İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yeşilçam’ın meçhul bir sesinden Tarkan çıkardı!

Kalan Müzik ve sahibi Hasan Saltık’ı sadece biz değil dünya tanıyor. Çünkü Kalan Müzik unutulan, kıyıda köşede kalan sesleri toplayıp dünyaya sunuyor. Çoğumuz bu topraklarda yaşayan türküleri, Ermeni, Gürcü, Süryani, Kürt, Yezidi müziğini onun çıkardığı albümlerden dinledik. Bu albümler kütüphanelere bile girdi. Türkiye’de her ne kadar Saltık’ın sırtı sıvazlanmasa da dünya bu işi hepimiz adına yapıyor. Dünya basını Saltık’ı yere göğe koyamıyor. Hollanda Kraliyet Ailesi, çok kültürlülüğe yaptığı katkılardan ötürü en prestijli ödülünü Hasan Saltık’a verirken, Time Dergisi onu Avrupa’nın Kahramanları listesine sokuyor.

Bu yıl prodüktör olarak yeni bir Saltık daha sahaya indi: Nilüfer Saltık. Nilüfer Hanım’ın, eşi Hasan Saltık’tan geri kalan bir yanı yok. O da gizli kalmış, unutulmaya yüz tutmuş değerleri bulup üzerlerindeki tozu silip, pırıl pırıl ortaya çıkarmakta en az eşi kadar mahir. Biz Nilüfer Hanım’ın adını yapımcı olarak yeni yeni duyuyoruz, ama o Kalan Müzik’in ilk kurulduğu günden beri işin içindeymiş meğer. Henüz bir yıldır prodüktörlük yapmasına rağmen üç ay önce çıkan Türk filmlerinin unutulan şarkıcısı Belkıs Özener albümüyle ortalığı o sallamış. Nilüfer Hanım şimdi de Yeşilçam Şarkıları adlı iki albümle karşımızda.

Yapımcılıktan önce Kalan Müzik’te nasıl işler yaptınız?

Daha önce özellikle Klasik Türk Müziği albümlerinde katkım vardı. Prodüktör olarak geçen yıl Zeki Müren’in bilinmeyen kayıtlarıyla başladım. Sonra Belkıs Özener’in albümünü çıkardım. Şimdi de Yeşilçam Şarkıları’yla devam ediyorum.

Sizin prodüktörlüğünü yapmayı tercih ettiğiniz albümler sanki biraz daha farklı tarzda.

Evet, biraz daha popüler, ses getiren işler yapıyorum, belki biraz kadınca bir yaklaşım sözkonusu.

Belkıs Özener size nasıl geldi?

O gelmedi, ben gittim. Bir akşam pat diye Belkıs Özener’i aradım. “Albümünüzü yapmak istiyorum” dedim. “Bana tek taş pırlanta vermiş kadar oldunuz” dedi. Şaşırdı, inanamadı. Balıklama daldım işe.

O ŞARKILAR FARKLI

Siz nasıl karar verdiniz bu albümü yapmaya?

Daha önce Belkıs Hanım’a Kalan Müzik’e git diyenler olmuş; utandığı için gelmemiş. Bir de elinde kayıt falan yoktu. Ona söylemişler Kalan Müzik’i ara diye ama arayamamış. Oğlu, Kalan Müzik’in önüne kadar gelmiş ama çekinip girmemiş. Neyse Belkıs Hanım’dan izin alıp işe başladık. Yeşilçam Şarkıları benim çok önce Kalan’a sunduğum bir projeydi. Değişik yorumcular günümüzde bu şarkıları söylüyor ama ben aslını, o dönemde okuyanların yorumuyla çıkarmak istedim. Çünkü onlar farklı! O herkesin kalbine göre değişiyor ama bir şey farklı geliyor bana. Altyapı diyebilirsiniz buna, o anki yorumcunun hissiyatı diyebilirsiniz. Kesin olan bir şey var ki oradaki tat başka! Ben bu tatları ortaya çıkarmak istedim ama bürokratik işler çok zordu, kaldı. Sıra gelmedi diyelim. Ya da ben çok ısrarcı davranmadım. Ama geçtiğimiz Eylül ayında, tatile dönünce ben bu işi yapacağım deyip başladım. O kararlılıkla başlayınca, Kalan Müzik’i de seferber ettik. Kayıtlara ulaştık. İyi ki korunmuş o kayıtlar. Çünkü bizde biriktirme geleneği yok. Birçok güzelim şarkı gitmiş.

