efradı ile Ankara’ya

gelmiş ve bando ile karşılanmıştır. Recep Reis “Milli Mücadele”ye katılıp da eceliyle ölen ender çetecilerden biri olduğunu da kaydedelim.
Gençlerin örnek alınmasının tavsiye edildiği İpsiz Recep Reis’in serüveni budur, Bu arada “Milli Mücadele”nin bir diğer çete reisi, Teşkilat-ı

Mahsusa Elemanı, Osmanlı mebusu, ilk dönem BBM üyesi, Ermeni Soykırımı aktörlerinden Keskinli Rıza Bey’in[26]

de bir methiye biyografisinin yakında kitapçıların vitrinini süsleyeceğini de ilave edersek, çete geleneğinin sürekliliğini ve özendirilmesini,

yaygınlaştırmasını, ve bunları son günlerdeki linç olaylarını ve bu linç olaylarının görevlilerce desteklenmesiyle birleştirirsek, -vatan

sevgisiyle yararlı işler yapmaya azmeden gençlerimizin sayısı hızla artmasıyla!- Kahramanlarımızın! yeni nesiller tanıştırılmasıyla,

bunların yeniden üretiminin ve yaşamımızın bir parçası olduğuna alıştırılmamızın bir objeleri olduğunu ve neyle karşı karşıya

bulunduğumuzu anlayabiliriz.


1Taka 9 07 2006

2Karadeniz 9 07 2006

3Hiçyılmaz Ergun, İpsiz Recep,Bilge Karınca Y. 2005 s 17 italikler yazara aittir

4Hür Ayşe, Çağımızın Bir (başka) Kahramanı Radikal 22.01.2006

5Sotiriyu Dido Benden Selam Söyle Anadolu’ya Çev Atilla Tokatlı Sander Y. 1970

6Hiçyılmaz, İpsiz… s 60

7Hiçyılmaz, İpsiz… s 61

8Nurettin Paşa Koçgiri İsyanını Topal Osman Ağa İle birlikte kanlı bir şekilde bastırmaktan ünlüdür, damadı Gn. Abdullah Alpdoğan’ı aynı görev ve işlevle daha sonra Dersim’de görüyoruz

9Hiçyılmaz, İpsiz… s 62

10Ankara İstiklal Mahkemelerindeki Dr. Nazım’ın ifadesi Ankara İstiklal Mahkemesi Resmi Zabıtlar Der.Selma – Faruk Ilıkan Simur Y. 2005

11Hiçyılmaz, İpsiz … s 67
*Halil Paşa bir Osmanlı Subayıdır ve yakılıp yıkılan köyler Osmanlı köyleridir

12Kut Halil Bitmeyen Savaş,İttihad ve Terakki’den Cumhuriyet’e Halil Paşa Der. Taylan Sorgun Kum saati Y. s33-34

13Kut Halil Bitmeyen Savaş… s 88

14Bu çetelerin teşkiline ilişkin ‘yasal’ zemine dair gerek Osmanlı döneminde gerekse “Milli Mücadele” ve Cumhuriyetin ilk döneminde çıkartılan kanun ve kararnamelere Çete Geleneği yazısında yer verilmiştir.

15Teşkil edilecek bu çete Binbaşı Yakup Cemil’in ikinci girişimidir(1916), Miralay Behiç Bey’in zalimliklerinden söz ettiği Yakup Cemil çeteleri 1914 yılında teşkil edilerek 1915 Soykırımında kullanılmıştır.

16Miralay Behiç (Erkin) Bey’in Yayınlanmamış Hatırat’ı s 198-199 (Miralay Behiç Bey, Hatırat’ını yayınlanması için TTK’na verdiği halde TTK’nca halen yayınlanmamıştır) Miralay kimsenin farkında olmadığı-benimde yeni haberimin olduğu-Hatırat’ında bir Osmanlı subayında rastlamadığımız hümanist bir portre -benimde yanıldığım-çizmektedir. Miralay Behiç Bey’in İlginç kişiliği ile Orduda çetelerin kullanımına bakışı, Osmanlı Ordusunda bu çetelerin lağvedilmesine dair çabaları, azınlıklara karşı tavrı ayrı bir yazı konusu olacaktır

17Hiçyılmaz, İpsiz… s 62-66

18Korucuların askerliklerini korucu birliklerinde yapılmış sayıldıkları gibi

19Hiçyılmaz İpsiz… s 68

20ATESE, Kı=955,d.19.Fh.38 akt Hiçyılmaz s 70

21Miralay Behiç Beyin yayınlanmamış Hatırat’ı , s 276

22Hiçyılmaz İpsiz… s 70

233.2.1921. Ataşe Ki: 95, D. 19, Fh:51-2°. Akt . Hiçyılmaz s 71

24Miralay Kasap Osman Bey’e ilişkin Çete Geleneği yazısında bilgi verilmiştir

25Apak Rahmi Em. Kur. Alb. Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları, TTK y. 1988 s 195

26Keskinli Rıza Bey hakkında Çete Geleneği yazısında bilgi verilmiştir

Yorumlar kapatıldı.