İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sözlerini Halil Berktay´a iade ediyorum!

Ruhat Mengi

Her ne kadar yurt içinde ve dışında araştırma merkezlerinde kimya mühendisi olarak çalışma deneyimlerim olsa da 20 yıla yakın süredir gazetecilik yapıyorum. Ve benim anlayışıma göre gazetecinin, yazarın görevi bilgilendirmek, gerçeklerin anlaşılmasına yardımcı olmak, sorunların çözümüne katkıda bulunmak, olayları yorumlamaktır.

Şahıslarla çekişmek, onlara hakaret etmek, kaleminin gücüyle zarar vermek değil. Bu nedenle Halil Bcrktay m birkaç gündür söz ettiğim ve kendisinin de hem basın açıklaması yapıp, hem bana ihtarname gönderip, hem de TV’ye çıkarak konuştuğu konuda da araştırdım, bilgilendirdim, gerekli soruları sordum.

Açıkça “yalan” gördüğüm, yalan olduğuna emin olduğum noktalarda bile “yalan” yerine “yanlış” kelimesini kullandım… Oysa karşımdaki akademisyen bey “meslekî onurundan” söz ederken, bu yazışmalarda koca bir toplumun onuru, geleceği söz konusuydu. Örneğin kendisine Appo Jabarian tarafından bilgi notu olarak 11 Şubat 2006’da gönderilen (aslı Simon Maghakyan’a yazılmış) mailde şu sözler yer alıyordu (ki gördüğümüz kadarıyla daha sonra bir Türk “bilim adamı” olarak itiraz etmemiş):

“Sevgili Simon,

Benim düşünceme göre, sırf bazılarımız onları görmek ve sallanan tezleriyle bir kez daha sarsılmak istiyor diye bu reddedicilere bir başka yalanlama cinayeti fırsatı vermek doğru değildir. Bu reddediciler ‘nakhalni’ (Rusça), ‘yüzsüz’ (Türkçe), ‘anyeres’ (Ermenice)dir. Utanmazdırlar. Onların bir kez davetsiz olarak halınıza oturmalarına izin verirseniz gelmekle kalmaz bir de üstüne işerler ve gelmeye devam ederler. Ayrıca eğer kendilerine eğlenmek için tartışma arıyorlarsa onlan başka gruplara (alay ediyor) yönlendirmek lâzım. Ermeni soykırımı ve 1.5 milyon kurban eğlence veya tartışma konusu olamaz. Sadece Türkiye yalan söylemeye devam edecek diye onlara yalanlarını yayma fırsatı verilemez. Bir tartışmada iki tarafın da dürüst olması gerekir, eğer bir taraf kronik yalancıysa tartışma fonksiyonunu kaybeder.” (Onların ve bizdeki destekçilerinin tartışmaya girmeme nedenini görüyor musunuz?)

Şirretlikle…

Böylece sürüp gidiyor. Bu saygısız Jabarian 10 Şubat’ta da “USA Armenian Life Magazin’e yine PBS’te Türklerin ve ‘soykırım yoktur’ diyenlerin konuşmasının engellenmesi için Türkiye’ye her tür hakaretin yer aldığı bir yazı da döşenmiş.

Biz gayet saygılı ve kibar bir dil kullanıp, bilimle çözüm ararken onların akla gelen her şekilde psikolojik baskı, küfür, kâfir, şirretlik ne gerekiyorsa yaptıklarına hiç şüphe yok. Haydi bu da normaldir diyelim ama kendi içimizdeki yazar ve akademisyenlerin (sosyologlar filan da tarihçiler kadar gayretli bu konuda) onlara destek vermesine, birlikte proje üretmesine de duyarak susacak değiliz.

Ben “bilirsem yazarım”, isteyen “yapabilirse yalanı ortaya çıkarır”. Aa, hiç mi yanılma payı yoktur? Olabilir tabii, pek ünlü “entelektüellerimiz soykırım olduğu konusunda bu kadar büük yanılgıya düşebiliyorlar, tarihe yalan söyleterek bilime hakaret edebiliyorlarsa herkesin de bir yanılma payı vardır ama burada, bu olayda yanılgı olmadığına eminim.

Kim yalancı?

Neden “tarihe yalan söyleterek” diyorum, zira tarih belgeleri (yalnız Türkiye’nin değil, diğer ülkelerin belgeleri de) karşılıklı çatışmalarda kimlerin nasıl, nerede öldüğünü, kimlerin nerelere göç ettiğini, kimlerin geri döndüğünü, her şeyi anlatıyor.

Ama arşivlere bakma zahmetine bile katlanmayanlar dünyayı dolaşarak tarih yazıyorlarsa asıl yalan, asıl iftira budur.

Halil Berktay tarafından bana gönderilen iki ihtarnamede böyle bir mail olmadığı, benim söylediklerimin de yalan, uydurma ve iftira olduğu belirtiliyor. Berktay “soykırımın varlığı” tezini savunan tüm akademisyenlerin “aydın namusuna” kefil olduktan sonra (bu nasıl oluyorsa) bu iddianın benim bilim vicdan ve haysiyetine, gerçek saygısına tümüyle yabancı oluşumdan kaynaklandığını söylüyor.

“Yalan ve iftira iddialarını” kendisine aynen iade ediyorum. Ve ben de onu bilime, ayrıca insana ve insanlığa saygıya davet ediyorum.

Feinstein, Ermeni yahoo group, mektubun içeriği hakkında gerçeği saklayanların diğer sözlerine inanmak için de çok düşüneceğiz bundan sonra!

Yorumlar kapatıldı.