İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Din adamının iftirası

Ergun Göze

ERMENİ Genel Patriği Karakin Efendi, beş gün İstanbul’da gezdikten ve Fener Patriği tarafından da ağırlandıktan sonra evvelki gün zehrini kustu ve Ermeni soykırımı münakaşa edilecek bir şey değildir. Olmuş bitmiş bir şeydir…Türkiye tarafından tanınmalıdır. Tanınmazsa Türkiye çözüme ulaşamaz diye Türk Milleti’ne hem iftira etti, hem de tehdit..

İftira onun mesleği. Çünkü batıl dininin temeli İsa Tanrı’nın oğludur diyerek Allah’a ve O’nun peygamberi Meryemoğlu Hazreti İsa Aleyhisselam’a iftira etmektir. Bu iftirayı yapmazsa, o şatafatlı, altın yaldızlı elbiseleri giyemez, zavallı Ermenistan açlıktan kıvranırken, prens hayatı yaşayamaz.

Bu iftira, onun en hafif cürmüdür. Onun selefleri ise bilcümle Taşnak ve Hınçak çetelerine, kiliselerini silah deposu, yabancı servislere istihbarat şebekesi yapmış ve cemaatlerini Ruslar’ın ve Batılılar’ın emrinde, Türk Orduları’nı arkadan vurmak için görevlendirmiş ve felaketlerine sebeb olmuş kara bir kinle dolu tiplerdir.
Patronları AB’dir

O ve öncekileri, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Türk ve Kürt dindaşlarımızın kıyımından sorumludurlar. En son olarak da kırka yakın dışişleri mensubunun katlinden ve nihayet Karabağ’daki soykırımından sorumludurlar. Bu papazın, ırkçılık gayretiyle söylediği bu lanetlik iftira göstermektedir ki bütün şehitlerimizin kanı onun boynundadır. O bundan kendini kurtamak için, Sorsalar gaddara mağduru, kendin gösterir fehvasınca bütün cürümlerini Türk Milleti’nin sırtına yüklemek yolundadır.

Üstelik bunu yapmakla görevlidir. Onu bu göreve tayin eden de başta AB patronlarıdır. Yoksa haddine mi ki kalkıp buralara gelebilsin, gelirse böyle boyunu aşan çetevari laflar söyleyebilsin. Bütün bu soykırımı iftiralarını ve iftiracılarını başımıza musallat eden AB’dir. Çünkü Türk’e yaptıkları soykırımında hep, ortaktılar. Şimdi dünyada soykırımı yapmamış bir tek millet olan Türk’ü böylece lekeleyerek hem gönüllerini rahatlatmak hem de baskı yapmak istiyorlar.

Türk, eğer soykırımı yapmış olsaydı dünyada bir tek ermeni, bir tek rum kalmazdı. İspanya’da bir tek Müslüman bırakıldı mı? Siz Türk’ü kendiniz gibi mi sandınız?

Biz bu sözlere vatanımızda, vatanımızın, milletimizin ecdadımızın düşmanı ve kara kin kusan ağızlardan muhatap olurken içimiz yanarak soruyoruz. Bu duruma kimler sebeb oldu? AB’yi, ABD’yi anladık da işgal günlerindeymişiz hissini veren bu olaylara izin verenler, bundan utanmayanlar, arlanmayanlar, bunu politika sayanlar, politik menfaatleri için yapacaklarına sınır tanımayanlar kimlerdir? Hangi zihniyettir? Diyalog mu? Küreselleşme mi?

Kurtuluş reçetesi

İŞGAL günlerinde olsak… Demek ki ırkçı Karakin Efendi elinde Kalaşnikof, soykırımı yapacak… Öyle bir kinle dolu ki…. Halbuki kini olanın dini olmaz denilir.

Her kötü şeyin bir iyi tarafı vardır. Dünyada Türk’e karşı teşekkül eden bu hava, bize kurtuluş reçetesini de tekrar vermektedir: ‘Türkleşmek (İnsanlığa insaniyeti öğretmek şartıyla), İslamlaşmak (Kudsi emaneti bir bez parçasına hasretmemek şartıyla) ve çağdaşlaşmak (ilmi, fiziği, astronomiyi, kimyayı teknolojiyi, tıbbı, bir vakitler kendisine ödünç verdiğimiz Avrupa’dan kendi öz malımız olduğunu bilerek geri almak şartıyla.)

Ve bu psikolojiyle Karakin Efendi’nin Seleflerim yüz binlerce Türk’ü mahvetti, ben de hiç olmazsa onların milli şerefini ve tarihini iftiralarımla karalayıp vicdanıma çevireyim diyerek daha büyük ve şen’i bir teşebbüse girdiğini lütfen bir yere kaydedin, bir gün lazım olur.

Yorumlar kapatıldı.