Yeşilçam Şarkıları’yla projeye devam ediyorsunuz.

Yeşilçam filmlerine baktığınızda önce karşınıza Belkıs Özener çıkıyor. Ama başka yorumcular da var. Nesrin Sipahi, Sevim Şengül, Handan Kara gibi. Belkıs Hanım’ın albümü için çalışırken aslında Yeşilçam Şarkıları’nın da altyapısı hazırlanmıştı. Hem sürekli aşağıladığımız Türk filmlerine hem şarkılarına bir iade-i itibar gerekiyor. Hâlâ televizyonda Türk filmine rastladığımızda duruyoruz. Sözün yetmediği yerde, devreye Yeşilçam şarkıları giriyor. Bu durumu çok seviyorum. Senaryo ya da hayatın gerçeğinde söyleyeceğini söylersin, bir türlü olmaz. Söz bitmiştir artık, o zaman bir şarkı patlatırsın. Yeşilçam filmlerinde bu böyle biraz, hayatta da böyle olduğunu düşünüyorum.

Bu eski şarkıların hâlâ seviliyor olmasını neye bağlıyorsunuz?

Üç kuşağın hikâyesi bu şarkılarda birleşiyor çünkü. Ben seviyorum bu şarkıları, benim kızım seviyor, annem de seviyor. 60-70’li yıllar daha televizyonun hayatımıza bu kadar girip, bizi esir almadığı yıllar. O dönem filmleri şimdiki klipler gibi. Ya bir şarkıya film yapılıyor ya da filme uygun şarkı. Bu şarkıların insanları bu kadar etkilemesinin bana göre en büyük nedeni, o zamanlar yükselen değer hikâyelerinin insanları henüz batırmamış olmasıdır. Aşklar da güzeldi o dönem, dolayısıyla besteler de öyle. Herkesin hayatında bir Yeşilçam hikâyesi mutlaka var! Bazen bir masal bazen de gerçek hayat anlatılıyor o filmlerde. Yani düşünün, Belkıs Özener’in albümünün çıkması da bir Türk filmi hikâyesi değil mi? Biri kapını çalıyor ve kısa bir süre sonra herkes seni tanıyor, plakçıların camlarına senin posterlerin asılıyor.

AŞKLAR DA GÜZELDİ

Siz Belkıs Özener’in hayatını değiştirdiniz aslında. Unutulmuş birinin emeğini ortaya çıkardınız.

Evet, bu nedenle ayrıca çok mutluyum. Ben Belkıs Hanım’ı ilk televizyon programında gördüğümde; ‘Buruk Acı’ ile canlı bir performans yaptı. Hâlâ tüylerim diken diken oluyor. 66 yaşında bir kadın 25 yaşındaki enerjiyi taşıyordu. Ve bunda bir parça katkım olduğu için acayip etkilendim, ağlamaklı oldum. Hayatın, işin tadı bu dedim kendi kendime.

Ne kadar sattı albüm?

Herkes çok şaşırdı o dönem, Tarkan’ı geçti. Ve listelerde yedi hafta bir numarada kaldı, üç aydır hâlâ çok satanlar listesinde. MÜYAP’tan ödül alacak. Hatta, ünlü bir firma bu bir başarı hikâyesi diye projeyi şirket çalışmalarında kullandı. Ama bu kadarını ben bile beklemiyordum.

Böyle bir başarıyı eşiniz Hasan Saltık bekliyor muydu?

Değişik bir proje olduğunun farkındaydık ama bu kadar ses getirmesini hiçbirimiz beklemiyorduk.

Kalan Müzik önemli bir şirket, ‘patron karısı’ olmak işinizi kolaylaştırdı mı?

Bu zaten Kalan Müzik’in projesi. Patron karılığı kısmına gelince başka patron eşleri de var. Bu işin şakası ama Kalan Müzik’in tabii ki bir saygınlığı var. Plak şirketlerinden, İstanbul Plak’tan, Coşkun Plak’tan izinler aldık. Onların büyük katkısı oldu. Bu şirketler bunu Kalan Müzik’e bir hediye gibi yaptılar. Bu proje zaten başka bir yerde biraz zor olurdu. Çünkü bu gerçekten çok zor bir iş, çok prosedürü var. Bütün bir şirket sekiz ay boyunca çalıştı. Düzgün iş yaptık yani.

