İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Musa, Türk-Ermeni ilişkilerini irdeliyor

Musa Ağacık

Voltaire, ‘senin fikrine katılmıyorum ama, düşüncelerini ifade etmen için seni sonuna değin savunurum’ der. Aydınlanmayı ifade eden bu düşünce globalizmin pembe dünyasında giderek unutturulmak isteniyor. Küresel anlamda Wyuu Bush’un ‘ya bendensin, ya teröristsin’ anlayışıyla kendini ifade eden karşıt fikre teamülsüzlük, günümüz dünyasında devletlerden akademik çevrelere değin hakim hale geliyor ne yazık ki. Gönül ister ki bu gibi sorunları böylesi köşeye sıkışmadan, bütün dünyada aleyhimize görüşler oluşmadan ele alıp irdeleseydik. On yıllardır Ermeni tehciri sırasında yaşanan acı olaylara ilişkin izlenen red ve inkar tavrı ne yazık ki son sempozyum dahil, pek çok konudaki sözümüzün inandırıcılığını gölgelemektedir. Hiç olmazsa bu sorundan ders çıkartarak sorunları daha en baştan inkar, bizden farklı düşünenlere düşman muamelesi yapmak yerine, ortak aklın gereği sorunlarımızı açık açık tartışalım.. Bu yolla varılacak sonuç şu andaki bizim ve onların ön yargılarına ters düşse bile, insanlığın ortak çıkarına olacaktır. Şimdi İstanbul Üniversitesi’nce gerçekleştirilen ‘Türk-Ermeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar’ sempozyumunda yaptığım irdelemelere devam ediyorum; Yurtta Barış Dünyada Barış çağrısına gönül veren bir kısım sevgili okurlar:

Marmara Üniversitesi Tarih Profesörü Süleyman Beyoğlu olarak, ‘Türk-Ermeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar’dan amaçlanan nedir?

Soykırım gibi hukuken hiçbir geçerliliği olmayan çok ağır bir suçu, peşin peşin kabul etmek mümkün değil. Kaldı ki Osmanlı Hükümeti, tehcir sırasında Ermeniler’e karşı suç işleyen kendi memurlarını ve vatandaşlarını yargılayıp cezalandırmışken. O nedenle Osmanlı Hükümeti’ne, soykırım gibi bir suç isnat etmek, büyük bir yanlış.

Zorunlu göç (tehcir) sırasında ceza alan Osmanlı görevlileri kaç kişi?

Şimdi suçlanan 1640 kişi Konya’da, Elazığ’da ve diğer bölge idare mahkemelerinde yargılanıp 68’i idam edilmiş, 500 kişiye de ağır cezalar verilmiş.. Bu yargılamalar 1918-22 arasında da tekrarlanmış.

Yargılananlar arasında ordu komutanları var mı?

Ordu komutanları yok ama binbaşıya kadar rütbeli subaylar var mesela… Çünkü ordu komutanları direkt tehcir uygulamasında yok.

Yargılanan Osmanlı memurları neyle suçlanıyor?

Mesela mücevher hırsızlığı, kötü muamele etmek, saldırılara mani olmamak gibi suçlardan yargılanıyorlar…

Zorunlu göçe tabii tutulan Ermeni nüfus sayı olarak belli mi?

Bunu toplu olarak ifade eden belge yok. Yalnız şimdiye kadar açıklanan resmi vesikalardan hesaplanan 438 bin civarında Ermeni’nin tehcir edildiği, fakat bunun daha üstü rakamlar verenler de var. Ama bana göre 500 binin üstünde.

Çelişkili rakamlar, ‘1. 5 milyon Ermeni’nin soykırıma uğratıldığı’ savını güçlendirmiş olmuyor mu?

Şimdi 1.5 milyon rakamı Osmanlı İmparatorluğu’nun toplam Ermeni nüfusunu ihtiva ediyor. Dolayısıyla eğer 1.5 milyon Ermeni soykırıma tabii tutulsaydı, o zaman Ermeni kalmazdı dünyada!

