İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Irkçılığın yumuşak karnı

Ayşe Günaysu

İnsanlığın en büyük düşmanı ırkçılık. Neden mesela yoksulluk ya da savaş değil de, ırkçılık? Çünkü mücadele etmesi en zor düşman ırkçılık. Mücadele etmesi en zor düşman, çünkü her sınıftan, her cinsten, her milleten insan ırkçılığın taşıyıcısı, yeniden üreticisi olma potansiyeline sahip. Irkçılık sadece egemenlerin silahı değil ve ırkçı katliamları gerçekleştiren bir avuç egemen değil. Yoksul kitleler hayata geçiriyor ırkçılığı. Yoksulluğa karşı yoksul kitlelerle mücadele edersiniz ama yoksul kitleler ırkçılığın taşıyıcısı ise – ki öyle – ne yapacaksınız?

Irkçılık mağdurları başkalarına yöneltilen ırkçılık için gerekçe bulma eğiliminde. Ama Kürtler de ayaklanmasalardı, ama Yahudilerin devleti İsrail de Amerika’nın jandarması olmasaydı, ama Ermeniler Türkleri arkadan vurmuş vs. vs. Irkçılığın en büyük destekçisi bu gerekçeler, yumuşak karnı da, farklı ırkçılıkların mağdurlarının, ırkçılığın öne sürdüğü bütün gerekçeleri reddetmede birleşmesi. Irkçılık çoğunluğun, güçlü olan tarafın egemenliğini sürdürmek için “farklı” olana karşı geliştirdiği düşmanlık. Yani “güçlü”nün silahı. Ama egemenler kendileri ırkçılık mağduru olanların, başkalarına yönelik ırkçılığa karşı duyarsızlığından çok ama çok yararlanıyor.

Geçtiğimiz günlerde yetkililerden izin alınarak İstanbul’un çeşitli yerlerinde açılan standlarda iki gün içinde 500 bin adet dağıtılan “Sevgili Peygamberimizden Öğütler” başlıklı kitapta aynen şöyle yazılıyor: “Yahudiler yeryüzünde fitne ve fesat çıkardıklarından dolayı Müslümanlar tarafından yeryüzünden silinecektir. (. . . ) Yahudilerin yaptığı bozgunculuktan dolayı dünyada bulunan herşeyin onlardan nefret edeceğine, serlerden dolayı her şeyin onlardan rahatsız kalacağına, Yahudilerin yeryüzünde kendilerini barındıracak hiçbir şey bırakmayacaklarına işaret çıkarmak mümkündür. Bu dönemde her taşın altından Yahudi çıkacaktır yanı her yerde Yahudi parmağı olacaktir. Tüm kötülük odakları Yahudilikten yanı Siyonizmden kaynaklanacak, ana kaynak burası olacaktir. ”

Türkiye Hahambaşılığı’nın tepki göstermesi üzerine, İstanbul Valiliği İl Müftülüğü bu ifadeleri “bir çok yönden yanlış ve üzücü” olarak nitelemiş. Bu sevindirici. Ama, kitabın yetkililerden izin alınarak dağıtıldığı gerçeğini değiştirmiyor. Ayrıca yüzbinlerce satan gazetelerde buna benzer ifadeler her gün yer alıyor ama “yetkili”ler de, Türkiye kamuoyu da bunu görmezden geliyor.

Aynı günlerde internette, Murat Belge’nin dikkat çektiği anonim bir yazı dolaşıp duruyor. Orada da şöyle şeyler söyleniyor: “(. . . ) Neden ezelden beri sadece kürtler ayaklanıyor, kürtler örgüt kuruyor, kürtler kan döküyor? . . Arabamızı kaldırımın kenarına park ettiğimizde tepemize dikilip park parası isteyen, vermezsek biz yokken arabamızı çizip kaçan değnekçiler niye hep kürttür? . . Kırmızı ışıklarda arabamızın camına yapışıp dilenenler niye hep kürttür? . . Sokakta adım başı önümüze çıkıp ‘abeeey nooolur bir harçlıhh viir’ diye sülük gibi yapışan, vermediğimiz takdirde küfreden 10 – 15 yaşındaki madde bağımlısı yaratıklar niye hep Kürttür? . . (. . . ) Yazıda haraççılıktan, çek-senet tahsilatından, kadın pazarlamaya kadar bütün kötülüklerin Kürtlerden geldiği anlatılıyor, Orhan Gencebay’ın efendiliğinin Türk olmasına, İbrahim Tatlıses’in “her türlü rezilliği yapması” Kürt olmasına bağlanıyor, bölgede devletin çocuk yardımı yapması “Benim ülkeme göz dikmiş bir halkın, benim vergilerimle beslenip daha çok üremelerini sağlayıp on milyonlarca asalak yaratmanın hiç bir ilke ile ilgisi yoktur” şeklinde protesto ediliyor ve doğum yapan Kürt kadınından “yavru peydahlayan Kürt dişisi” diye bahsediliyor.

Çeşitli politik görüşlere sahip olabilir, çeşitli politik görüşlere karşı mücadele ediyor olabiliriz. Ama politikalar üstü bir noktada buluşabiliriz: Gerekçesiz, koşulsuz, “ama”sız bütün ırkçılıklara karşı çıkmak. Irkçılık için öne sürülen bütün gerekçeleri reddetmek. Ancak o zaman ırkçılığın elinden çok önemli bir silahı almış oluruz.

Yorumlar kapatıldı.