İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye tarihiyle yüzleşmeli

AB’ye üye olmaya heveslenen Türkiye, ‘Ermeni soykırımı’ ile ilgili gerçeklerle yüzleşip dünyayı kışkırtmaktan vazgeçmeli. Fransa’da meclise sunulan meşru yasa tasarısının da nihai amacı bunu sağlamak

Ara Toranyan

30 yıl önce Jean-Paul Sartre, “Ermeni soykırımını hâlâ inkâr etmek mümkün mü?” diye sorarken, bu suçun tanınması için verilen kavgalar Fransız hükümetinin Ankara ile iyi ilişkileri nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bugünse Sosyalist Parti, yaşanan acıları canlandırmak için ve Ankara’nın gerilimi tırmandıran mide bulandırıcı inkârcılığı üzerine parlamentoyu yeni bir yasa tasarısını oylamaya çağırdı. Türkiye’de Ermeni soykırımında 1.5 milyondan fazla kişi katledildi, ki bu rakam ülkedeki Ermenilerin dörtte üçünü oluşturuyordu. Almanya büyükelçisi Wolff Metternich, olayı “Ermeni sorununun Ermeni ırkının imhasıyla çözülmesi” diye özetlemişti.

Bu katliamdan sonra, çok dinli ve mezhepli Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye, içinde Hıristiyan öğeler barındırmayan bir ulus kaldı. 20. yüzyılın başında Türkiye’nin 2.3 milyon civarındaki Ermeni nüfusu artık 60 bini geçmez, ki onların da çoğu İstanbul’da. ‘Modern’ Türkiye Cumhuriyeti önceleri vicdansızca bu suçtan yararlandı, ardından yepyeni, lekesiz, uydurma bir Stalinvari tarihle, işlenen suçu yok saydı. Aslında olay bu kadarla kalabilir, her şey yolunda gidebilirdi. Suçlu devletin istediği de buydu…

Milliyetçi kampanya durdurulmalı

Ama Türkiye fazla ileri gitti ve militan inkârcılığı yüzünden istediği sonucun tam aksiyle karşılaştı: Fransa’dan Almanya’ya, İsviçre’den Kanada’ya, Rusya’dan Arjantin’e kadar onlarca parlamento, soykırımı tanıyan yasalar çıkardı. Ankara bugün kalkmış, küçük ve öfkeli Ermeni devletini tarihi beraberce araştırmaya davet ediyor. Ama Türkiye’nin tavrındaki bu değişiklik daha ziyade, ‘Ermenilerle Türkler diyalog içinde’ bahanesiyle uluslararası toplumun soykırımı tanımasını durdurmayı amaçlayan bir manevraya benziyor.

Zira Türkiye bir yandan da soykırımdan söz edenleri hapse atabileceği yasalar çıkarmaktan geri kalmıyor; tıpkı ceza kanununun 305. maddesi gibi. Görünüşteki bu açılımın samimiyeti nerede o zaman? Bu teklif aslında suçun kamu alanında tartışılmasını önleme, siyasi boyutunu zayıflatarak olayı basit bir ‘uzmanların araştırdığı konu’ya indirgeme çabasından başka bir şey değil. Bu strateji çarpık bir etki yaratarak, bazı tarihçilerin anma yasaları üzerine imzaladığı ilanlarla daha da güçlendi. Türk devletinin sloganı şu: “Tarih yazmak meclisin işi değildir.” Oysa egemen temsilcilerin hukuk talep etmesinde bir yanlışlık yok.

Dahası bize göre yaşlı kıtanın egemenliğini Türkiye ile paylaşmaya çağrıldığı bir dönemde, bu tür davranışlar tam da yerinde ve zamanında gerçekleşiyor. Türkiye’nin sonuçlarını kendi sınırları içinde bile hissetmeye başladığı bir konuda, gerçeklere gözlerini yummayı bırakması kendi menfaatı açısından daha uygun olacak. Avrupa birkaç senedir, Ankara’nın hazırladığı ve finanse ettiği ateşli bir milliyetçiliğin ilk dalgalarına maruz kalıyor. İnternette her yerde bulabileceğiniz bu hareket, bazı medya organlarında yer satın alarak, siyasetçilere rüşvet vererek ve sokaklara taşarak kendini gösteriyor. 18 Mart’ta Lyon’da düzenlenen gösteride yüzlerce ‘bozkurt’, Ermeni soykırımını anma yasasının çıkarılmasına karşı yürümüştü. Bu gösteriler, temel ahlak anlayışından ve demokratik değerlerin yanlış yönlendirilmesinden öteye geçildiğini, kamu düzenine el atılmaya başlandığını göstermişti.

Bu kin ve şiddet yuvaları iyice kontrolden çıkmadan onlara ‘Dur’ denilmesi şart. Bunu yapabilmek için de, milleti temsil edenler, Sosyalist Parti’nin teklif ettiği yasa tasarısını kabul etmeli.

Tarihçilere gelince, onlar da uluslararası soykırım tarihçileri derneği örneğinden ders almalı. Dünyanın en iyi tarihçilerinden oluşan bu dernek, 7 Haziran’da bir yazı kaleme aldı. Bu yazı, herhangi bir parlamentoyu soykırımı tanıdı diye kınamıyordu, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’dan ‘Almanya’nın Holokost’ta yaptığı gibi, Türkiye’nin de Ermeni soykırımında önceki yönetimlerin sorumluluğunu kabul etmesini’ talep ediyordu.

(Eski ASALA lideri, Ermenistan’dan Haberler -Nouvelles d’Armenie- gazetesi direktörü, 18 Mayıs 2006)

Yorumlar kapatıldı.