Zorunlu göç sırasında yaşamını kaybeden Ermeniler’in sayısı ne kadar sizce?

Ermeni ölümleri konusunda son yapılan araştırmalarda 300 binin altında rakamlar veriliyor. Ama bu konuda net bir şey yok.. Bunların büyük bir kısmı da hastalıktan, yaşlılıktan. Saldırılar sonunda hayatını kaybedenlerin sayısı ise 6 ile 7 bin arasında..

Av. Neslihan Verda Akün

Neslihan Hanım, Osmanlı Devleti’nin imha maksadı ile Ermeniler’i tehcir etmediğini hangi kanıtlara dayanarak öne sürüyorsunuz?

Eğer imha niyeti olsaydı, o kişilerin hayatlarını sürdürmeleri için bir takım tedbirler alır mıydı? Veya o insanların mülkleri korunur, geri dönmeleri için iaşeleri sağlanır mıydı?

Ben Erzincanlıyım, köylerde ve kentte tek bir Ermeni yaşamadığı gibi bazı köylerin adları Ermenicedir diye değiştirildi. Siz hangi mülk korunmasından ve yaşanan insanlardan söz ediyorsunuz?

Lozan Sözleşmesi’nden sonra başka ülkelere göç eden gayri Müslim yurttaşlara mal ve mülklerini geri almaları konusunda çağrı yapılmış. İki yıl içinde gelenlerin malları iade edilmiş. Ayrıca ben hukukçuyum, sayıları bilemem. Onu istatistikçilere, sosyologlara ve tarihçilere soracaksınız. Ben sözleşmeden, kanun maddesinden anlarım.

Prof. Aygün Attar

Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan’a neden karşısınız?

Azerbaycan, 1988-1992 yılları arasında Azerbaycan ile Ermenistan arasında ilan edilmemiş savaşta 35 bin insanını kaybetti. Ayrıca Hocali katliamında Koçaryan’la ilgili ifadelerin neden olduğu ağır ithamlarda 665 kişi öldürüldü bir gecede…

Koçaryan’ın bu katliamda rol oynadığının belgesi nedir?

Belgesi katliamdan kurtulan ailelerin verdiği ifadeler, Bakü metrosuna bomba atan Azer isimli kişinin itirafları ve ayrıca Robert Koçaryan’ın Avrupa’da 1987’de kendisinin ifade ettiği bir şey var.

Ne diyor?

’Karabağ topraklarının işgal edilmesini ve Hocali’nin Azeriler’den temizlenmesine ben bizzat katılmışım, bununla da gurur duyuyorum’ diyor. Hocali’nin Azeriler’den temizlenmesi demek, orada yaşayan Azeriler’in öldürülmeleri demektir.

Bazı Türk tarihçilerinin Ermeni ve Kürt sorunlarına gösterdiği duyarlılığı Azeriler’e göstermediğinden şikayet ettiniz. Acaba o tarihçiler, Rus tankları Bakü’de Azeriler’i ezerken Özal’ın ‘Azeriler Şii biz Sünniyiz, onların akibeti bizi ilgilendirmez’ sözünü kendilerine pusula olarak benimsemiş olabilirler mi?

Yanlış bir politika, bizi enterese etmez diye bir şey yoktur. Çünkü Türkiye ile Azerbaycan etle tırnaktır… Bakın 20. yy başlarında yaşamış Hüseyin Cavit adında çok büyük bir Azeri düşünür ve şairi var. Bunun dünya için söylediği güzel bir kelamı var, diyor ki; ‘Kim ki kesse kan izini, kurtaran dahi odur yer yüzünü.’ Yani kan döken değil, kanın dökülmesini durduran dahidir… Ben bu düşünceye katılıyorum..

Yorumlar kapatıldı.