İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Türkler de Ermeniler de Travma Yaşıyor´

Venedik Üniversitesi’nden Zekiyan: “Birçok Ermeni’nin bilinçaltında ‘Türk’e güvenilmez’, Türklerde de ‘nankör Ermeni’ algısı var. Eminim yeniden beraberce yaşayabilecekler. Soykırım olduğunu düşünen ve düşünmeyenlerin bir araya gelmesi mutluluk verici.”

——————————————————————————–

BİA Haber Merkezi

17/03/2006 Talin SUCİYAN

——————————————————————————–

BİA (İstanbul) – İstanbul Üniversitesi’nin düzenlediği “Türk Ermeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar” başlıklı uluslararası sempozyumun üçüncü ve son gününde, ilk konuşmacı soykırımın psikolojik yönü üzerinde çalışan Israel Charny oldu. Charny demokratik ülkelerin de soykırımsal faaliyetlerde bulunduğunu, İsrail’in Sina savaşının başladığı gün sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini bilmeyen ve evlerine dönen silahsız, 49 Arap’ın İsrail askerleri tarafından öldürülmesi olayının bir soykırım olduğunu söyledi.

Charny, Endonezya’da 1966 yılında, 100 bin ila 500 bin kişinin ölümünün ise ‘halk ayaklanması olarak adlandırıldığını, ABD’nin de bu olayda silah sağlama ve organize etme suçu olduğunu söyledi.

Israel Charny, “soykırım suçlarında izlenen çözüm metotlarından bazıları, gerçek komisyonları oluşturmak, devletler nezdinde özür dilemek, toprak ve tazminat olarak sıralanabilir. Ancak bu çözümlerin hepsi birden sağlanmalıdır diye bir şey yok. Clinton, Güney Afrika’dan kölelik sistemi nedeniyle özür dilemişti. Yine Clinton, Ruanda’ya zamanında müdahale edilmediği için özür dilemişti”dedi.

“Benim hatam” diyebilmek

Asıl amacın insanların onuru olması gerektiğini vurgulayan Charny, sorunların çok yönlü olarak

değerlendirilmesinin gerekliliğini ve farklı yorumlara açık olmanın önemini ifade etti. Charny kendi yaptığı psikoterapi seanslarından bir örnek vererek “kabahati hep başkasında bulan bir hastanın sonunda ‘benim hatam’ diyebilmesi kadar harika bir şey daha yok insan ruhu için” dedi.

Sevinç Göral “Türk Ermeni Meselesinin Psikolojik Dinamikleri: Mağduriyet Psikolojisi ve Büyük Grup Kimliği” başlığı altında Ermenilerin mağduriyet psikolojisini kullanarak Batı’da kabul gördüklerini söyledi. Ermenilerin 1915’i kullanarak kendi kimliklerinin inşasında Yahudiler ve Holokost ilişkisine benzer bir ilişki kurmaya çalıştıklarını söyledi.

Göral, Nuh Tufanı ile 1915’in beraber kullanılarak Ermeni halkının iki felaketi atlatmış bir halk olarak gösterilmeye çalışıldığını söyledi. Ayrıca, 1915’in göç, açlık, salgın hastalık, savaş nedeniyle ağır bir travma olduğunu da iddia etti.

Afram: Türkiye’nin yeni bir sayfa açması gerek

Lübnan’da yaşayan Süryani Ligi Başkanı Habib Afram “Burada Türkiye’deyim, anavatanım ve beni yerimden eden ülkede” diyerek sözlerine başladı.

Afram, Süryanilerin diyasporik bir halk olmasının birebir tanıkları olduğunu söyleyerek “belleğimiz uydurma değildir ve bu bellek intikam peşinde de koşmaz'”dedi. Barış komisyonlarının kurulmasını öneren Habib Afram, Türkiye’nin yeni bir sayfa açması gerektiğini, diyalog ve vicdan temizlemek gerektiğini söyledi.

Zekiyan: Hem Türkler hem de Ermeniler travma yaşıyor

Venedik Üniversitesi’nden Boğos Levon Zekiyan “Bu memlekette Ermenilere çok zulüm edilmiştir. Ama eminim ki bir gün yeniden beraberce yaşayabileceklerdir. Bu konferansta 1915 olaylarının soykırım olduğunu düşünen ve düşünmeyenlerin bir araya gelmesi mutluluk vericidir” dedi.

Zekiyan, sempozyuma katılamayanlardan bazılarının davetiyelerinin geç gönderilmiş olması, katılanların sempozyumun programına çok geç ulaşabilmesi gibi eksikliklerin, ilerleyen safhalarda giderilmiş olacağını umduğunu da dile getirdi.

Zekiyan, hem Türklerin hem de Ermenilerin bir travma yaşadığını söyledi; “birçok Ermeni’nin bilinçaltında ‘Türk’e güvenilmez’ klişesi var. Aynı şekilde Türklerde de ‘nankör Ermeni’ algısı var. ‘Yüzyıllarca
milleti sadıka olan Ermeniler, birden bire Türklere sırtını dönmüştür’ diye bir kanaat var” dedi.

Ermenistan devletinin Türkiye’den bir toprak talebi olmadığını sürekli belirttiğini söyleyen Zekiyan,

Sevr sözcüğünü bir kez bile anmadığını da belirtti.

Aktan: Ermeniler politik bir gruptur

Gündüz Aktan, Ermenilerin bir politik grup olduğunu savunarak “Ermeniler, Anadolu’nun doğusunda yüzde 17’yi geçen bir nüfusla kendi devletlerini kurmaya yönelik bir mücadele vermişlerdir.Soykırım politik grupları kapsamaz” dedi. Böylece, Aktan, Ermenilerin topyekün devlet kurma emelinde olduğunu, bu yüzden de Ermenilerin soykırım iddialarının politik bir grup olmaları nedeniyle değerlendirilemeyeceğini iddia etmiş oldu.

Gündüz Aktan, ayrıca, Ermenilerin duygularını çok iyi anladığını ancak kendi ailesinin de Balkan Savaşları’nda çoğunu kaybettiğini ve Türkiye’nin yüzde 40’ının bu durumda olduğunu savundu.

Aktan bu yüzdelik rakam için bir kaynak göstermedi. Aktan Karabağ sorunu ile Ermeni meselesinin birbirinden ayrı olarak ele alınamayacağını söyleyerek “bu iki mesele aynıdır” dedi.

Ermenilerin dördüncü kuşağa kadar naklettikleri hafızadan kurtulmaları gerektiğini söyleyen Aktan,
aynı zamanda Türklerin de kendi tarihleriyle yüzleşmesi gerektiğini söyledi.

Karabetyan: Tazminatı yabancı devletler ödemeli

Avukat Keğam Garabetyan, “tehcir kararının müsebbibinin Türklerle Ermenilerin arasına girmek isteyen yabancı devletler olduğunu” söyleyerek, Ermenilerin tazminat taleplerinin de bu yabancı devletler tarafından ödenmesi gerektiğini söyledi.

Karabetyan, “ne mutlu Türküm diyene, ne mutlu Kastamonuluyum diyene; Anayasa’nın 66.maddesi uyarınca Türk’üm, bu ülkede yaşamaktan iftihar ediyorum” dedi.

Karabetyan’ın daha çok bir politikacı tonunda yaptığı yüksek sesli konuşmaya salondan alkışlar eşlik etti.

Karabetyan ayrıca İstanbul Barosu’nun kendisine Avrupa Birliği ve insan hakları konusunda görevler verdiğini söyledi, ancak bu görevler hakkında ayrıntılı bilgi vermedi. (TS/TK)

Yorumlar kapatıldı.