Şebnem Akalın Eryavuz
Calouste Gulbenkian doğup büyüdüğü kültür ortamı nedeniyle İslam eserlerine ve Doğu el yazmalarına ilgi duymuş, Avrupa’ya yerleştikten sonra müzelere yaptığı gezilerle Batı sanatını sevmiş bir koleksiyoner. ‘Yalnızca en iyisi’ idealiyle topladığı koleksiyonundaki tüm eserler de elbette birer başyapıt. Bunlar arasından derlenen ve 13. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kitap sanatının kusursuz ve nadir örneklerinden 75 el yazması ve baskı kitap, ayrıca Gulbenkian’ın geçmişine gönderme yapan İznik seramikleri, Osmanlı kumaşları ve işlemeleriyle oryantalist tablolardan oluşan 36 eserlik bir derleme, Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergileniyor. Ziyaretçilere aynı zamanda Gulbenkian’ın yaşam öyküsü ve koleksiyonunun toplanma süreci de anlatılıyor.
OSMANLI’YLA GÖNÜL BAĞI
1869 yılında Üsküdar’da doğan Gulbenkian 16 yaşında eğitim için Avrupa’ya gitmesine rağmen Osmanlı toplumunun çok renkli ve çok kültürlü yapısının izlerini yaşamı boyunca taşımış. Koleksiyonunu oluşturmaya da bir bakıma İstanbul’da başlamış diyebiliriz. Gulbenkian varlıklı bir Ermeni ailesinin çocuğuydu ve okuldaki başarısından dolayı babasının verdiği 50 kuruşla çarşıdan iki sikke almıştı. Bu iki elektron Kyzikos sikkesiyle başlayan koleksiyon günümüzün en büyük özel Yunan sikkeleri koleksiyonlarından biridir. Fakat Gulbenkian yalnızca Yunan ve Roma sanatına değil, İslam kültürünün eserlerine de ilgi duymuştu. Paris’teki evine ait fotoğraflar, Osmanlı’ya duyduğu gönül bağını yansıtıyor. Evinde 17. yüzyıla ait bir İran halısı, duvarlarda Osmanlı dokümaları, İznik çini ve seramikleri bulunuyor.
Öğrenimine Londra’da devam eden Gulbenkian, King’s College’dan mühendislik diploması almış, fakat servetini petrol endüstrisinin öncülerinden biri olarak kazanmış. Henüz 22 yaşında girmiş petrol sektörüne ve petrolün Ortadoğu’daki gelişimine büyük katkıları olmuş. Türk ve Irak petrol şirketlerinin kuruluşuna katılırken elde ettiği hisseler nedeniyle ‘Bay yüzde 5’ olarak anılmış. Gulbenkian 6500 parçadan oluşan ve eski Mısır ve Yunan eserleri, seramik, cam, el yazması, halı ve dokümalarıyla görkemli bir İslam sanatı koleksiyonu, ayrıca Ortaçağ’dan 20. yüzyıla tablo, heykel, mobilya, duvar halısı, kitap, gümüş ve mücevherleri içeren Avrupa sanatından seçkin eserlerin bulunduğu koleksiyonunun bir müzede sergilenmesini istiyordu. Daha 1930’larda Londra ve Washington’daki müze çabaları sonuçsuz kalmıştı. Hatta doğduğu yer olan Üsküdar’da bir müze kurmak için yaşadığı ülkelerdeki Türk diplomatlarıyla görüşmeler yaptığı da bilinmekte. Fakat II. Dünya Savaşı sırasında yerleştiği Lizbon şimdi bu müzeye ev sahipliği yapıyor. 1955 yılında vefat eden Gulbenkian’ın vasiyeti doğrultusunda sanat koleksiyonunu ve petrol hisselerini bıraktığı özel bir vakıf kurulmuştu. İstanbul’daki sergi de vakfın kuruluşunun 50. yılı nedeniyle İngiltere, Fransa, Umman ve Portekiz’de açılan sergilerden biri.
——————————————————————————–
Her zaman en iyisini toplardı
Gulbenkian’In 1899’dan yaşamının sonuna kadar topladığı değerli el yazmaları ve baskı kitaplar hem Doğu, hem de Batı’da 13. yüzyılla 20. yüzyılın ilk yarısı arasındaki süreci gözler önüne seriyor. Onun kütüphanesine girecek kitapların güzelliği, özgünlüğü ve çok iyi korunmuş olması şarttı. Gerektiğinde uzmanlara danışmış, ayrıca bugün de araştırmacılara açık olan sanat tarihi kitaplığıyla kişisel bilgi ve deneyimlerini geliştirmişti. Koleksiyonundaki kitaplar Avrupa ve Doğu el yazmaları ile 18. yüzyıldan önce basılmış kitaplar ve 19. yüzyılın başıyla 20. yüzyılın ilk yirmi yılında yayınlanmış nadir kitaplar olarak iki bölüm olarak düzenlenmişti. Koleksiyonda bu kitapların özel bir yeri olmasına karşın, özelliklerinden dolayı müzede uzun süre sergilenmemekte ve depolarda korunmaktadır. Bu nedenle Sabancı Müzesi’ndeki sergi ayrı bir önem taşıyor. Sergi 13.-15. yüzyıl Ortaçağ Avrupa’sına ait minyatürlü ve dinsel içerikli yazmalarla başlıyor. 15.-16. yüzyıllara ait Osmanlı, Timurlu ve Safevi dönemi tezhipli ve minyatürlü yazmalarla devam ediyor. 15.-16. yüzyıllara ait birkaç Osmanlı cildi ve tezhipli sayfanın yanı sıra Şiraz ve Herat okullarından İran sanatının en seçkin örneklerini görmek de mümkün.
Gulbenkian koleksiyonuna katacağı kitapların kriterlerini bir mektubunda şöyle dile getiriyor: ‘Yalnızca sanatsal değeri en yüksek olan yazmalarla ilgilendiğimi ısrarla belirtmek isterim. Dikkatimi en güzel, en alışılmadık minyatürler, tezhipler ve hatlar çekiyor. Yüksek kalitedeki kitaplara değil, yalnızca başyapıtlara sahip olmak istiyorum…’
Sergideki kitapların dikkat çeken bir başka özelliği de sınırlı sayıda basılmış numaralı nüshalar olmaları. 28 Mayıs tarihine kadar devam edecek olan sergi yalnızca en mükemmeli arayan bir koleksiyonerin yaşamından ve eserlerinden bir kesit sunuyor.
Yorumlar kapatıldı.