Herhalde artık insanlar size geliyor, benim elimde güzel bir şey var, alın bunu değerlendirin diye?..

Böyle bir durum var. 15. yıla girdik, doğru işlerde yer aldığımızı düşünüyorum. Bir de sanatçılarla, diğer şirketlerle ilişkilerimiz hep dürüstlük üzerinedir. Sanatçının telifi bir gün bile şaşmaz. Gelinen nokta bunun geri dönüşümü. Kütüphanelere giren eserler yapıyoruz, 400’e yakın repertuarımız var. Kolay bir iş değil bu. Hasan’ın ileriye dönük keskin zekâsı burada öne çıkıyor. Onun zekâsı beni 24 yıl sonra hâlâ şaşkınlığa uğratıyor.

Dünya’da tanınan bir adamla evlisiniz, güç çatışması yaşanıyor mu?

Bazen evde oturup sadece dolma yapan bir kadın olmayı istiyorum. Beynim boşalsın ve hiçbir şey düşünmeyeyim. Ama benim için çok geç! Bu albümlerden önce de böyleydi. Evde oturup dolma yaparken de düşünüyordum. Bana iki seyahat, üç ayakkabı yetseydi keşke. Öyle biri olmadım. Yani hem güzel dolma hem de güzel albüm yaparım. Ben de zor biriyim. Hasan da çok çalışan biri. İkimiz de iş yaparken çok disiplinliyiz. Ben ayrıntılara çok dikkat ederim. Zaman zaman çatışıyoruz tabii. Ama böyle oluşturduk Kalan’ı.

GRUP YORUM’UN YERİ AYRI

Siz evlendiğinizde Kalan müzik var mıydı?

Yoktu, birlikte kurduk. Hasan başka bir plak şirketinde prodüktör olarak çalışıyordu. Bir akşam eve geldi ve “Bir şirket kurup kendi işimizi kendimiz yapalım mı?” diye sordu. Yap, dedim. İkimizin verdiği bir karardı.

Grup Yorum’la başladınız değil mi?

Grup Yorum’un Cemo adlı albümünün bizde yeri büyüktür. O ilk albümümüzdü. O zaman Bostancı’da oturuyorduk. Albüm çıktı. Bostancı Meydanı’nda bir müzik markette albümün çalındığını duyduğumda hissettiğim şeyleri anlatamam. Bütün albümleri bizden çıkmıştır onların. Onlar bizi, biz de onları bırakmıyoruz.

BAŞARILI ERKEĞİN ARKASINDA OLMAM!

Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır derler. Siz Hasan Saltık’ın bu başarısında nerede duruyorsunuz?

Ben başarılı erkeğin arkasında olmak isteyen bir kadın değilim. Önünde olmayı tercih ederim! Olamıyorsam yanında olurum. Felsefem bu. Başarılı erkeğin arkasında olma tanımından hiç hoşlanmıyorum. Canım neden arkada durayım? Hasan’ın öngörüsü benden daha iyidir. Ama her zaman benim düşüncelerimi dikkate alır. 100 kişi şarkı söylese içlerinden biri de iyi yorumlasa ben onu hemen fark edebilirim. Bu nedenle ben birini beğendiysem Hasan; ‘bunda iş var’ diye düşünür. (Gülerek) Yani nasıl söylesem, benden etkilenir!

Hasan Saltık’ın hayat hikâyesi çok ilginç, sizin nasıl bir hikâyeniz var?

Adanalı’yım ben. Babam devlet memuru, öğretmendi, solcu bir adamdı, sürgünlerle geçmiş bir hayat onunkisi. Herkesin hayatında hikâyeler var. Anlatmayı sevmiyorum ama benimki de hikâyeleri bol olan bir hayat.

Hasan Saltık’la nasıl tanıştınız?

Aynı işyerinde çalışıyorduk. Taksim’de bir reklam ajansında. O ofisboy’du ben de sekreterdim. Bak! Tam bir Türk filmi aşkı daha. Dedim ya hepimizin hayatında Yeşilçam hikâyeleri var.

Necla Bayraktar

Yorumlar kapatıldı.