İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İki karar – İki haber

Kürşat Bümin

Sürpriz oldu diyebilirim. Ben kendi adıma, Hrant Dink için verilen 6 ay hapis cezasının ertelenmesine ilişkin kararın Yargıtay tarafından “bozulacağına”, ancak bu bozma işleminin arkadaşımıza hak veren türde olacağını sanıyordum. Yanılmışım, Yargıtay’ı bu sefer de doğru yargılayamamışım…

Haberle (sabah saatlerinde) Hürriyet’in internet sitesinde karşılaştım. Şu başlıkla: “Son Dakika: Dink kararına dış basından tepki”(!) Haber şöyle devam ediyordu: “Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink için verilen 6 ay hapis cezasının ertelenmesine ilişkin kararın Yargıtay tarafından bozulması ile ilgili olarak yabancı basından ilk tepki BBC’den geldi. BBC, bozma kararını, ‘sürpriz bir gelişme’ olarak nitelendirdi.” (BBC ile aynı görüşteyim demek ki!)

“Nesini beğenmedin bu haberin?” diyeceksiniz belki. Açıklayayım:

Beğenmedim, çünkü bu taze habere “dış basın” gecikmeden tepki gösterirken “iç basın” dış basının bu karara nasıl tepki gösterdiğini nakletmekle yetiniyordu da ondan!

Hrant’ın davasına ilişkin haberi (az biraz sonra) CNNTürk’ün sitesinde okudum. Buradaki başlık da şöyleydi: “Yargıtay kararı: ‘Dink Türklüğe hakaret etti’ “.

Güzel, görüyorsunuz bu sayfada da “sürpriz”den eser yok…

CNNTürk’ün sitesindeki haber “yoruma açık” nitelekte olduğu için haberin altında (benim okuduğum dakikalarda) 5 adet de “okur yorumu” yer alıyordu.

Üşenmeyip bu yorumları da okudum. Bu beş yorumun dördü için de ortada “sürpriz bir gelişme” filan yoktu. Tam tersine, Yargıtay’dan çıkan karar son derece isabetliydi. Sadece tak bir yorum (Sezgin’in yorumu) kararı “sürpriz” olarak değerlendirmenin de ötesinde hikayenin aslını özetliyordu: “Bu hakaret değil metafor”.

Ne güzel bir okur yorumu, aferin Sezgin’e….

Sonra da şöyle düşündüm: İnternet denilen bu “aletin” zararı faydasından çok olsa gerek… Baksanıza: Haberin can sıkıcılığı yetmiyormuş gibi bu iletişim devrimi yoluyla bir de “Aman ne güzel olmuş” mealinde dört yorum daha okumak mecburiyetinde kaldık… Bize de yazık….

“Vicdani Retçi” Mehmet Tarhan hakkında Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’ndan çıkan kararın haberini önce HaberX’de okudum. Açıkçası, bu karar da “sürpriz bir gelişme”ydi benim için. Biz tam da, AİHM’nin Osman Murat Ülke davasında verdiği karar sonrasında “bir şeyler olacak herhalde” diye beklerken, Askeri Yargıtay kararı umutlarımızı bir anda söndürdü doğrusu… Önümdeki haberden aktarıyorum: “Askeri Yargıtay Daireler Kurulu, eşcinsel olmasına rağmen bunu açıklamayan, ortaya çıktığı aşamada da muayene olmayı reddeden kişilerin askere alınması gerektiğini savundu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Abdullah Öcalan’la ilgili kararına atıfta bulunan (bir an için bu “atıf”ı anlamakta zorluk çektiğimi itiraf edeyim. K.B.) Askeri Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘vicdani ret’ kararının bağlayıcı olmadığını vurguladı. Tarhan’ın muayene olmayı reddettiği hatırlatılan kararda, bu durumda yapılması gerekenin zorla muayene değil, ilgiliyi askere almak olduğu ifade edildi. Askerlik yapmaması nedeniyle komutanının da Tarhan’ın eşcinsel olduğunu anlayamayacağına dikkat çekilen kararda, ‘Tarhan, bu nedenlerle eşcinsel olmasından dolayı askerlikten muaf tutulamaz’ denildi. Kararda, eşcinsellik için ‘ileri derecede psikoseksüel bozukluk’ tanımı da yapıldı.”

Demek ki (haberi esas alarak konuşuyorum): “Eşcinsel olmasına reğmen bunu açıklamayan”, “ortaya çıktığı (?) aşamada da muayene olmayı da reddeden kişilerden” birisi olan “Tarhan’ın eşcinsel olduğunun” komutanı tarafından da anlaşılamayacağı açık olduğu için “eşcinsel olmasından dolayı askerlikten muaf tutulamayacağı” karara bağlanmış oldu.

Madem söz “Askeri Yargıtay”dan açıldı, “tam sırasıdır” diyerek buraya da arkadaşımız Fadime Özkan’ın gazetemizin dünkü sayısında yer alan Sami Selçuk ile gerçekleştirdiği röportajdan şu bölümü almak da yerindedir herhalde: Sami Selçuk: “Askeri yargı her yerde var. Ama Askeri Yargıtay ve Askeri Danıştay yok. Bir örnek yorum ve uygulamayı sağlamak için Yargıtay da, Danıştay da tek olmak zorunda.”

Selçuk’un bu tespitini de atlamayalım istedim.

Yorumlar kapatıldı.