İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Rutin Gebelik Takibi ve Riskli Gebeliklerin Belirlenmesi

HİÇ TAKİP YAPILMAZSA DAHİ İSTATİSTİKSEL OLARAK GEBELİKLERİN % 80’İ KENDİLİĞİNDEN SORUNSUZ NETİCELENİR. GEBELİĞİ TAKİP EDEN HEKİMİN AMACI HER ŞEYİ YOLUNDA GİDECEK % 80’LİK GRUPLA, SORUN YAŞAYACAK % 20’LİK GRUBU BİRBİRİNDEN AYIRMAKTIR.

Op. Dr. Herman İşçi

Gebelik insan hayatinin en önemli dönüm noktalarının birini oluşturmaktadır. Yaklaşık 40 hafta kadar süren bu süreç eskilerin deyimiyle hayatın en tehlikeli yolculuğudur. Sağ salim sonuçlanması çıkabilecek tüm aksiliklerin akılda tutularak yapılan bir takip sürecine bağlıdır. İyi bir takip uygulanması gereken rutin muayene, test ve incelemeleri kapsar. Dikkatle bazı belirtiler taranır. Hiçbir şey yapılmasa dahi istatistiksel olarak gebeliklerin % 80’i kendiliğinden sorunsuz neticelenir. Takip eden hekimin amacı her şeyi yolunda gidecek % 80’lik grupla, sorun yaşayacak % 20’lik grubu birbirinden ayırmaktır. Eğer yapılan muayeneler ve incelemeler sonucunda sorun yoksa, yani gebe % 80’lik gruba giriyorsa, müdahale etmeden mümkün olduğunca gebeliğin gidişini doğal seyrinde izlemektir.

Gebeliklerle ilgi dergi, web sayfası ya da gazete haberlerinde her zaman ileri tekniklerden ve testlerden bahsedilmektedir. Bu incelemeler asgari müşterekte yapılması gerekenleri yapmadan ve olabilecekler akıldan geçirmeden yapıldığında işe yaramamakta, her türlü karmaşık testler yapılmasına rağmen çıkabilecek sıkıntılar önceden belirlenememektedir. Bu nedenle bu yazıda gözden kaçabilecek ve kaçtığında da ciddi sıkıntılara yol açabilecek temel davranış, muayene, araştırma ve incelemelerden bahsedeceğim.

Bir gebeliğin yolunda gidip gidemeyeceği çoğu zaman daha ilk görüşmede fark edilebilir. İlk görüşme hekimin gebeyi tanıması için ne kadar önemliyse, gebenin 40 hafta beraber yürüyeceği hekimi tanıması açısından da o derece önemlidir. Hastanın gebelik öncesi hekimiyle görüşmüş olması bu nedenle önemlidir. Her sıkıntısında hekimine ulaşabiliyor olması, her türlü soruyu sorabiliyor olması önemlidir. Sürekli meşgul ve ulaşılamaz konumdaki hekimlerle gebeliği sonuna dek sorunsuz yürütebilmek mümkün olamayabilir.

Bu ilk görüşmede hastanın daha önceki yaşamı hakkındaki bilgilerden gebelik sırasında ortaya çıkabilecek sıkıntılardan bazıları belirlenebilir. Kalp, böbrek, kemik, akciğer gibi organ hastalıkları, geçirilen enfeksiyonlar, hormonal bozukluklar, yüksek tansiyon, kansızlık not alınır. Kan grubu değerlendirilir. Daha önceki gebeliklerin akıbetleri öğrenilir. Akraba evliliği sorgulanır.

Gebeliğin ultrasonografik doğrulanması son adetten yaklaşık 5 hafta sonra gebelik kesesinin görülmesi, 6 hafta sonra da kalbi atan embriyonun görülmesiyle mümkündür. Ana karnına tutunan her gebeliğin yaklaşık % 20’si düşmektedir. Ama kalp atımları görüldükten sonra düşük oranı % 5’in altına iner. Böylece dış gebelik, çoğul gebelik olasılıkları da ortadan kaldırılır. Kalbi atan embriyo görüldükten sonra gebeden artık bazı kan testleri istenir. Ülkeden ülkeye ve eğitim ekollerine göre farlılıklar olsa da en azından kansızlığın bilinmesi açısından kan sayımı, daha önce bilinmiyorsa kan grubu tayini, idrar yolu enfeksiyonunun atlanmaması için idrar tahlili ve gizli bir şeker hastalığının fark edilebilmesi için açlık ve tokluk kan şekerlerinin bakılması doğru olur. Ayrıca ülkemiz için önemli bir sorun olan hepatit B taşıyıcılığı da bu esnada taranmalıdır. Suda eriyen vitaminlerin idrarla kaybı çok arttığından bir vitamin hapının ve diyetle karşılanmayacak kadar çok ihtiyacın arttığı demir hapına bu dönemde başlanır. Anne adayına cinsellik, diyet, alkol, sigara, uyku düzeni, diş bakımı, eksersizler ve esneme hareketleri, kasık ağrıları ve kanamada yapacakları hakkında bilgi verilir.

