İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yaşanan acılarda iki tarafın da hatası var

Kayseri’de konuşan Mesrob II: Yaşananlarda Osmanlı Devleti’nden eski Ermeni patriklerine kadar herkes pay sahibi. Gerçekleri olduğu gibi yansıtmak cesaret işidir. Türk ve Ermeni tarihçilerin zihniyeti değişmelidir

OKTAY ENSARİ, RECEP İSTEK Kayseri DHA

Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob 2, Kayseri’de düzenlenen “Osmanlı Toplumunda Birlikte Yaşama Sanatı: Türk-Ermeni İlişkileri Örneği” konulu sempozyumda çok önemli mesajlar içeren bir konuşma yaptı.

“Acı sonuçta paylar eşit olmasa da taraflardan birinin sorumluluğu tamamen diğerine yüklemesini ahlaken doğru bulmadığını” açıklayan Mesrob II, kimlik tartışmalarında dile getirilen “Asli unsur Türkler ve Kürtlerdir” yaklaşımının Ermeni, Yahudi ve Süryanilere karşı ayrımcılık olduğunu vurguladı.

‘Dostlar alınmayın’

Erciyes Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyuma katılmayı kabul ederek sürpriz yapan Mesrob II, “Hem Türk hem Ermeni dostlarıma söylüyorum. Bu sözlerimden kimse alınmasın” diyerek sözlerine başladı. “Gerçekleri yansıtmak çoğu zaman cesaret işidir, özgürlük ister. Belli bir ideolojinin kulu kölesi olmuşsak, özellikle milliyetçi ve militer bir mizaca sahipsek, bazen doğruları konuşmaktan kaçınıyorsak, yeni kuşaklara gerçekleri anlatmakta zorluk çekeriz” diyen Mesrob II, özetle şunları söyledi:

‘Arada kalan biziz’

Vatandaşlık bağıyla Türkiye’ye, soydaşlık bağıyla Ermenistan’a bağlıyız. İki sevdiği arasında kalan biziz.

Türkler, “Aslında biz millet-i sadıkayı severdik”; Ermeniler de “Biz aslında Türkleri çok severdik” gibi ütopik ve dolma edebiyatını artık bırakmalıdır. Bunun yerine, Türklerle Ermeniler arasında geçmişte birlikte yaşama olgusunu somut örneklerle sunan bilimsel çalışmalara ivme kazandırılmalıdır.

Osmanlı-Ermeni ilişkileri tarihinin her aşamasında idealleştirmek, Ermenilerin hiçbir sorun yaşamadığını söylemek mümkün değildir. Fransız devriminin yol açtığı milliyetçilik akımı diğer devletler gibi Osmanlı’yı da etkisi altına aldı. Özellikle 19. yüzyılın sonlarına doğru ilişkilerin gerginleşmesinde gerek Osmanlı devletinin, gerekse Alman, Amerikan, Fransız, İngiliz ve Rus devletleriyle Ermeni siyasi partilerinin, Türkiye Ermenilerinin oluşturduğu Cismani Meclisi’nin güdümünde hareket eden İstanbul Ermeni patriklerinin de sorumluluğu bulunmaktadır. Acı sonuçta tarafların sorumlukları eşit olmasa da, birinin çıkıp olayların gelişmesinde kendi sorumluluğunu reddetmesi ve tamamen karşı tarafa yüklemesi ahlaken doğru değildir.

Türkleri halen Orta Asya’dan gelen barbar göçebeler olarak gören, devlet kurabilme ve kurdukları devletin sürekliliğini sağlama yeteneğini küçük gören Ermeni tarihçilerle, ABD’deki Kızılderili kabilelerini bile Bering Boğazı’ndan geçen Türk boyları yapan, Ermenilerin tarihte devlet kuramadığını yazan Türk tarihçilerin zihniyeti değişmelidir.

‘Tören densizlikleri’

Ermeniler ve Türkler birbirlerinin ulusal ve dinsel simgelerine karşı aynı saygıyı göstermelidir. Temsili kurtuluş gösterilerinde yaşanan densizlikler, düşmanlık tohumu eken çağdışı uygulamalar olmaktan öteye gitmemektedir.

Ermeniler 24 Nisan’a hazırlanıyor

YASEMİN ÇONGAR Washington

ABD’de resmen “Ermeni Anma Günü” olarak tanınan 24 Nisan’da Başkan George W. Bush’un yapacağı yazılı açıklamanın, geçen yıllardaki gibi bu kez de “soykırım” sözcüğünü içermesi beklenmiyor.

Ancak Bush’un açıklamasının “Türk kamuoyunun duygularını rencide edici” ifadeler taşımamasını isteyen Ankara, bu beklentisini Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy aracılığıyla ABD Dışişleri Bakanlığı’na önceki gün iletti.

Büyükelçi Şensoy, daha sonraki açıklamasında, “Konuyu yakından takip ediyoruz. ABD Dışişleri ve Beyaz Saray hassasiyetlerimizin bilinci içinde” dedi.

Şensoy ayrıca, Kongre gündeminde Ermeni soykırımı iddiasına sahip çıkan üç ayrı tasarı olduğunu, bunlardan birinin Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi’nde geçen yıl kabul edildiğini hatırlatarak, “Bunun komiteden öteye geçemeyeceği konusunda bize verilmiş sözler var” diye konuştu.

Eylem hazırlığı

ABD Kongresi çatısı altında, 26 Nisan günü, “Ermeni soykırımını anma toplantısı” düzenlenecek. Washington’daki Türkiye Büyükelçiliği önünde 21-25 Nisan tarihleri arasında 90 saat süreyle nöbet tutacak olan Ermeni göstericiler ise 24 Nisan’da kalabalık bir protesto eylemine hazırlanıyorlar.

Bu gösteriye Ermeni kökenli dört müzisyenden oluşan rock grubu “System of a Down”ın da katılması bekleniyor.

Türk kökenli ABD’liler ise 24 Nisan’da yine Türk Büyükelçiliği önünde ayrı gösteri yapacaklar.

‘Asli unsur ayrımcılığı’

Türkiye’de sadece Türkleri ve Kürtleri asli unsur göstermek narsisizmdir. Karşındakini yok saymak, sadece ülkede kaotik bir durum yaratmakla kalmaz, her zaman savaşacak yeldeğirmenleri yaratacağından, ülkede yaşayan hangi grubun bir sonraki kurban seçileceği yolunda spekülasyona neden olur. Türk ve Kürt kardeşlerimiz asli unsursa, bu topraklarda M.Ö. 6. yüzyıldan beri yazılı tarihi olan Ermeniler, çok daha eskiye dayanan kayıtlarda yer alan Süryaniler ve Yahudiler, en iyimser deyimle “tali unsur” konumuna düşürülmektedir.

70 milyon nüfuslu ülkede Türkiye vatandaşı Hıristiyan Ermenilerin sayısı 70 bine düştü. Yerel Ermeni cemaatinin ve diğer azınlık cemaatlerinin dini, hayri ve içtimai meselelerine çözüm getirmek gerekir. Aksi takdirde sayıları giderek azalan çok renkliliklerin monotonlaşmasına tanık olacağız.

Yorumlar kapatıldı.