İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kürt yönetimi, Türkiye´nin Irak´la ortaklığının kilidi

Türkiye, Kürt yönetimi üzerinden Irak’la iki tarafın da çıkarlarını fazlasıyla karşılayan bir işbirliği kurabilir. Fakat, PKK sorununun sadece Kuzey Irak’tan kaynaklandığı takıntısı, Kürt yönetimine soğuk yaklaşmasına neden oluyor

Samİ ŞoroŞ

Türkiye’nin Irak siyaseti ve ekonomisi üzerindeki etkisi diğer bölge ülkelerinkinden çok daha fazla olabilir. Sınırdaş iki ülke birbirlerinin Avrupa ve Körfez ülkelerine uzanabilmesi için en uygun güzergâhı oluşturuyor. Kerkük-Ceyhan petrol boru hattı, önemli bir ticari arter. Pek çok kişi iki ülkenin gelecekteki ekonomik, siyasi ve askeri ortaklığının Ortadoğu’da teröre karşı stratejik bir cephe yaratacağı kanısında.

Sorun yaratan, mevzu Irak olunca Türkiye’nin Avrupa yönündeki hızlı adımlarının aksine yavaş harekete geçmesi ve Irak’a dair haksız hassasiyetleri. Türkiye, işbirliği için Irak’ın iç siyasetinde rol oynamaya yönelik üstü kapalı şartlar dayatıyor, toprak bütünlüğü konusunda koşullar sunuyor. PKK’dan kalanları yok etmek için Iraklı Kürtlere, Iraklılara ve Amerikalılara sürekli çağrı yapıyor. Ancak, bunun için öncelikle Irak’taki askeri operasyonlarını tümüyle askıya alması ve Kürt köylerini topa tutmaktan sakınması gerektiğini unutuyor.

Her şeyden öte, bu konu Iraklı Kürtlerle siyasi ve ekonomik ilişkilerin normalleştirilmesini gerektiriyor. Türkiye, Kürtlerle ilişkileri geliştirmesinin Bağdat’ı kaybedeceği anlamına geldiğini düşünüyorsa hata yapıyor. Kürtler üç yıldır Irak’ın bütünlüğünün sağlanması için çaba harcadı.

AB üyeliği işleri değiştirebilir

Öte yandan, Ankara’nın Türkmen azınlığa dikkat çekip Kerkük’ün Kürt bölgesi dışında kalması için mesaj göndermesi Kıbrıs’tan ders almadığını gösteriyor. Kıbrıs’a da Türk azınlığın çıkarları için müdahale etmişti ama bu onların zararına olmuştu. Türkiye bilmeli ki, Irak’taki Türkmenlerin statüsü hakkındaki herhangi bir görüşme Bağdat ve Erbil’in Türkiye’deki Türkmenlerin, Arapların, Alevilerin ve Ermenilerin durumlarını gündeme getirmesine yol açar. Irak Anayasası Kerkük’ün statüsüne Irak içinde bir çözüm öngörürken, Türkiye bu konudaki arayışlarından da vazgeçmeli.

Öte yandan, Türkler Kürtlerin Irak içinde federal bir bölgeye sahip olmasına yönelik çekincelerinden uzaklaştı. Yine de, merkezi hükümet ipleri kaçırırsa dağılma başlar ve İran’la Suriye müdahale edebilir inancıyla federal Irak hakkında çekinceler taşıyorlar. Fakat bu bakış açısı Ankara’nın basit bir olguyu görmesini engelliyor; Türkiye’nin kendisi de federalizme kaymak zorunda kalabilir, zira müzakere halinde olduğu AB ademi merkeziyetçiliği salık veriyor.

Ankara PKK’nın sadece Türkiye kaynaklı bir sorun değil, çevre ülkelerdeki karmaşanın sonucu olduğunu düşünmeyi sürdürüyor. Bu, etkin çevrelerin yeni hatalar yapmasına yol açtığı için sorun ağırlaşıyor. Bu hatalardan biri, PKK sorununa çözümün Irak’ta yattığı, çözüme Türkiye’deki Kürtlerin barışçı isteklerini yanıtlayarak değil, Iraklı Kürtleri PKK’yla savaşa zorlayarak ulaşılacağı inancı. Türkiye ABD’yi üç yıldır PKK’ya karşı ortak operasyona iknaya çalışıyor. Bunun nedeni, Washington’ın PKK’yı terör örgütleri listesine koyması. Ancak Ankara PKK’nın ABD’yle ilişkileri normalleştirmeye can attığını dikkate almıyor. Kürtler, ABD’nin PKK’yı terör örgütleri listesine almasının Türklerin ısrarcılığından kaynaklandığını biliyor.

Teröristler Türkiye’den Irak’a sızıyor

Irak’ın merkezinde ve güneyinde sorunlarla uğraşan ABD, çatışmaların sakin Kürt bölgesine sıçramasını arzulamadığından Kürt yönetimini operasyon için cesaretlendirmeyecek. Amaç teröristlerin sızmasını engellemekse ABD biliyor ki, teröristler Irak’tan başka ülkelere değil, Türkiye gibi komşulardan Irak’a sızıyor. Türkiye’deki terör eylemleri de sızmaların değil, Türkiye içindeki PKK varlığının sonucu. PKK’nın bu şiddet döngüsünde rol oynadığını düşünüyorsak, çözüm sınırda yeni çatışmalara girmek değil. PKK’lıları affeden, Türk Kürdistanı’ndaki yoksulluğu silen siyasi bir program uygulanmalı. Kürtlerin siyasi ve kültürel talepleri de yerine getirilmeli.

Aynı şekilde, Ankara’nın savaşa girmeme kararıyla hayal kırıklığına uğrayan ABD, silahsız bir halka karşı Türkiye’nin yanında haksız bir savaşa girmeyi halkına anlatmakta zorluk çekebilir. Amerikalılar Türklerin Kürt terörüne karşı yardım taleplerine, asıl terörün Irak’ta olduğunu söyleyerek yanıt verecek.

Ankara Irak’la ilişkilerini normalleştirmeli. Bu, üst düzey ziyaretlerle olacak. Türkiye Irak’ın içişlerine karışmaktan da vazgeçmeli. Kürtlerin, Irak’taki diken değil de yeni Irak’a açılan ticari, ekonomik ve siyasi kapı olduğunu görmeli. Bu noktada pek çok soru sorulabilir: Türkiye Irak’la stratejik ilişkileri yeni bir aşamaya taşıyabilecek mi? Bu aşama Dışişleri Bakanı Abdullahı Gül’ün Irak Kürdistanı’nın başkenti Erbil ve federal başkent Bağdat’a yapacağı ziyaretle mi başlayacak? Bekleyip, görelim. (Londra’da Arapça yayımlanan el Hayat gazetesi, Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nde eski bakan, 12 Temmuz 2006)

Yorumlar kapatıldı.