İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

EŞEK ARISI

Yelda, 4 Nisan 2006 Ülkede Özgür GÜNDEM

EŞEK ARISI

Murat Belge’nin Yahudi soykırımı ve Ermeni soykırımları hakkında tartışmaları ele aldığı yazısının başlığı ‘Genoside uğrama şerefi!’ idi.*

Berlin’de 1921’de Talat Paşa’yı vuran Soğomon Tehleryan, İstanbul Ermenilerinin Türkçe gazetesi Agos’ta kendisine bir köşe verilmiş olan Türk aydını Baskın Oran’ın dilinde ‘bir Ermeni milliyetçisi”. O ne soykırım tanığıdır ne soykırım mağduru ne kurtulanı ne de direnişçisi; ‘bir Ermeni milliyetçisi”. Soykırıma soykırım deme hakkı olan diaspora Ermenileri, Ermeniler haklı diyen üçüncü ülke tarihçileri, hele ki İsrailli Yahudi tarihçi onun diplomatik dilinde bile nasıl sevimsiz vurgulara sahip, bakın:

”Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için, önce, jenosit yaptığını kabul etmesi lazımdır!’ cümlesine plak gibi takılan Ermeni diyasporası mensuplarıyla sıkı bir didişme yaşadığımız Venedik’ten dün döndük…Türkiye’den, Ermenistan’dan, üçüncü ülkelerden ve tabii diyasporadan gelenlerin katıldığı bir diyalog. Üstelik, aralarında bir de İsrailli Yahudi profesör vardı ki, evlere şenlik, size bunları başka bir yazıda anlatmalıyım. ..Yurt dışında aşırı Ermeni milliyetçileriyle, yurt içinde aşırı Türk milliyetçileriyle uğraşıyoruz.”

Oran’ın ‘aşırı Türk milliyetçileri’ dediği faşistler bayrak elde linç edecek insan arıyor, onlarla eşitlediği, ‘aşırı Ermeni milliyetçileri’ tanımını yakıştırdığı diaspora Ermenilerinin suçu ise soykırıma soykırım demiş olmaları. Türkiye’de inkarcılığı tartışmaya çalıştığını iddia eden Oran, diyalog toplantısına “Türk diplomatlarının öldürülmesi”ni konu olarak getiriyor. Ve Fransız tarihçi Yves Ternon’a ateş püskürüyor: ”hariçten gazel okuyanları hayatım boyu anlamadım ve sevmedim. Çok sevimsizler. ” **

Ermeni Konferansı’nın engelenmesini güya protesto eden Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Silier de adalet arayan Ermeni ile linç fırsatı arayan Türk faşistleri aynı kategoriye sokup, her tarihsel dönemde her ülkede bağnazların, farklı etnik, ırkçı, dinsel, kültürel grupların olduğunu ve bunların saldırılara giriştiklerini söylüyor: “Bunlar birbirlerini gerekçe göstererek barışı, karşılıklı anlayışı, ortak yaşam kültürünü yok etmeye gerekçe yaratmaya çalışırlar”.

“Diaspora Ermenileri ve Türk milliyetçilerinin aynı hastalıktan mustarip olduğunu unutmayarak; bu topraklarda yaşayan bütün kimliklerin birbirlerinin üstüne titreyerek, birbirlerinin hikâyelerine sahip çıkarak yaşayacağı günleri çağırabiliriz. Acılı yüzleşmeler üstüne kurabiliriz yalanlardan, sırlardan arınmış”…

Yıldırım Türker’inki bu nasıl bir yüzleşmeyse, mağduru damgalamaktan başlıyor…***

Adaletten nasibini almamış söylemdeki ‘acı’lar, baharattan başka bir çağrışım yapmıyor bende. Soykırıma dili dönmeyen, bunun yerine ‘acı’yı koyan gazeteci Oral Çalışlar Paris’te Ermeni ve Türklerin davetli olduğu toplantıda ‘Soykırımı kabul ediyor musunuz’ sorusuna çok sinirlenmiş: “Ben konuşmamı yaptım. Bu acıya ilişkin tutumumu dile getirdim. Ancak siz yalnızca bir tek cevap almak istiyorsunuz, çünkü buna şartlanmışsınız tıpkı, sorgucu savcılar gibisiniz”.

Almanca bir sitedeki (www.graswurzel.net) Polyanoglu Polyanyan’a Karşı yazısında Tanıl Bora, Ermeni soykırımının ABD’de yasalaşmasına karşı çıkarken, bakın Ermeni cemaatinin sözcüleri de bu girişime pek sıcak yaklaşmadı, üstelik de korkudan değildi bu karşı çıkışları, diye onları kanıt gösteriyor. (Mart 2001)

Taner Akçam’ın Türkiye’de bu konuyu rahat rahat tartışan önemli bir aydın kesimi olduğu iddiasını destekleyen Tanıl Bora’ya göre, Türkiye’de „Ermeni olayı“ hakkında resmi görüş dışı fikirler çokça (!) dillendiriliyor. Devletin inkancılıktan başka bir şey olmayan tutumunu ise „hoşgörü tavsiyeleri” olarak niteliyor. “Kamusal dolaşımdaki sözlere bakıldığında, en azından yirmi yıl önce ASALA tedhişinin gündemi kapladığı askeri rejim dönemiyle kıyaslayarak, olumlu gelişmelerden söz etmek mümkün.“

Bu cümleden, şu ASALA tedhisinin gündemi kapladığı askeri rejim dönemi ifadesinden ne anlamamız isteniyor? Buradaki kötü, askeri rejim mi yoksa ASALA mı? Ya da askeri rejim ASALA yüzünden mi başımıza tebelleş olmuş(tu)? Eğer tedhişe karşı idiyse cunta o kadar da fena bir şey olmasa gerek, terörize olmayı kim ister, değil mi ama…

Türk hükümetleri gibi, geçmişin analizi işini tarihçilere bırakmak gerekir, tezini savunan Prof. Mete Tunçay’a göre bu ‘geçmişin analizi’ için de uygun zaman henüz gelmemiş; jenosid terimini kullanmak, bunda ısrar ise fetişizm!.. Ayrıca, “uluslararası alanda da hiçbir hükümetin Türkiye’nin suçlu ya da yapılanların suç olarak hukuki anlamda değerlendirme hakkı olduğunu’ düşünmüyormuş. ****

Eşek arısı ne yapsın şimdi, mağdurla faili adaletsizce aynılaştıranlara, söz söyleme özgürlüğü minimum düzeyde olanları örnek göstererek mevcut durumu meşrulaştıranlara mı gitsin, yoksa böylelerini muhalif sol falan sayanlara mı…

* 07/05/2005

** Ermeni sorununda hariçten gazelciler, 02/12/2004, 30/9/2005, Agos ve Birgün

*** Yine Ermeniler!, 20/12/2004, Radikal

**** bianet, 8.2.2005

Yorumlar kapatıldı.