İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Tarihimizde utanılacak sayfa yok´

İstanbul Üniversitesi’nde üç gün sürecek Ermeni Konferansı başladı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, konferansa gönderdiği mesajda, ”Türkiye, geçmişiyle barışık bir ülkedir. Tarihimizde utanılacak bir sayfa yoktur” dedi.

Gül, ‘Türk-Ermeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar’ başlıklı konferansa gönderdiği mesajında, tarih çalışmalarında taraflı ve ırkçı yaklaşımlardan uzak durulması gerektiğini söyledi.

ABD ve Avrupa’da bu konuya tarafsız bakan yayınların arttığına dikkat çeken Gül, gerçeğin ortaya çıkması için ciddi adımlar atıldığını belirtti.

Geçtiğimiz yıl Ermenistan’a sunulan Ortak Tarih Komisyonu önerisine hala olumlu cevap alamadıklarını dile getiren Gül, “bu uluslararası konferansın, ülkeler ve halklar arasındaki ilişkilerin iyileşmesine hizmet edeceğine inanıyorum” dedi.

Bakan Gül, son zamanlarda Türkiye’de, asılsız Ermeni iddiaları üzerine bir kısmı bilimsel nitelikte çok sayıda konferans ve sempozyum düzenlendiğini hatırlatarak, ”bu durum, bizler açısından değişik sebeplerle sevindiricidir. Öncelikle bu çalışmalar sayesinde hakikati görebilme ve çoğunluğu yurtdışında Ermenilerce yazılan tek yanlı yayınlar karşısında gerçeğin ve doğrunun sesini duyurabilme imkanına kavuşuyoruz” dedi.

Gül, bu bağlamda Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi arşivlerinin bütün araştırmacılara açık olduğunu yineledi.

Parlak: ”Hukuki bir dayanak olmalı”

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak da konuyla ilgili, ”soykırım bir insanlık suçudur. Fakat böylesine ağır bir suçun da hiç şüphe yok ki, hukuki bir dayanak üzerine inşa edilmesi gerekir” dedi.

Parlak, tamamen saldırgan duyguların toplumları esir aldığına, hiçbir alternatif, farklı düşünce, farklı bakış açısının bu toplumlarda ortaya çıkmadığına işaret etti.

Rektör Parlak, ”kaygım, ‘soykırım’ kavramına saplantı halinde bağlı kalmış toplumların da aynı semptomları gösterebilmesidir. İşin en kötüsü siyasal fanatizm, toplumları sonu öngörülmeyen kötülüklere sürükleyebilir” dedi.

Parlak, “soykırımı tanımlayan uluslararası yasa, 1948 yılında çıkarılmıştır ve geçmişi kapsamamaktadır. Dolayısıyla 1915 olaylarını soykırım kavramı içerisinde değerlendirmek hukuki olarak mümkün değildir. Hukuku bir tarafa bırakırsak geriye hiçbir şey kalmaz” diye konuştu.

Parlak, toplantı sonrasında Türk-Ermeni ilişkileriyle ilgili olarak herkesin çıkıp dilediği gibi konuşamayacağını, konuşmak isteyenlerin de belge göstermek zorunda kalacağını ifade etti.

Rektör Parlak, sempozyumun ‘soykırım yapıldı mı, yapılmadı mı?’ sorusuna cevap bulunması için düzenlenmediğini belirtti.

Rektör Mesut Parlak ayrıca, Erivan Devlet Üniversitesi, Devlet Arşivleri Başkanlığı’ndan beş tarihçinin de toplantıya çağırıldığını, ancak ‘soykırım yapıldığını kabul edin, ondan sonra konuşalım’ cevabını aldıklarını açıkladı.

Parlak, “Ermenistan’dan konuyla ilgili tarihçiler davet ettik. Fakat toplantıya katılmadıkları gibi, birisi hariç, katılmayacaklarını düzenleme komitesine doğrudan bildirmediler. Dış basında üniversitemizi yaralayabilecek beyanlar verme yolunu seçtiler. Bu tavrı akademik bir davranış olarak düşünemiyorum” ifadesini kullandı.

Konferansta konuşan KKTC Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salahi Sonyel de, Ermenilerin bir illüzyon politikası olduğunu belirterek, ”Diaspora Ermenileri ile ilgilenmemeliyiz. Ermenistan halkıyla ilgilenmeliyiz. Çünkü bugün acı çeken onlar” dedi.

Sonyel, Ermenilerin ”mağdur ulus” pozuna bürünerek propaganda yaptığını savundu.

Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Dilan da Birinci Dünya Savaşı sırasında trajik olaylar yaşandığını, Ermeni tehcirinin de bu olaylardan biri olduğunu ifade ederek, ”bugün Türkiye Cumhuriyeti bu olaylardan sorumlu tutularak tarihiyle yüzleşmesi isteniyor. Neden Türkiye Cumhuriyeti?” diye konuştu.

