İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni tehcirinden ders çıkarmak

Mehmet Kamış

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink ve Türk Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan’ın Ermeni meselesi hakkında iki farklı açıklaması oldu geçen hafta. Dink, Ermenilerin geçmişte İngiliz, Alman, Fransız ve Ruslara güvenmekle büyük hata yaptığını söylüyordu.

Osmanlı’nın son dönemlerinde yüzlerce yıldır birlikte yaşayan iki topluluğu birbirine düşüren Protestan misyonerler ve Ruslar, daha sonra çıkan kargaşada ve Ermeni tehcirinde olayı seyretmişlerdi. Bu devletler kendi devlet çıkarlarına göre davranmış, çıkarları el vermediği bir süreçte de bırakıp gitmişlerdi. O provokasyonlar Türkler ve Ermenilerden yüz binlerce kişinin ölümüne sebep oldu. İnsanlar evsiz ve yurtsuz kaldılar. Çocuklar yetim, kadınlar dul kaldı. İki kadim dost birbirlerine belki kıyamete kadar düşman oldular. Büyük devletler alacaklarını aldıktan sonra buralardan çekip gitmişti. Ne Ermenilerin hakları kalmıştı geriye ne de gelecekleri.

Bugün maalesef aynı oyun yeniden oynanıyor ve bu oyunu oynayanlar en küçük bir taktik değiştirmeye bile gerek görmüyorlar. Dün Ermeniler için tezgâhlanan oyunun aynısı bugün Kürtler üzerinde oynanıyor. Batılı güçlerin dolduruşlarıyla bir Kürt devleti için çaba gösterenler, yarının hiç hesabını yapmıyor. Bu güçler bu bölgeden gittiklerinde provoke ettikleri bölge güçleriyle baş başa kaldıklarında ne yapacaklar, bunu umursamıyorlar. Ancak yerliler yabancılardan sonrasını da iyi hesap etmek zorunda.

Yine geçen hafta Türk Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan’ın sözleri de üzerinde iyice düşünülmesi gereken sözlerdi. Mutafyan, Ermeni meselesine farklı bir açıdan bakıyor; bu krizin yaşanmasında 19. yüzyıldaki Ermeni siyasi partilerinin ve Ermeni patriklerinin de büyük sorumluluklarının olduğunu dile getiriyordu. Mutafyan bütün suçun Ermenilerde olduğunu söylemiyordu kuşkusuz; ancak Osmanlı devletiyle birlikte Ermenilerin ve büyük devletlerin de sorumlulukları olduğunun altını çiziyordu. Burada benim asıl ilgilendiğim konu Ermeni ileri gelenlerinin hataları. Böyle bir krizin doğmaması için Ermeni patriklerinin üzerine düşen görevleri ifa etmemesi, Ermeni ileri gelenlerinin de gençleri bu oyuna gelmemeleri konusunda yeterince ikaz etmemeleri. Protestan misyonerlerin, Rus ajanların kışkırtmaları konusunda gerekli ikazları yapmayan, önlemler almayan Ermeni ileri gelenlerinin tarihi bir fay kırılmasındaki hatalarını iyi gözlemlemek lazım.

Hrant Dink ve Patrik Mesrob Mutafyan’ın Ermeni meselesi hakkında söyledikleri tarihe yeni bir bakış açısı getirecek cinsten. Ezber bozan bu açıklamalar, bize bu coğrafyanın hâlâ geçmişten çok ciddi dersler çıkarması gerektiğini ikaz ediyor. Burada tarihi bir kez daha yargılamaktan çok, ‘Bugün o olaylardan nasıl bir ders çıkarabiliriz’in üzerinde durmak lazım. 90 yıl önceki olaylar, bu kez Kürtler üzerinden yeniden sahnelenirken o günlere bir kez daha bakmak, hatalardan ders almak lazım. Bu bölgeyle ilgili hesapları olan bölge dışı güçler buradaki etnik yapıları her zaman kışkırttılar. Hesapları bittiğinde ya da bölgeyi terk etmek zorunda kaldıklarında herkes birbiriyle baş başa kaldı.

Türklerle Kürtler herkesten önce bu topraklarda yaşıyorlardı. Aynı inanca, aynı düşünceye sahiptiler. Birbirlerinden kız alıp verdiler. Ve hâlâ bu topraklarda yaşıyorlar ve yarın da burada yaşıyor olacaklar. Üstelik hâlâ akrabalar. Akıl ve insaf sahibi ileri gelenler bu gerçekleri gençlerine daha çok anlatmalı. Özellikle Kürtlerin ileri gelenlerinin de bu tarihi gerçeği iyi anlamaları, daha yapıcı davranmaları gerekli. Kavmiyetçilik hangi millete hayır getirmiş ki Kürtlere de getirsin.

Bu coğrafyanın yerlileri, yabancıların sözlerini dinlerken daha dikkatli olmalı. Yeni bir fay kırılması yaşanırsa bunun vebalini ödemek çok zor olur.

Yorumlar kapatıldı.