İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Balat uğramaz doğru Fener´

Burhan Ayeri

Ahmet Hakan Coşkun ‘Tarafsız Bölge’de bazen öyle konular işliyor ki, bizi de argo deyimle ‘Gırtlağımızdan yakalıyor’. ‘İstanbul Rumları’ yeniden biraraya geldiler. Sayıları şimdilerde 10-11 binlere düşse bile, 150 binleri aştığı yılları yaşayanlardanız. Çünkü çocukluğumuz ve ilk gençliğimiz Fener’i Balat’a bağlayan Vodina Caddesi’nde geçti. Tahta Minare Mahallesi 60 numara ailemizin nüfus kütüğüdür. Şimdilerde, hayata döndürülmeye çalışılan bu yörenin bizim için ayrı anıları var. Bakkalımız Filip, Haliç kulübünün yöneticisi Apostol, ayakkabıcı Kleanfi, galeta fırını sahibi Vasili, doktorumuz Koço’yu unutmak mümkün değil.

***

Ahmet Hakan, Zoğrafyon Lisesi Derneği Başkanı Yeniköylü Lakia Bindaz ile Gazeteci -O da Heybeliada kökenli- Andreas Rombopulos’u ekrana çıkarttı da, şöyle bir geçmiş turu yaptık. Ayvansaray’daki Ayyıldız takımında Türkler-Rumlar karma oynardı. Fener Yılmaz adlı ekipte sadece merhum Nurettin Demirkol değil, Taso, Yorgo ve Vasili gibi futbolcular top koştururdu. İsmet Paşa, aldığı bir kararla göçü hızlandırdı. Biber ve Yaprak dolmasında üstüne isim tanımadığımız Meri teyze, platonik aşkımız kızı Beba kendilerini Yunanistan’da buldular…

***

Aynı yıllarda Musevi ailelerinin İsrail’e gidişlerine, Ermeni dostlarımızın Fransa, Belçika, Kanada ve Amerika’ya yerleşmeleri eklendi. Büyüklerin önemli bölümü vefat etti. Hayatta kalanlara uzun ve sağlıklı ömür diliyoruz. Hâlâ irtibatı kesmediklerimiz mevcut. Bizlere, kan bağımız olanlardan daha yakınlar. Pire’de tavernadan elimizi cebimize atmadan çıkabiliyoruz. En komiği New York Kennedy Havalimanı’ndan papaz erikleri, taze ıhlamurlar, Hacıbekir lokumlarıyla geçişimizi unutmak mümkün mü? Güçlük çıkaran şişko Polonya kökenli görevliye karşılama grubunu gösterip, “Pasaportta dini İslam yazıyor diye bunları yapıyorsun. Bir bağır bakalım, karşılayanlar arasında hiç Müslüman var mı?” dediğimizdeki, şaşkınlığını unutamıyoruz. Tabii, cam bölmenin öbür tarafından gelen ‘Büyük tezahüratı’. Sonra da ‘İki erik fazla aldın kavgalarını’.

***

İstanbul dinlerin kaynaştığı bir şehir. İnsanların asırlar boyu kardeşçe yaşadığı kent. Mihrimah Sultan Camii avlusunda annemizin cenaze namazı kılınırken Balıkçı Todori’yi saf tutarken görünce, hem şaşırıp hem sevindiğimiz gün hâlâ belleğimizde. Onun göçüşü de aynı olmuştu. Gregoryan makine ustası Hosep Karslı’yı, Babıali’nin tüm eskileri tanır. Kiliseden defnine kadar, cemaat sayısında oranlama yapılsa, bizler daha fazlaydık.

Fener’deki Rum Lisesi’nin adı tuğlalarından dolayı ‘Kırmızı Mektep’tir. Saatinin vuruşuyla zaman ayarı yapardık. Şimdilerde taş yığını olan Yavuz Selim’deki Fıstıkdibi Gazinosu’nu Geceler’in bestecisi Kemal Gürses işletirdi. Fener İskelesi’nde ‘Kılburnu Gazinosu’nda aileler topluca eğlenirdi. Kızlar bisikletlerle dolaşırdı. Popüler şarkımız “Balat uğramaz, doğru Fener. On paraya nane şeker”di.

Ahmet Hakan’ın yaptığına bakın, Bizi ‘Zaman Makinesi’ne bindirip, geçmişe götürdü…

Yorumlar kapatıldı.