İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni meselesine Erciyes açılımı: Domatesler değil, fikirler uçuştu

Erciyes Üniversitesi’nde düzenlenen barışçıl ‘Ermeni’ sempozyumuna Batılı akademisyenler ilgi göstermedi. Beklentilerin aksine sempozyum sakin geçti. Tartışmalar domatesler yerine fikirler üzerinden yapıldı.

——————————————————————————–

Erciyes Üniversitesi tarafından geçtiğimiz hafta organize edilen ve büyük yankı bulan ‘Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Sanatı: Türk-Ermeni İlişkileri’ konulu sempozyumun başarısı herkesi şaşırttı. Geçtiğimiz yıl eylül ayında Bilgi Üniversitesi yapılan ‘Ermeni’ temalı konferansa gösterilen tepkinin boyutları göz önüne alınca, Erciyes Üniversitesi’ndeki konferansı düzenleyenlerin cesaretine hayran olmamak elde değil. Kayseri gibi muhafazakar bir kentte ‘Ermeniler ile beraber yaşadığımız’ dönemlere vurgu yapan bir sempozyum düzenlenmesi, öyle her babayiğidin harcı değil. Nitekim konferansın tertip komitesi başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü “Sempozyuma dünyanın dört bir yanından hatta Ermenistan’dan bile akademisyen davet ettik. Amerika’daki akademisyenlerden ‘Bilgi Üniversitesi’nde olanlardan sonra hala böyle bir sempozyum yapmayı nasıl düşünebiliyorsunuz?’ şeklinde tepkiler bile aldık. İnsanlar İstanbul’a çıkan olaylardan sonra Ermeni meselesine uzak durmaya özen gösterdi. Yurtdışından rağbet görmememizi buna bağlıyorum.” diyor. Konu ‘soykırım’ olunca dünyanın dört bir yanındaki sempozyumlara iştirak eden Batılı akademisyenler, Kayseri’deki barışçıl konferansı esgeçmiş. Feroz Ahmed’i de saymazsak- ki o da hastalığından dolayı sempozyuma katılamadı- 125 akademisyen arasında yabancı konuk olarak sadece Hindistan ve Azerbeycan’dan gelen akademisyenler vardı. Halbuki -beklenenin aksine- etkinlik süresince hiçbir hadise vuku bulmadı. Verilen bildirilere karşı çıkanlar olmadı değil. Sunumların içeriğine yapılan itirazlar, ayağı kalkıp karşıt görüş sunmakla iktifa etti. Domates veya yumurtalar yerine fikirler konuştu. Kaldı ki bu sempozyumun Erciyes Üniversitesi’nin mütevazi imkanları ile yapıldığının da altını çizmek gerekiyor. Bu etkinlik dev bütçelerle hazırlanmadı ve sempozyumun bütün yükünü Prof. Metin Hülagü’nün başkanlığındaki üç öğretim üyesi omuzladı: Yrd. Doç Dr. Şakir Batmaz, Yrd. Doç Dr. Süleyman Demirci ve Yrd. Doç Dr. Gülbadi Alan.

Ermeni meselesi açmaza girdi

Erciyes Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Metin Hülagü, sempozyumun Ermeni meselesini ‘soykırıma endeskli’ ele almayarak bir ilki gerçekleştirildiğinin altını çiziyor. Hülagü’ye göre yapılan onlarca Ermeni sempozyumu birbirini taklit etmekten öteye geçmiyor. Çünkü Türk-Ermeni ilişkilerinde sadece sancılı süreç (19. yüzyılın son çeyreğindeki zaman dilimi) ele alınıyor. Bu da meseleyi içinden çıkılmaz bir hale getirmiş. Dolayısıyla sadece 25 yıllık bir zaman dilimine saplanıp kalmak, meseleyi çıkmaza sürüklemekten başka bir işe yaramıyor. Halbuki Türkler ile Ermeniler, aynı topraklarda altı asır beraber yaşamış, birbirlerini iyi tanıyan iki millet. Hülagü, Türk-Ermeni ilişkilerinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğine inanıyor. “Mevcut konferanslar ise çözümsüzlüğü artırıyor. Mesele çıkmaz sokak gibi görünüyor. Bu gerginliği yumuşatmak lazım. Bu stresten kurtulmak lazım. Bu yüzden Ermeni meselesi istismar ediliyor. Birileri bu konu üzerinden siyasi ve iktisadi hegemonya oluşturuyor. Her iki taraf başkalarının ağzı ile konuşuyor. Türkler ve Ermeniler arasında bir ihtilaf olabilir. Ancak asırlarca dostane bir şekilde yaşadıklarına göre sorunları da kendileri halledebilir.” diyor. Neticede itibariyle sempozyum amacına ulaşmış gözüküyor. İki taraf arasındaki gerginliğin azalmasına bir nebze de olsa katkı sağlamış. Yrd. Doç. Dr. Şakir Batmaz, Ermeni sitelerinin de sempozyumu haber olarak verdiğini söylüyor. Hatta birisinden ‘sempozyumu İngilizceye çevirip yayınlayalım’ şeklinde teklif bile gelmiş. Sempozyumda göze çarpan bir diğer konu ise her iki tarafında uzlaşmak istese dahi kullanabilecekleri ortak yöntemin olmaması. Yani taraflar masaya bugün oturmak isteseler bile uzlaşabilecekleri bir zemin ortada yok. Hülagü’nün bu konuya paralel olarak sempozyumla ilgili verdiği örnek oldukça çarpıcı çarpıcı: “Ben iddia ediyorum Ermeni meselesi ile ilgilenen profesörlerinin çalışması siyasi ve askeridir. Hiçbirinin bizim sempozyumda ele aldığımız konularda çalışması yoktur. Bu yönü ele alınmamıştır. Bu konuda hazırlıksız olduğumuz bir gerçek. Sosyal ve kültürel konulara el atılmamış.” Nitekim sempozyumdaki konuşmacıların önemli bölümü yardımcı doçent ve araştırma görevlisi seviyesindeydi.

zaman-turkuaz

Yorumlar kapatıldı.