Banu Uzpeder ve Kurtuluş Bilgenoğlu imzalı haberdeki birçok hata, tebliğin dikkatsizce dinlenmiş olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin ben bugün Türkiye’deki Ermeni kiliselerinden bahsederken halen Anadolu’da Kayseri, Iskenderun, Mardin ve Diyarbakır’da kiliselerimizin faal halde olduğunu dile getirdim ancak arkadaşlar bunu “Ermenilerin daha çok Kayseri, İskenderun, Mardin, Diyarbakır’da yaşadığını söyledi” şeklinde yorumlamış. Yine ilginç bir şekilde benim “İstanbul’da Ermenilere ait 18 okul ve 18 spor kulübü bulunduğunu” söylediğim ifade ediliyor.
Ancak doğal olarak ben 18 spor kulübü olduğunu söylemedim.
Ben orada mezunlar dernekleri, Vakıflıköy Derneği ve spor kulüplerinin toplam sayısını vermiştim.
Yine yazıda devletin kişilerle muhattap olması meselesi de bağlamından koparılmış durumda. Diğer panelistlerle bu oturumu düzenlerken temel derdimiz, özellikle Rum ve Ermeni cemaatlerinin sorunlarını takip edecek merkezi, örgütlü bir komisyonun olmamasının yarattığı sorunlara dikkat çekmekti.
Ben avukatların ve aydınların bu konuları dillendirdiklerini ifade ederken de kesinlikle olumlu bir ifade kullandım, ancak bunun yetersiz olduğuna değindim. Cemaatin sorun ve taleplerinin Patriklik makamı tarafından (avukatların
danışmanlığıyla) meclise iletildiğini anlattım. “Bilal, Patrikhane’nin, Türkiye’nin gözünde Ermenileri temsil eden tek kurum olarak görülmesinin belirsizlik yarattığı gibi olası sivil inisiyatifleri de engellediği görüşünde” cümlesi de yanlış anlamalara mahal verebilecek nitelikte. Ben burada öncelikle Patrikhane’nin tüzel kişiliğinin olmamasının yarattığı belirsizlikten bahsettim. Yani belirsizlik Patrikhane’nin Ermenileri temsil eden tek kurum olarak görülmesi değil, tam da Patrikhane’nin tanınmaması. Tam tersine ben Patrikhane yerine Patriklik makamının tanındığından bahsettim. Patriklik makamının tek temsilci olarak görülmesinin yarattığı sıkıntıya da ayrıca değindim, yani Patriğimizin sürekli demeç vermek zorunda kalmasının hem kendisini hem de cemaati mağdur durumda bıraktığını söyledim. Sivil inisiyatif meselesine gelince, Ermenilerin bu yönde bir taleplerinin olmadığını özellikle ifade ettim.
Bu noktada cemaatin kendi iç dinamiklerinden değil tamamen devletin Ermeni cemaatini tanımlama biçiminden kaynaklanan bir sorundan söz ettim. Yasaların böyle birşeye cevap vermemesinden kaynaklanan bir engellemeden bahsettim.
Yani “Bunlara karşı çıkan sivil girişimlerin de hukuki olarak engellendiğini” cümlesi de tamamen hayal ürünü. Çünkü ben böyle bir sivil girişimin cemaat içinde hiç mümkün olmadığını, bu kanalın kapalı olduğunun düşünüldüğünü anlattım.
Melisa Bilal
Yorumlar kapatıldı.