Konferans üç gün sürecek

İ.Ü’deki konferansın ilk oturumu Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr.Yusuf Halaçoğlu’nun başkanlığında yapıldı.

‘Tarihi Açıdan Ermeni Sorunu’ konusu ele alındığı oturumda Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Saray, ”Osmanlı’nın temel kültür ve felsefesi hoşgörüdür. Yoksa bir devletin altı asır yaşaması mümkün değildir” dedi.

İsrail toplumunun Yahudi soykırımının kurbanı olduğunu ifade eden İsrail Açık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Yair Auron da, ”benim toplumum Filistinliler’in yaşadığı trajedileri konuşmuyor. Tarihimizdeki resmi ve gayri resmi kara deliklerden kurtulmamız çok önemli” dedi ve Ermeni iddialarına destek verdi.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Arslan ise, Ermeni kilisesinin tek bir parça ve tavır olarak ele alınmasının yanlış olduğunu, kilisenin sadece dini yapıya sahip bulunmadığını, milli kimliği belirleyici bir faktör olduğunu kaydetti.

15-16-17 mart tarihlerinde düzenlenecek sempozyum, ‘Türk-Ermeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar’ başlığıyla düzenleniyor.

Sempozyuma yerli ve yabancı yaklaşık 70 tarihçi ve bilimadamı katılıyor.

Kitap kapağı tartışması

Konferansın yapıldığı salonun girişinde, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ve
Londra’daki Gomidas Entitüsü Yayınevi kitapları sergilendi.

Gomidas Enstitüsü’nün standında yer alan ‘A Hairs’s Breadth From Death-The Memoirs of Hampartzoum Mardiros Chitjian’ adlı kitabın koruma kapağındaki Türk bayrağının hilalinin ‘hançer’ şeklinde tasvir edilmesine, İÜ İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi Ali Emin Özsoy tepki gösterdi.

Bunun üzerine, toplantıya konuşmacı olarak katılan araştırmacı yazar ve yayıncı Ara Sarafian ile Özsoy arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı.

‘Tehcir kararı’ konuşuldu

Konferansta Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürü Yusuf Sarınay “Osmanlı hükümeti’nin 1915’te aldığı sevk ve iskan kararı düşünülmüş bir tedbir değildir. Ermeni isyanları sonucu fiili olarak ortaya çıkmış bir süreçtir” dedi.

Konferansta ABD’li ünlü tarihçi Justin McCarthy başkanlığında,
‘arşiv belgeleriyle tehcir olayı’ ele alındı.

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tehcir sırasında Ermenilerin bazı saldırılara maruz kaldığının, bazılarının ise hastalık ve açlıktan öldüğünün belgeler ışığında tespit edildiğini vurgulayarak, Osmanlı Devleti’nin, Ermenilere yönelik şiddet hareketlerini cezalandırdığını bildirdi.

Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Başkanı Prof. Dr. Hikmet Özdemir de tehcir kararının büyük bir trajediye yol açtığını, ancak bu kararın hangi koşullarda alındığının iyi araştırılması gerektiğini söyledi.

Polonyalı akademisyen Adam Balcer de Polonya’da tarihçilerin Ermeni sorununa ‘soykırım, katliam’ şeklinde yaklaştığını belirterek, Ermeni soykırımı iddiasını kabul edenlerin eserlerinde yeterli kanıt olmadığını anlattı.

Konferans tartışmalara neden olmuştu

‘İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri’ başlıklı konferansın 24 mayısta Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması planlanmış, daha sonra hükümet ve muhalefet cephesinden gelen sert tepkiler nedeniyle toplantı ertelenmişti.

Konferansta resmi tez dışındaki görüşlerin savunulacak olması nedeniyle Adalet Bakanı Çiçek, toplantıyı çok sert bir biçimde eleştirmiş ve “keşke Adalet Bakanı olarak dava açma yetkimi devretmeseydim” demişti.

Toplantıyı ‘talihsizlik’ olarak niteleyen YÖK de, konferansın nitelikleri açısından bilimsel bir toplantı olamayacağı kanısına varmıştı.

Avrupa Birliği Komisyonu da akademik çevrelerin bu konuya tartışması gerektiğini belirtmişti.

Avrupa basınında çıkan bir yorumda da, “bu akademik tartışmanın aptalca sınırlandırılması, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği için bir felakettir” denilmişti.

Başbakan Erdoğan ise, toplantının ertelenmesini doğru bulmadığı belirterek, ”bırakalım herkesin ne söyleyeceğini, ne söylediğini görelim” demişti.

Tüm bu tartışmalara rağmen yeniden Boğaziçi Üniversitesi’nde 23 – 25 eylül tarihleri arasında yapılması planlanan, ancak mahkemece durdurulan ‘Osmanlı Ermenileri’ konulu konferans, Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirilmişti.

24-25 eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen konferans sonrası üniversiteler, toplantıdan çıkan en önemli sonucun ‘akademik özgürlük’ olduğunu savunmuştu.

Yorumlar kapatıldı.