Yolunda giden bir gebeliğin 11-14’cü haftaları arası çok önemlidir. Bu dönemde ilerde aileye ve topluma yük olabilecek bir hastalık olan Down sendromu tarama testi yapılır. Down sendromlu bebeklerin % 70’i ultrasonografik olarak erken dönemlerde belirti vermektedirler. Kanda azalmaması gereken bir maddenin ve artmaması gereken ikinci bir maddenin ölçülmesi ve ultrasonografik bulgularla birleştirilip değerlendirilmesi ile halk arasında ikili test olarak da adlandırılan 11-14 tarama testi yapılır. Bebeğin genetik bozukluklarında ve kalp hastalıklarında özellikle ensesinde ödem olur. Ensesinde kalın bir şeffaflık göze çarpar. Bebeğin ense kalınlığının o gebelik haftasına göre fazla olması başta Down sendromu ve kalp hastalıkları olmak üzere bazı hastalıklara dikkati yöneltir. Buna rağmen ense kalınlığı fazla olan bebeklerin % 70’inin normal olduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Ense kalınlığının normal olması Down sendromu riskini 10 kat azaltır. Bu sırada görüntü kalitesi artık çok tatminkar olmuştur. Bebeğin bir çok organı görülebilmektedir. Bunlar arasında özellikle dikkat ettiklerimiz vardır. Birisi burun kemiğinin görülebiliyor olmasıdır. Genetik bozukluklarda kemik kireçlenmesinin bozulması mekanizmasına bağlı olarak burun kemiği görülmeyebilir. Burun kemiğinin görülmesi yine Down sendromu olasılığını üç katı azaltır. Mesane boyutları, bağırsakların görünümü, kol bacak el ayak kemikleri, mide cebi, karın duvarı, omurga düzgünlüğü, kafa içi yapılar artık net olarak değerlendirilebilmektedir.

Bu haftadan sonra gebe artık ayda bir çağrılır. 16 haftada eğer 11-14 testi yapılmamışsa, kanda azalmaması gereken iki madde ve artmaması gereken bir maddenin kontrol edildiği ve yine Down sendromunu yakalamaya yarayan 3’lü tarama testi yapılır. Eğer 11-14 testi yapılmışsa buna gerek yoktur. Bu testte bakılan maddelerden bir aynı zamanda bebeğin beyin ve omurga gelişimiyle ilgili bazı hastalıkların taramasında kullanılmaktadır. Fakat artık bu haftalarda bebeğin omurgası ultrasonda çok net görülmeye başladığından sırf bu nedenle bu testin yapılmasının anlamı kalmamıştır.

Bu haftalarda karın artık büyümeye başlamış, gebelik anlaşılır hale gelmiştir. Karın cildi gerilmiştir, eğer kaşıntılar da varsa, çatlamalar başlayabilir. Bu dönemde badem yağı gibi doğal yağlar ya da bu sorun için özel üretilmiş çatlak önleyici kozmetik kremler kullanılmaya başlanır. Karnın alt bölgeleri, meme altları ve kalça yanlarına gece yatmadan yedirilerek sürülür.

Gebeliğin 20-24 haftaları bebeğin ultrasonda en kaliteli görüntü verdiği haftalardır. Bu dönemde ayrıntılı ultrasonografi ve rahme giden damarların incelendiği Doppler testi yapılır. Bu ayrıntılı inceleme ile hiçbir zaman yüzde yüz anomali yoktur denemez. En iyi aletlerle, en tecrübeli ellerde yapılan ve görüntü kalitesinin en iyi olduğu zayıf hanımların ultrasonunda dahi doğumdan sonra ortaya çıkabilecek yapısal anomalilerin % 80’inin tanısı konulabilir. En zor tanı doğumsal kalp hastalıklarında olmaktadır. Bu nedenle daha önce ailesinde kalp hastalığı olanlarda ve şeker hastalarında kalp daha yakından incelenir, fetal eko yapılır.

Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde gelişebilecek yüksek tansiyonun ve gelişme geriliklerinin taranmasında Doppler testi bu dönemde yapılır. Anneden bebeğe ve bebekten anneye giden kan akımları değerlendirilir. Hafif hipertansiyon ve gelişme geriliklerinin taranmasında işe yaramamakla birlikte erkenden gelişme geriliği ve ağır hipertansiyon başlayacak gebeleri belirleyebilir. Doppler testinin normal olması çok rahatlatıcıdır.

