İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TSK: Ermeni iddiaları uydurma

Erivan’dan nükleer tehdit!

Ermenistan’da bulunan ve Iğdır’a sadece 25 km mesafedeki Medzamor Nükleer Santrali, sınır illerini tehdit ediyor. Santralde son günlerde artan arızalar, halkı paniğe sevk ediyor. Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, “Bölgede bir facia yaşanmadan mesele çözülsün” derken, Iğdır Belediye Başkanı ise “Ermenistan’da deprem olmasın diye dua eder hale geldik” diye konuştu.

——

ANKARA- Genelkurmay Başkanlığı, Ermeni iddialarını mercek altına aldı. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde, “Sözde Ermeni soykırımı, tamamen uydurma olup, hiç bir belge ve delile dayanmayan hukuki zeminden yoksun ve Türk düşmanlığı üzerine bina edilen gerçek dışı bir hayal ürünüdür” denildi.

Türkiye’yi hedef alan Ermeni faaliyetlerinin, “Dört T” planı çerçevesinde yürütüldüğü de ifade edildi. Söz konusu planın aşamaları, “Sözde Ermeni meselesinin tüm dünyada terörizm dahil tanıtılması, sözde soykırımın tanınması, Türkiye’den tazminat alınması ve Türkiye’den toprak toprak elde edilmesi” olarak sıralandı. Genelkurmay Başkanlığı, Ermeni iddialarını internetteki www.tsk.mil.tr başlıklı adresinde şu başlıklar altında inceledi:

Türk hoşgörüsü

Tarihte, “Ermenistan neresidir? Nerede başlar, nerede biter?” sorularına cevap vermek çok güçtür. Ermeni tarihçileri bile kökenleri konusunda fikir birliği içinde değildir. O halde tarih boyunca bir millet ve bağımsız devlet olma vasfını taşımayan Ermenilerin, herhangi bir bölgeye “vatanımızdır” demeleri mümkün görülmemektedir. “Büyük Ermenistan” hayalinin de, tamamen yayılmacı bir düşüncenin ürünü olduğu değerlendirilmektedir. 1071’de Türk hakimiyetine giren Ermenileri, Bizans’ın zulmünden kurtaran ve onlara insanca yaşama hakkını bahşeden, Selçuklu Türkleri olmuştur. Fatih döneminde ise, Ermenilere din ve vicdan hürriyeti verilmiş, Ermeni cemaati için dini ve sosyal faaliyetlerini yönetmek üzere Ermeni patrikliği kurulmuştur.

Ermeniler kullanıldı

Osmanlı Devleti zayıflamaya başlayıp, Avrupa’nın müdahalesine maruz kalınca, Türk-Ermeni ilişkileri kötüleşmeye başlamıştır. Özellikle Avrupa’nın bazı büyük devletleri, Ermenileri, Osmanlı Yönetimi’ne karşı teşkilatlandırmışlardır. Ermeniler, misyonerler vasıtasıyla yönlendirilmeye ve yabancı devletlerin nüfuzu için kullanılmaya başlanmıştır. Islahat Fermanı ile Müslümanlar ve gayrimüslimler eşit statüye getirilince ayrıcalıklarını kaybeden Ermeniler, Osmanlı – Rus Savaşı sonunda, Rusya’dan “işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını” talep etmişlerdir. Bu isteklerle birlikte Ermeni meselesi ortaya çıkmaya ve uluslararası bir şekil almaya başlamıştır.

Kan gölüne çevirdiler

Ermenilerce Anadolu’da komiteler kurdurulmuştur. Bu komitelere hedef olarak Doğu Anadolu toprakları, amaç olarak ise Osmanlı Ermenileri’nin bağımsızlık kazanması gösterilmiştir. Bu amaçla kışkırtılan Ermeni komiteleri, çok sayıda isyan ve gösteriyle birlikte II. Abdülhamit’e suikast teşebbüsünde bulunmuşlardır. Ermeniler, Türk halkına en büyük zararı, Birinci Dünya Savaşı sırasında giriştikleri katliamlarla vermişlerdir. Bir İngiliz belgesine göre; Ermenilerin Van ve Bitlis yörelerinde öldürdükleri Türklerin sayısı 300.000 ile 400.000 arasındadır. Bu durum, Osmanlı için isyanların topyekün bir ihanete dönüşmemesi adına, cephe gerisinin emniyete alınması ihtiyacını doğurmuştur. 24 Nisan 1915’de Ermeni Komiteleri kapatılmış ve yöneticileri “devlet aleyhine faaliyette bulunmak” suçundan tutuklanmıştır. Ermenilerin her yıl “sözde soykırım anma günü” olarak andıkları 24 Nisan, bu tarih olup tehcirle alakalı değildir.

Güvenlik için göç

Komitelerin kapatılması, elebaşlarının ve bazı teröristlerin tutuklanması, olayları yatıştıracağına daha da şiddetlendirmiştir. Osmanlı Hükümeti son insani çare olarak; savaş bölgelerindeki halk ile Osmanlı Devleti’ne karşı casusluk ve hıyanetleri görülenlerin, savaş alanlarından uzak yerlere “sevk ve iskanı” için 27 Mayıs 1915’de “Tehcir Kanunu”nu çıkarmıştır. Sözde Ermeni soykırımı iddiası tamamen uydurma olup, geçerli hiçbir belge ve delile dayanmayan, hukuki zeminden yoksun olan ve Türk düşmanlığı üzerine bina edilen, gerçek dışı bir hayal ürünüdür. ABD’li Ermeni profesör Hovannisian, “Dünya Ermenilerinin Problemleri Kongresi’nde bu gerçeği, “Ermeni soykırımı ispatlanamamıştır. Soykırım hukuken geçersizdir ve zaten zaman aşımına da uğramıştır” şeklinde dile getirmiştir. Ermenilerin iddia ettiğinin aksine, 1915 yılında Doğu Anadolu bölgesindeki Ermenilere yönelik uygulama, sadece güvenliğin sağlanması amacıyla imparatorluk içinde başka bir bölgeye göç ettirme olup soykırım değildir.

Yorumlar kapatıldı.