İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kıyaslama

Gündüz Aktan

24 Nisan günü Başkan Bush, Ermeni olayları konusunda mutat bildirisini yayımladı. Bunun bir yıl önceki bildiriyle mukayesesi Ermeni meselesinin gidişatı hakkında bazı ipuçları verebilir.

Bu yılki bildiri de tek yanlı. Ermeni olaylarını, sadece Ermenilerin acı çektiği ‘korkunç bir trajedi’ olarak niteliyor. Türk ve Müslüman ölümlerinden söz etmiyor. Olayların, Ermeni bağımsızlık hareketi bağlamında, iki taraf arasındaki siyasi nitelikli çatışmadan çıktığını söylemiyor.

Buna rağmen bu yılki bildiri, bazı açılardan, bugüne kadar yapılanların en olumlusu. Artık bu bir bildiri değil, bir tür taziye mesajı. Eskisinden farklı olarak, ‘Ermeni Anma Günü Başkanlık Bildirisi’ yerine ‘Başkanlık Mesajı’ başlığını taşıyor. Sonunda da ‘Laura’ yani başkanın eşiyle birlikte Ermenilere taziyelerini bildiriyor. Bir başka ifadeyle daha samimi, ama daha gayrı resmi bir şekil seçilmiş.

Bundan öncekiler gibi bu bildiri de, Ermeni olaylarını soykırım olarak nitelemiyor; Türkiye’nin soykırımı tanımasını istemiyor; tazminat ve toprak gibi Ermeni taleplerine değinmiyor. Yine bazı daha önceki bildirilerden farklı olarak, Ermenilerin yok edildikleri anlamına gelen ‘annihilation’ gibi sözcükler kullanılmamış. Bu sözcükler ‘soykırım’ suçunun 1948 Sözleşmesi’nde tanımlanmasından önce, soykırım olaylarını tanımlamakta kullanıldığından, soykırım demeden soykırım olduğunu söylemeye yarıyordu.

Ama asıl değişiklik bir kelime oyunu sonucu yapılmış. 2005 metninde, ‘1.5 milyon Ermeni’nin katli ve tehciri’ ifadesi, bu kez tersine çevrilmiş ve ‘1.5 milyon Ermeni’nin tehciri ve katli’ haline getirilmiş. Türkçede fazla bir anlam farkı yaratmayan bu değişiklik, İngilizcede 1.5 milyon Ermeni’nin katledilmemiş olduğunu ima ediyor.

Bu ise Ermenilerin ‘1.5 milyon Ermeni soykırıma uğradı’ yolundaki tezinin dolaylı reddi oluyor.

Bilindiği gibi Ermeniler soykırım iddialarını 1915 tehciriyle sınırlamıyorlar, 1923’te Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar yayarak, bugünün Türkiye’sini sorumluluk altına sokmaya çalışıyorlar. Bu bildiride 1915 yılı zikredilerek, bundan öncekilerde yer alan ’20. yüzyılın başındaki olaylar’ ifadesinden uzaklaşılıyor.

2005 bildirisi gibi, bu bildiride de ICTJ’nin yapmış olduğu çalışmaya atıf var. Bu çalışma Türk-Ermeni Barışma Komisyonu’nun (TARC) isteği üzerine, Güney Afrika’da ırkçı rejimin düşmesinden sonra ‘adalet ve barışma’ sürecinde görev almış ICTJ tarafından hazırlanmıştı. TARC, ICTJ’e ‘1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi geriye doğru 1915 olaylarına uygulanır mı?’ diye bir soru sormuştu. ICTJ beklenen ‘Uygulanamaz’ cevabını verdikten sonra, yetkisini aşmış ve ‘Eğer geriye doğru uygulansaydı, Ermeni olayları soykırım sayılırdı’ sonucuna varmıştı.

Bu arada bizi de tatmin etmek için Ermenilerin toprak ve tazminat hakkı olmadığını söylemişti.

ICTJ’in raporunu hazırlayan ‘büyük hukukçu’ ile hiç karşılaşmadık. Kendisinin Ermeni olayları hakkında da bilgisi olmadığı metinden anlaşılıyordu. Komisyonun başkanı David Philips raporun sonucunu çeşitli vesilelerle daha önce zaten bizlere söylemişti. ICTJ, Philips’in ısmarladığı sonuca göre raporunu yazdı.

Bu bildirisinde Bush, bir öncekinin aksine, raporun iki tarafı barıştıracağını umduğunu söylemiyor; sadece ‘olaylara ilişkin anlayışımızı derinleştirdi’ diyor. Ama Amerikan başkanı düzeyinde birisi, böylesine gayrı ciddi bir rapora nasıl atıf yapabilir?

Bu bildiride de Ermenistan’ın demokratikleşme çabalarına ve Avro-Atlantik ailesine aidiyetini derinleştirmesine yardımcı olmaktan söz edilmesi, bu ülkenin henüz demokrasiden ve Batı dünyasından uzak olduğunu gösteriyor.

Nihayet geçen seferki gibi, bu kez de sorunun çözümü, diyaloğa ve ortak komisyonlara bağlanmak suretiyle, Türkiye’nin önerisi destekleniyor.

Yukarda yapılan diplomatik metin mukayesesi okuyucuyu tatmin etmemiş olabilir. Aslında beni de tatmin etmiyor. Buna rağmen, Ermenilerin küçümsenemeyecek zemin kaybı içinde olduğu, en güçlü oldukları Amerika’da yönetiminin başının ‘mesajından’ da anlaşılıyor.

Yorumlar kapatıldı.