İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Baklava Kürt`tür Kürt kalacak

Kardak kayalıklarına keçi bırakmaydı, it dalaşıydı derken, şimdi de baklava tartışması çıktı başımıza. Baklava Türk tatlısı mı Yunan tatlısı mı? Yok, ‘tatlı’ kelimesini de kaldırmışlar ortadan, kafadan giriyorlar meseleye: Baklava Türk mü Yunan mı? Zeytinyağlılar konusundaki ustalıklarını her zaman bir ‘halkların kardeşliği’ kapsamında övdüğümüz Yunanlılar kalkıp ortaya bir laf atıyor ‘Baklava Yunan işidir’ diye; Türkler de yüklenmiş bir Kuvay-i Milliye ruhu, ‘Laaaynnnn Türk’tür baklava deyyus düşman!’ diye. Bizim tırsonek Kürtlerden biri de ortaya atlayıp, ‘Hop hop, Antep’ten bu yana lo kimin yurdu?’ demiyor.

Bu tartışma sürerken şahsen ben çok içerledim. Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yıldırım’ın konuşmasına bakın: ‘Göçebe Türkler, yerleşik olmadıklarından fırın yerine at üstünde kolaylıkla taşınan ince sac kullanıyordu. Ekmek yerine, sac üzerinde pişmiş yufka yiyorlardı. Bu gelenek halen Anadolu’nun pek çok yerinde sürüyor. Orta Asya’da bol bulunan cevizin, bu ince yufkaların arasına iptidai bir şekilde koyulmasıyla cevizli baklavanın tarihçesi başlıyor.’ Karrrrdeşim, bu Anadolu’nun hangi bölgelerinde at üstünde sac taşıyorlar, bize de söyle? Hadi taşıdılar, sacı yaptılar da bu baklavayı bozkırda icat etmek nerden çıktı? Ayıp ayıp!!

Benim asabımı bozan, Kürtlerin baklavasının böyle özünden uzaklaştırılması da değil; Kürt böreği ve Kürt kolasına kimsenin ses etmemesi. Kürt böreğinden başlayalım… İçinde yağ olan düz hamur… İsteğe göre üstüne de pudra şekeri… Ki ben bundan nefret ederim. Yine aynı şekilde ‘Kürt kolası’ dedikleri ‘ava susê’… Acı, tuhaf bir su… Yani şimdi baklava gidecek elden, biz bu Kürt kolası ve Kürt böreğine fit olacağız. Katiyen kabul etmiyorum. Aklı başında olan da kabul etmez bence.

Devam edelim… Bir diğer tartışma ise Ağrı dağının Türk dağı mı Ermeni dağı mı olduğu… Yok efendim ne Ermeniler vazgeçermiş bu dağdan ne de Türkler… Kürde soran yok, bu dağdan memnun musun, var mı bir şikayetin, elinden alsak üzülür müsün diye. Tabii ben bu noktada Kürde de kızmak istiyorum. Doğubeyazıtlılar uyuyor misal!. Belediye veya oradaki kurumlar öncülük görevi yapamıyor. Küçük Ağrı Dağı’na fit olacaklar neredeyse. ‘Yaw tişt nebu’cu kişilikler… Benim iki koyunum olsun, bir çeşmem, iki dönümlük tarlam olsun bana yeter mantığı. Bir acizlik, bir değer yitimidir ki almış gidiyor.

Demek ki duruma el atılması lazım. Bu konuda kimi önerilerim olacak. İnanıyorum ki Antep’te özlü baklavacı arkadaşlar vardır. Antep ile Doğubeyazıtlılar gücünü birleştirmeli bence. Bir kampanya örgütlenmeli. Ağrı Dağı’nın zirvesinde baklava yeme kampanyası neden olmasın? Çok mu zor iki kilo baklavayı Ağrı’ya çıkarmak? Ne oldu bize? Nerede Kürdün milli duygusu, nerede ezilenlerin çelik iradesi? İki paket kaçak çay için mayınlı arazilerden geçmeyi göze alıp da koca dağ elden giderken seyretmek de nedir?

Düşünüyorum da, baklavayı hazır götürmek yerine, malzemeler alınıp dağın başında açılamaz mı yufka? Adam diyor at sırtında sac taşırlarmış da gittikleri yerde yufka açarlarmış. O böyle bir laf etmeyi biliyor da bizim Kürtler iki torba unu katırın sırtına atıp çıkamıyor mu zirveye? Bence çıkılınır arkadaşlar? İsteyince her şey olur. Yeter ki duruş sağlam olsun. Bunu öneriyorum ve inanıyorum ki birileri çıkıp, böyle bir organizasyonu gerçekleştirir. Ben yapamayacağım çünkü yufka açmayı bilmiyorum. Uzun yürüyüşlerde ise rezil oluyorum. Her neyse, takılmayalım buna…

Evet, özetle önerim budur… Ağrı’ya baklava yeme tırmanışı… Farzı misal götür oraya davul zurna. İki tur da halay çek. El alem nasıl ki Kardak kayalıklarına keçi bırakıyor, sen de bırak oraya bir eşek iki kedi, oldu bitti.

Ha, bu arada, baklavalarda tereyağını bol kullanın. Açık havadır, bir şey olmaz.

FİNCAN XANİM

Yorumlar kapatıldı.