Geniş Açı dergisinin bu yaz sayısında da çeşitli söyleşiler, değerlendirmeler, köşe yazıları ve eleştiriler yer alıyor. Bu yılın portfolyolarından ilki, 1967 dogumlu Silva Bingaz’ın 2002’den bu yana üzerinde çalıştığı ‘Kıyı’ başlıklı projesinden bir seçki. Suyla karayı ayıran ince uzun çizginin yakınında çekilen fotograflar, deniz kıyısını anlatmaktan çok aşkın, sevginin, hayatın, ölümün, kısacası varoluşun kıyısını anlatıyor.
Büyük fotoğrafçılar
Fotoğraf dünyasının iki önemli adı David Burnett ve Annie Leibovitz, Contact Press Images’ın kurucusu Robert Pledge’in dergi için özel olarak hazırladığı portfolyoda bir araya geliyor. Biri mükemmel bir fotomuhabiri, diğeriyse dünyanın en tanınmış portrecisi olan bu iki fotoğrafçının ilk bakışta birbirlerine benzediklerinden çok birbirlerinden farklı oldukları düşünülür. Bu seçkide, David Burnett ve Annie Leibovitz, karşılıklı olarak fotoğraf ustalığından daha fazlasını paylaşıyor. ‘Nixon’ın Düşüşü’nden ‘Bob Marley’e, ‘Amerikan Trajedileri’nden ‘Süper Güçler’e altı farklı başlıktan oluşan bu ikili portfolyo, bir yandan Burnett ve Leibovitz’in farklılıklarını gösterirken, bir yandan da benzerliklerini ve kesişen yollarını ortaya koyuyor.
Magnum Photos’un bir üyesi, 1977 Norveç doğumlu Jonas Bendiksen’in yedi yıl süren çalışmasının ürünü olan ‘Uydular’ 21 Temmuz-8 Ekim tarihleri arasında Amsterdam’daki Jewish Historical Museum’da. İlk kişisel müze sergisi ve önümüzdeki günlerde çıkacak aynı adlı kitabıyla eşzamanlı olarak Geniş Açı’da yayımlanan ‘Uydular’, SSCB’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan ama çoğu resmen var olmayan uydu devletlerdeki yaşamlardan örnekler sunuyor.
Che: Devrimci ve ikon
Geniş Açı’nın Londra temsilcilerinden Saadet Koç, bu sayıda farklı bir yol izleyip, sadece tek fotoğrafa adanmış bir sergiye yer veriyor: Che Guevara’nın 1960’da Alberto Korda Diaz tarafından çekilmiş ünlü portresinin fevri devrimciden ‘cool’ bir gençlik ikonuna, oradan da k‰rlı bir reklam aracına dönüşme macerasını irdeleyen, Victoria and Albert Müzesi’ndeki ‘Che Guevara: Devrimci ve İkon’ sergisine. Yeryüzünde en çok kopyalanan fotoğraf olduğu tahmin edilen bu fotoğrafın 40 yıl boyunca uğradığı değişimleri masaya yatıran yazıda, hem fotoğrafın orijinaline hem de fotoğraftan çıkarak üretilmiş işlerden örneklere yer veriliyor. Derginin New York temsilcilerinden Su Madenci ise, Meksikalı fotoğrafçı Graciela Iturbide’yi konuk ediyor sayfalarına ve ‘zihnin egemenliğinden kurtulan, sezginin yolunu izleyen bir hanımefendi’ olarak tanımladığı Iturbide’yi farklı bir yaklaşımla ele alıyor.
KÜLTÜR SERVİSİ
Yorumlar kapatıldı.