Gebeliğin bu döneminde çocukluk ve okul çağlarında tetanoz aşısı yapılan gebelerde tek doz tetanoz aşısı yapılır. Yenidoğanların en iyi şartlarda doğsalar bile karma aşıları yapılana kadar tetanozdan korunabilmeleri için bu aşı anne adaylarına mutlaka önerilmelidir. Koldan, kalçadan, cilt altından, adale içinden yapılabilir. Gebelerden koldan yapıldığında ciltte çok ağrı yapmaktadır. Bu nedenle kalçadan yapılması daha doğrudur. Eğer gebemize daha önce bu aşı uygulanmamışsa o zaman 32’ci haftalarda ikinci doz da uygulanmalıdır.

Gebeliğin 20’ci haftasından sonra bebeğin kıkırdakları hızla kemikleşmeye başlar. Bu yoğun miktarda anneden kalsiyum çekilmesiyle olur. Artan kalsiyum ihtiyacının karşılanabilmesi için bu dönemde anneye suda eriyen kalsiyum tabletlerinden önermek gerekir. Ayrıca bu sayede bacaklarda, ellerde kramplar da azaltılabilir.

Gebeliğin bu dönemlerinde bir çok yayında çinko, flor, omega 3, E vitamini vs… bir çok başka maddeler de önerilmektedir. Bir gebenin bunların hepsini yutması mümkün değildir. Bu nedenle sebze, meyve, salata ağırlıklı, her gün süt, yumurta ve yoğurdun sofrada olduğu, acılı baharatlı yağlı yiyeceklerden ve şekerli, ballı tatlılarda uzak bir diyet tüm ihtiyaçları karşılayacaktır.

Gebeliğin 24’üncü haftası şeker hastalığı için tarama testinin yapıldığı zamandır. Gebeliğe bağlı şeker ya da şekere karşı tahammülsüzlük böylece yakalanır. Tarama testi 50 gram glükoz verilerek yapılır. Birinci saatte 140 mg/dl üzeri değerlerde test pozitif kabul edilerek 100 gram glükoz ile üç saatlik yükleme testi yapılır. Belirlenen sınırların üzerindeki değerlerde önce diyet gerekirse de insülin tedavisi uygulanır. Bu test sırasında tam kan sayımı ve idrar testi de tekrarlanır. Kansızlık olup olamadığı, kan pulcuklarının sayısı, iltihapla savaşan hücrelerin sayısı kontrol edilir. İdrarda enfeksiyon, şeker ve albümin varlığı da böylece sorgulanır. Varsa kan grubu uyuşmazlığı testi de yapılır.

Gebeliğin bundan sonraki muayenelerinde bebeğin büyümesinin takibi dışında önemli bir test yoktur. Ama bebekteki bir sıkıntının en önemli belirtilerinden biri olan hareket azalması hakkında anneye mutlaka bilgi verilmelidir. Gebe güvendiği herhangi bir kuruluşta 10 – 15 günde bir tansiyonuna baktırır. Eğer tansiyon normalse, bebek keyifli bir şekilde hareketliyse ve karnı yeterinde büyüyorsa sorun yoktur. 28’ci haftadan sonra çok nadiren daha önce görülmeyen bazı iskelet sistemi hastalıkları, bazı yemek borusu ve barsak tıkanıklıkları ve bazen de bebekte yumurtalık kistleri görülebilir.

Gebeliğin 32’ci haftasından sonra gebe onbeş günde bir, 36’cı haftadan sonra da haftada bir değerlendirilir. Bebeğin amnios sıvısı iyi bir iyilik hali göstergesidir. 32’ci haftadan sonraki değerlendirmelerde bebeğin anneden yeterince besin ve oksijen alabildiğinden emin olmak için bazı incelemelere daha çok ağırlık verilir. Yapılan tetkiklerde bebeğin amnios sıvı hacmi normalse bebek yeterince anneden yaralanabiliyor demektir. Bebek içerde yaklaşık 90-120 dakikalık uyku, 20-30 dakikalık uyanıklık dönemleri yaşar. Özellikle akşam yemeklerinden sonra çok hareketlidir. Bu hareketliliğin azalması, hele 6 saatten uzun süren hareketsizlikler önemlidir. Ultrasonda iki inceleme arasında yeterince büyüme sağlıklılık göstergesidir. Bebek içerdeyken de solunum hareketleri yapar. Bir sorun karşısında ilk duran hareketlerin solunum hareketleri olması nedeniyle bunun görülebiliyor olası iyi bir durumdur. Bu incelemeler tatminkar değilse gebeye nonstress test adlı bir incelemenin de yapılması uygun olacaktır.

Gebenin bu dönemlerde bebek hareketlerine dikkat etmesi özellikle vurgulanır. Kanaması, sancıları ve su boşalması hissettiğinde araması önerilir. Bu son üç belirti zaten doğumun başladığının göstergeleridir. Baş pelvis uygunsuzluğu, ileri yaş, makat gelişi vs… gibi nedenlerle sezaryen düşünülen gebeler 38 haftadan sonra doğurtulurlar. Normal doğum için testlerde bir tehlike yoksa 41’inci haftaya kadar beklenir. Bu sürenin aşımında doğum suni sancıyla başlatılır.

Yorumlar kapatıldı.