İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sarıkamış’ın sadece acıklı değil, onurlu hatırası da anılmalı

Elif Özmenek / Haber

Sarıkamış Dayanışma Grubu’nun 14-17 Temmuz’da bölgeye düzenlediği dört günlük gezideyiz. Yıllarını Sarıkamış’ta ölen askerler için anıt şehitlikler yapılmasına ve bölgenin kalkınmasına vermiş olan Prof. Dr. Bingür Sönmez, grubun başında. Dedesi de bir Sarıkamışlı olan Sönmez, gezinin amacını “Anadolu nüfusunun 12 milyon olduğu sırada 15 ila 35 yaş arasında vatanı uğruna şehit düşen 90 bin gencin anılmasından başka bir şey değildir” diye özetliyor.

Tanınmış kalp-damar cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez’in sayesinde ilk kez Cumhuriyet öncesi bir döneme ait (Çanakkale savunmasında elde edilen başarı hariç) bir askeri zafer ya da hezimeti neredeyse resmi düzeyde de anmış oluyoruz.

“Bu inanılmaz savaşta göğüs göğüse çarpışmalar olmuş, önemli zaferler kazanılmış, Sarıkamış ele geçirilmiş ve bir gün işgal edilmiş olmasına rağmen bu kahramanlar hep titreyerek donan zavallılar olarak gösterilmiştir. Oysa bence büyük bir çoğunluğu dere yataklarına, vadilere, ağaç altlarına, kaya kenarlarına uzanıveren ve bir daha uyanmamak üzere uyuyanlar da dahil olmak üzere bu savaşa katılan 120 bin kişinin hepsi kahramandı. 22 Aralık 1914 ve 5 Ocak 1915 tarihinde yılmadan usanmadan savaşan o dondurucu soğukta tükenen Anadolu evlatlarının acıklı ama onurlu hatıraları da artık yad edilmeli” diyor Sönmez.

Geziye katılan 130’u aşkın kişinin içinde Enver Paşa’nın torunu Arzu Enver, Hasan İzzet Paşa’nın torunu Hasan İzzet Altınanıt, Kazım Karabekir Paşa’nın kızları Hayal ve Timsal Karabekir gibi isimler de vardı.

Tıpkı Çanakkale gibi

Çanakkale’deki Anzaklar gibi Sarıkamış’ta da ailelerini kaybeden Almanların, Rusların ve Ermenilerin gelip ziyaret edebileceği büyük bir anıtın yaratılması hedefleniyor. Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, bu girişimleri “Avrupa’daki soykırım anıtlarına karşılık biz Kars’ta bir insanlık anıtı yapıyoruz!” diyerek özetliyor. Aynı zamanda Türkiye Yerel Yönetimler Derneği Başkanı da olan Alibeyoğlu, ulusal politikaların barışı getirmekte çoğu zaman başarısız kaldığını hatırlatarak kardeş kent inisiyatiflerinin önemine vurgu yapıyor. Amaçlarının Kafkasya Serbest Bölgesi gibi projelerle Kars’ın bir kültür ve ticaret merkezi haline gelmesi olduğunu belirten Alibeyoğlu soruyor: “Kars neden bir Davos olmasın?” Zira Kars Belediyesi’nin bu yönde önemli adımları var.

15-17 Eylül’de Kafkas Kültürleri Festivali düzenleyecek olan belediye, festivale başta Nobel Barış Enstitüsü Genel Sekreteri ve Lahey Belediye Başkanı olmak üzere çok sayıda yabancı belediye başkanını da davet etmiş. Bunun yanı sıra bu sene ilk defa bir de film festivalinin hazırlıkları içinde Kars Belediyesi. Kars’ın sembolü olan kaz, festivalin de sembolü olacak. 11-16 Kasım’da gerçekleşecek festivalin adı Altın Kaz! Ayrıca belediyenin bölgedeki Ani Harabeleri’nin Birleşmiş Milletler SİT alanları kapsamına alınması yönünde de girişimleri var.

Kars’ın dünyaya açılma olasılıklarını ise Kars Valisi Ufuk Bilgin ile konuşuyoruz. Bilgin üç konu üzerinde yoğunlaştıklarını söylüyor dışarı açılmada. Birincisi; bölgeye turizmin artırılması. Sarıkamış’taki kayak tesisleri ve hemen yanındaki Toprak Otel, Avrupa standartlarında. Vali, turizmi artıracak tüm toplumsal girişimlerin altyapısını hazırlayarak girişimcilere destek verdiklerini belirtiyor. İkinci konu ise hayvancılıkta özellikle organik ürünlerin dünya pazarlarına açılması. Henüz bu konuda somut adım atamadıklarını belirten Bilgin, öncellikle hijyen sorununu halledip daha sonra bu konuya ağırlık vereceklerini vurguluyor. Üçüncü konu ise Kars’ın markalaştırılması. Vali, Kars kaşarının markalaştırılması için girişimlere başladıklarını söylüyor. Kısacası Sarıkamış, bir yandan Türkiye’yi geçmişiyle barıştırmaya çalışırken öteki taraftan da Kars’ın dünyaya açılan penceresi olmaya hazırlanıyor.

Yorumlar kapatıldı.