İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransızlar kendi tarihleriyle yüzleşmeli

Locarno Film Festivali’nin ikinci gününde Fransa’nın yakın tarihinden keyif bozucu bir hikâye aktaran ‘Yerliler’ gösterildi

MEHMET BASUTÇU

LOCARNO – Sinemayı sevmek, her tür filmi sevmek anlamına gelmese de, hiçbir türü dışlamamak demektir. Bu genel değerlendirme, Locarno Festivali’nin eklektik kimliğine çok uygun düşüyor. Açılış filmini ele alalım: ‘Miami Vice’, Locarno’da gösterilse de gösterilmese de, milyonlarca izleyiciye ulaşacak türden bir film kuşkusuz.. Ancak, Alplerin ılık bir gecesinde, ortaçağ dekorunda neden hoşça vakit geçirmeyelim ki? Milyonların beğeni düzeyine işaret eden bu hızlı sinemasal tüketim ürününü, doğru prensipler adına dışlamak yerine, belleklerde iz bırakacak türden başka filmlerle de aynı mekânda tanışma olanağı tanımak daha yapıcı bir tavır değil mi?

Evet, yüz kere evet. İşte hemen ertesi gece, yine Piazza Grande’de hoşça vakit geçirmek yerine keyif bozan, Fransa’nın yakın tarihini deşerken bilgilendiren, izleyicisini gerçekler karşısında isyan ettirirken bilinçlendiren, anlamlı bir film izliyoruz. Rachid Bouchareb’in Cannes Festivali’nde erkek oyuncularına toptan ödül getiren ‘Yerliler’i, tarihsel gerçekleri bir belgesel titizliğiyle gözler önüne seriyor.

Yeni proje: Cezayir Savaşı

İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi ordularına karşı Fransa saflarında çarpışan Cezayirli, Faslı ve Senegalli Müslüman askerlerin, ‘Anavatanı kurtarmak’ için kahramanca canlarını feda etmelerine karşın, daha savaş sırasında bile ikinci sınıf asker muamelesi görerek nasıl horlandıklarını; küçümseyici, ayırımcı ve ırkçı davranışlar sonucu nasıl haksızlığa uğratıldıklarını, duygu sömürüsü yapmadan anlatıyor. “Dört yıl süren hazırlık aşamasında tam 25 değişik senaryo yazdık. Anlattıklarımızın, gösterdiklerimizin gerçeklerle örtüşmesine son derece dikkat ettik. Yüzlerce tanıkla konuşarak derlediğimiz malzemeden üç buçuk saatlik bir film çıkarabilirdik” diyen Bouchareb, bundan sonra da aynı izi süreceğini, Fransızların Asya’daki sömürgelerinde, 1950’lerde yapılan Hindiçin savaşı gerçeklerini beyazperdeye taşıyacağını söylüyor. Sormaya bile gerek yok, üçüncü aşamada Cezayir Bağımsızlık Savaşı gündeme gelecek.

İnsan hakları konusunda herkese ders vermeyi seven Fransızların, tarihlerinin utanç verici sayfalarıyla yüzleşmeye davet eden ‘Yerliler’, ibret verici şu bilgiyle sonuçlanıyor: Fransa, İkinci Dünya Savaşı’nın Afrikalı gazilerine ödenen aylıkları, 1959 yılında çıkarılan bir kanunla, “ülkeleri bağımsızlıklarına kavuştuğu için” kesmiştir. Bu konuda açılan davaları, Fransız Devlet Mahkemesi 2002’de “ödemeler yeniden, birikmiş miktarlar da tazmin edilerek, yapılmalıdır” kararına bağlamıştır. Ancak, Fransız hükümeti dört yıldır bu kararı uygulamamaktadır! İnsan haklarını ve hukuk devletini savunanlara duyurulur…

Tarihsel dersler, Locarno ekranlarından eksik olmayacak. Lahey Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin başsavcısı Carla Del Ponte’nin, özellikle Bosna savaşı sırasında işlenen insanlık suçları konusunda ısrarla yürüttüğü çalışmalarını izleyen İsviçreli yönetmen Marcel Schüpbach’ın ‘Carla’nın Listesi’ adlı belgeselini, yine Piazza Grande’de izleyeceğiz. Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik rüzgârlarının ılık ılık estiği bu meydanın hoşgörülü barışçıl ortamı, ne yazık ki gerçeküstü izlenimi veriyor.

Yorumlar kapatıldı.