İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Biraz ölçü!

Murat Belge

Fransa’nın malum girişimine karşı çıktık. Tabii bu girişim yalnız Fransa’da olan bir şey değil. Kendi hesabıma, böyle bir konuda ‘yasa çıkarma’ veya ‘Meclis kararı alma’ gibi uygulamalara akıl erdiremiyorum, ama birçok yerde bu yapılıyor. Şüphesiz Türkiye’nin şimdiye kadar uyguladığı politikanın da, mücadelenin böyle bir yöne kanalize olmasında payı var, ama bugünlük o konuya girmeyelim. Bugün, yalnız Fransa olayı üzerinden ürettiğimiz birtakım tuhaf tavırlar üstünde durmak istiyorum.

Fransa’nın sağ hükümeti olsun, sosyalist muhalefeti olsun, bu tasarı çevresinde birbirine yakın tavırlar almalarının öncelikli nedeni, iç politika. Bu iç politika çerçevesinde böyle bir yasa çıkarmak, Türkiye’nin AB yoluna yeni bir engel çıkarmak anlamına da geldiği için yararlı göründü. Başka bir deyişle, ‘insancıl’ bir gerekçesi yok. Bunun yanı sıra (Fransız kökenli) ‘kolonizasyonun kolonize halklar üstündeki hayırhah etkileri’nin de ‘yasa’laşması, durumun iyice gülünçleşmesine, ikiyüzlülüğün göz çıkaracak düzeye gelmesine yol açıyor.

Fransız sosyalizminin bu işlerin içinde yer alması, bu biçimde yer alması, bana acıklı görünüyor. Aslında bütün Avrupa’da, bütün siyasi çizgilerde kendini belli eden durum: ‘vizyon’ eksikliği, siyasetin ‘vasat’ (mediocre) kadroların elinde kalması, bu koşullarda ‘halk dalkavukluğu’nun geçer akça haline gelmesi vb. Fransa bütün bunlardan payını fazlasıyla alan bir ülke. Dediğim bu özelliklerin Fransa için de, Avrupa için de, geçici olmasını diliyorum.

Yalnız, bunlara rağmen, Fransa, dünya demokrasisinin ‘neşet ettiği’ yerlerden biri. İşin ‘Jacobin’ kanadından olanı ağır basmakla birlikte, ciddi bir demokratik birikimi var. Üstelik, özellikle de o ‘Jacobin’ kültüründen ötürü, bugün bile birçok bakımdan fiilen model aldığımız bir ülke.

Onun için, bu yasa tasarısını eleştirirken, ölçülere biraz dikkat! Başarıya susadığımız, hele kolay elde edilen başarıya bayıldığımız için, kendimizi demokrasi alanında Fransa’nın ilerisinde görmeye başlayabiliriz, bunun birçok sinyali de veriliyor. O kadar da değil! ‘Ermeni kıyımı oldu!’ denilmesi bu ülkede, bir mahkeme konusu oluyor, konferans toplanması, gözümüzün önünde cereyan eden bütün o olaylara (ertelenmelere, konferans basma tehditlerine vb.) yol açıyor, linç havaları estiriliyor; sonra da bu ülke kalkıp, ‘Soykırımları inkâr etmek suç sayılmalıdır’ anlamına gelen bir yasa çıkarma girişiminden ötürü başka bir ülkeyi ırkçılık vb. kavramlarla suçlayıp kendisini ‘daha demokrat’ ilan ediyor.

Fransa’daki yasanın amacı bunun bilimsel tartışmasını önlemek de değil, o ve başka ülkelerdeki benzerlerinin amacı (hepsi ilkin Nazi kıyımından başladı), bu muameleye uğramış bir halkın çocuklarını ‘Kıyım olmadı! Yalan söylüyorsunuz!’ inkârcılığının yeni saldırganlığından ve kıyıcılığından korumak. Ayrıca Fransız, ‘Siz kendi ülkenizde yasak masak, bildiğinizi yapın. Ama bu faşizminizi bizim ülkemize taşıyamazsınız’ diyor -oradaki faşizan Türk gösterilerini kastederek.

Fransa ileri bir demokrasinin kurucularından biriyken, yazık ki, kendi çizgisinin gerilerine düşüyor. Ama Türkiye henüz, onların bugün gerilediği yere de gelmedi. Onun için, çöpe merteğe dikkat!

Yorumlar kapatıldı.