İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiyeli Rumlar Geleceğe Bakıyor

İstanbul’da Buluşma’nın düzenleyicilerinden Karaoğlan “Türkiyeli Rumların nüfusu, yapısı, eğitimi ve vakıflarla ilgili çok önemli sonuçlar elde ettik. Umut verici”; YTÜ’den Macar “Türkiyeli Rumların sorunları ilk kez bu düzeyde dile getirilmiş oldu” dedi.

——————————————————————————–

BİA Haber Merkezi

03/07/2006 Tolga KORKUT

——————————————————————————–

BİA (İstanbul) – Türkiyeli Rumların sorunlarının ve çözüm taleplerinin ele alındığı “İstanbul’da Buluşma: Bugün ve Yarın” konferansının düzenleyicilerinden Frango Karaoğlan, böylesi bir etkinliğin ilk kez Rumlar tarafından ve bu ölçekte İstanbul’da düzenlenmesinin önemli olduğunu bianet’e söyledi.

Konferansa konuşmacı olarak katılan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Elçin Macar da, “Rum cemaatinin sorunlarının yalnızca Patrikhane çerçevesinde konuşulduğu uzunca bir dönemden sonra, bu konferansı sorunların ilk kez bir sivil inisiyatif çerçevesinde konuşulması olarak tanımlayabiliriz. Bu çok önemli” dedi.

“Yıllardır Rumların kendi kendilerine konuştukları, Yunanistan’da daha çok konuşulan konular, Türkiye’de ilk defa bu düzeyde dile getirilmiş oldu, bu kadar büyük bir organizasyonla. Üstelik Rumların yanında Türkler de buraya katılarak azınlıkların, özelde Türkiyeli Rumların sorunları üzerine konuştular.”

Karaoğlan ve Macar’la, dün (2 Temmuz) sona eren konferansla ilgili izlenimlerini konuştuk.

Yeni bilgiler

Frango Karaoğlan, konferansın 4 konuda, bilimsel, yeni ve özgün bilgiler sunduğunu söyledi.

“İstanbul’daki Türkiyeli Rumların nüfusu, yapısı, eğitimi ve vakıflarla ilgili çok önemli sonuçlar elde edildi.

“* Şimdiye kadar bin ya da bin beş yüz olduklarını sandığımız İstanbul’daki Rumların sayısının 5 bini aştığını öğrendik.

* Eğitim düzeyinin düşmüş olduğu ortaya çıktı. Bu konuda neler yapılması gerektiği tartışıldı.

* Yüz bin kişilik bir azınlık yapısının şimdi 5 bin kişi tarafından nasıl idare edilebileceği üzerine tartışıldı.

* Vakıfların gayrimenkullerinin hukuki sorunları üzerine esaslı bir tartışma yapıldı.”

Macar da, İstanbul’daki Rumların nüfusuyla ilgili demokratik çalışmayı önemsiyor.

“Yıllardır çeşitli rakamlar telaffuz ediliyordu. 60’lı yıllardan beri nüfus sayımlarında anadil sorulmadığı için, doğru sayıyı bilemiyorduk. Herkes çeşitli rakamlar telaffuz ederken, bu ciddi araştırma sonucunda kesin rakam belirlendi.”

Macar da konferanstaki çarpıcı konuları şöyle özetledi.

Geçmişte yaşananlar: “Konferansın düzenleyicilerinin amaçları içinde çok da yer almasa bile -çünkü bugünü ve yarını konuşmak istediklerini açıklamışlardı- Rumların Lozan’la tanınan azınlık haklarının ihlalleri konuşuldu. 6-7 Eylül olayları ve Gökçeada Rumlarının durumu gibi.”

Patrikhane: “Patrikhane’nin ekümenikliği ve şikayetleri yıllardır Yunan basınında yer alıyor. Ama Türkiye’de bu düzeyde ele alınmıyordu.”

Antakyalı Ortodokslar

Macar’ın “çok çarpıcı” diye nitelediği bir başka konu da, sayıları yaklaşık 600 olan, Antakyalı Arap Ortodoksların, özellikle çocukların İstanbul’daki durumu.

“Uzun süredir İstanbullu Rum gençleri de iyi Rumca konuşamıyor, ağırlıklı olarak Türkçe konuşuyorlar. Antakyalı Ortodoks çocuklar da Türkçe konuşuyor. Dolayısıyla iletişim anlamında çok sorun yok.

“Ama evlerinde Arapça konuşuluyor. Anadil o. Ayrıca başka bir kültürden, başka bir coğrafyadan geliyorlar. İstanbul’la karşılaştırıldığında sınıfsal, kültürel farklılıklar var. Bu, sosyal, kültürel bir uyumsuzluk/çatışma yaratıyor.”

Antakyalı Ortodoks çocuklar, amacı kendi cemaatinin çocuklarına Rumca öğretmek olan Rum okullarına Ortodoks oldukları için gidiyorlar. Ama bu da eğitimde başka bir sorun anlamına geliyor.

“Bu dil Rum çocuklar için anadil, ama Antakyalılar için yabancı dil” diyor Macar.

“Bundan Rumca eğitimin düzeyi de etkileniyor. Eğitimin yöntemleri de farklı olmak durumunda. Çünkü birine anadil, öbürüne yabancı dil eğitimi verilmesi gerekiyor. Dolayısıyla teknik, pedagojik sorunlar da var.”

Macar bu durumun, hukuki olmanın ötesinde, sosyolojik olduğuna işaret ediyor.

“Belki de, Lozan gereği, dinlerinden dolayı bu okullara gitmek durumundalar. Keşke anadilleri doğrultusunda öğretim talep edip bu sorunlarını aşabilseler. Lozan gayrimüslimlere resmiyette böyle bir hak tanıyor. Ama böyle bir okul yok; böyle bir talep de pek dile gelmiyor.”

Macar, Rum okullarında Rum Ortodoks çocuklarla Arap Ortodoks çocukların oranlarının son dönemde birbirine yaklaştığını, böylece bu sorunun görünür hale geldiğine de işaret ediyor.

Karaoğlan: Önlemler alınırsa, Rum azınlık varlığını sürdürebilir

Karaoğlan, konferansın “Azınlık varolmaya devam edebilir mi” sorunsalından doğduğunu, geleceğe yönelik olduğunu anımsatıyor.

“Rum azınlığın nüfusu yüz binden beş bine inmiş durumda. Sanıyorum, tartışmalardan çıkan öneriler doğrultusunda önlemler alınırsa, bu sorunun yanıtı olumlu olur. Bence konferans umut verici sonuçlar üretti.” (TK/KÖ)

Yorumlar kapatıldı.