İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özgürlüğe nokta atışları

Ali Bayramoğlu

Bu ülkede kanıma en çok dokunan meselelerden birisi Hırant Dink’e yapılan fiili ve sembolik saldırılardır. Geçen yıl Siyaset Meydanı Programı’ında Hırant Dink ve Etyen Mahçupyan’ın karşısında, Hikmet Özdemir, bu arkadaşlarımızı sırf Ermeni oldukları için, Ermenilikten söz ettikleri için, 1915’e olanı sorguladıkları için hain olarak suçlarken, o an televizyondan ekranından içeri dalıp “beri gel bakalım” demek isteyen binlerce Türkten, Türkiyeli’den birisiydim…

Mesele sadece psikolojik değil. Aynı zamanda siyasi…

Hırant Dink son duruşmasında sanık olarak söz isteği anda Kerişsiz adlı malum avukatın müdahale ederek “Sen çok konuşuyorsun, sus artık demesini”, bu durum karşısında hakimin biraz aciz duruma düşmesini, açıkçası Çankaya’da yapılan saldırıdan gerek içirek gerek şekil olarak pek ayıramıyorum. Nitekim bu avukatla saldırganların çevresi dost çıktılar…

Saldırganlardan birisi “İstanbul’daki Ermenileri vuracaktık” sözlerini neden. nasıl sarfetti belli değil. Üzerine giden bile yok… Hala birileri olup bitenin askere karşı bir komplo olduğunu düşüne dursun, kimileri ulusal bilinç ve dini bilinç aşırılığından ileri gelen münrefit hadise gibi göstermeye çalışa dursun, ne yazık ki ne yaşadığımız sallantı ne de önümüzdeki riskler azalıyor…

Ama mesele sadece bu pis siyasette değil. Mesele zihniyet de. Bu ülkenin çoğunluğu Türkleri Ermenilere nasıl bakıyor, onlardan ne bekliyor sorun burada…. Yıllarca Kürtlerin müslüman oldukları için Türkleşemesini bekledi sistem, hala bekliyor. Hakim zihniyetin Ermenilerden bekledikleri elbet Türk olmaları değil. Ama görünmez olmaları, susmaları, topluluk halinde görünmeleleri. Ermeni kültürüyle, Ermenilerin sorunlarıyla ilgilenmemeleri. Görevde Türk vatandaşı, hakta yabancı uyruklu gibi olmaları…

Ban kültürümü, halkımı sevme, savunma hakkına sahibim ama Hırant değil. Olacak iş mi? Ermeni tehcirine ilişkin binlerce tanıklık var, yüzbinlerce ölü var, her Ermeni ailede ölüm var.

Ama Hırant bunları değil, ölüm emirlerinin resmi belgeri yoktur diyen resmi tezleri savunmak zorunda. Ermenilerin Türklere ihanet ettiği söylemek zorunda….

İş mi bu?

Yine de kimi hasta Türkleri kızdıran Hırant’ın Ermeni sorunu üzerine söyledikleri değil, bu sorun üzerinden ülkenin kendisini sorgulamaya açması, Hırant zihniyetinin demokratikleşmeye yaptığı katkılar… Türkiye’de ve Türkiyeli bir Ermeni olarak bu ülke üzerinde siyasetiyle, zihniyetiyle söz söyleme hakkını bastırıp alması…

Ermeni Patriği bile hoşlanmıyor Hırant’tan, bu özellikleri nedeniyle. Zira bu özellikler Ermeni cemaatinin dışa açılmasını, sekülerleşmesini ifade ediyor, milletler sistemine, iktidarlara meydan okuyor. Benim tanıdığım Hırant’taki yürek, cesaret, İlke, iyilik ve iyi niyetin binde biri ona meydan okuyanların toplamında olsaydı Türkiye farklı bir ülke olurdu…

Perihan Mağden, Hırant Dink, Orhan Pamuk… Sistem ve hakim zihniyet bu isimlerle uğraşıyor, bu isimlere nokta atışı yapıyor. Ama asıl hedef onlar, onların doğal cesaretleri. Aykırılıkları, farklılıkları üzerinden fikirler ve özgürlüğün tahribatı…

Yine tüm olup biten ve saldırıların azması, bu ülkenin bir yönüyle iyi yönde değiştiğini göstermektedir…

“Konuşma hakkı olanları konuşturmama hakkımız var” diyebilenler azgın ve dirençi temsil eden bir azınlıktan başka bir şey değildir. Değişim baskısı her yerde, yargıda ve yargı zihniyetinde bile etkili. Malum bir süre önce Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Hırant Dink’in Türklüğe hakaret ettiği iddia edilen davaya iligili esasa yönelik temyiz istemlerini reddederek suçun oluştuğuna işaret etmiş ancak yerel mahkemenin kararını usulden bozmuştu. Yargıtay Başsavcılığı ise dün sanığa atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını ileri sürerek, Yargıtay 9. Ceza Dairesi kararının, suçun oluştuğuna yönelik bölümünün kaldırılmasını istedi.

Başsavcılık, Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kararının esastan da bozulmasını talep etti.

İyi haber…

Bu ülke Hırantların sayısı artınca demokratlaşacak…

Yorumlar kapatıldı.