İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Courageous´ ve `honorable´ tarihçilerimiz!

Ruhat Mengi

Dün İstanbul Üniversitesi’nde uluslararası bir sempozyum başladı, bugün ve yarın da devam edecek. Konusu: “Türk-Ermeni İlişkilerinde Yeni Yaklaşımlar”.

Bu konferansta Türkiye’den ve diğer ülkelerden tarih uzmanları, sadece Türk arşivlerine değil, Fransız, Rus, İngiliz, Amerikan arşivlerindeki bilgi ve belgelere de dayanarak 1915 ve öncesindeki Ermeni olaylarını ve bugünkü durumu tartışacaklar. Ama ne yazık ki Boğaziçi Üniversitesi ile Bilgi Üniversitesi konferansları için ortaya çıkan ve bağımsız, tarafsız olduklarını iddia eden akademisyen ve yazarların hiçbiri ama hiçbir tanesi bu sempozyumda yoklar. Ne bunda, ne de daha önce davet edildikleri, tarihin masaya yatırılıp herkesin BELGELERLE tezini ortaya koyabileceği toplantı, panel, IV programlarında yer almayı kabul ettiler.

Ermeni tarihçilerin “Soykırımı peşinen kabul etmezseniz masaya oturmayız” şartını anlamak mümkün, çünkü onlar tartışmasız olarak mağduriyetlerinin, soykırım iddialarının dünya ve Türkiye tarafından kabulünü istiyorlar. Ama Türk tarihçilerin, “demokrat, entelektüel, bağımsız vs. vs.” olduğunu iddia edenlerin masadan kaçmasını neyle açıklayabilirsiniz?

Ben size söyleyeyim; Bu ekibin Avrupa ve Amerika’da Ermeni diasporasının ve destekleyicilerinin toplantılarında koro halinde (sanki Türk toplumu buna inanmıyormuş da, devlet böyle olduğu konusunda baskı yapıyormuş gibi) tekrarladıkları “devlet tezi” aslında çekindikleri gerçeğin ta kendisi… O tez, Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin de açıkça itiraf ettiği tarihi gerçek… Yalnız Türkiye’nin değil, diğer ülkelerin arşivleri, yabancı bilim adamlarının yaptığı araştırma sonuçlan bu gerçekleri o kadar açık şekilde ortaya koyuyor ki karşısında “tez” türetme, tartışma yapma imkânı yok.

Kaçak güreş

O zaman ne yapıyorlar, aynen Ermeniler gibi kaçak güreşiyor, tartışmaktan kaçıyor, dışta ve içte onlara destek veriyor, olayların yüzde yüz soykırım tanımına uyduğunu papağan gibi tekrarlıyor, Türkiye’de “alternatif görüş sunuyoruz” diyerek tek taraflı konferanslar düzenliyor ama yazılı tarihin ve Türkiye’nin bunu anlatan yüzlerce tarihçisinin karşısına çıkamıyorlar.

Tek bir kaçış var onlar için “Karşı görüş?? devlet tezidir” lâfını orada, burada mümkün olduğunca sık tekrarlamak… O zaman “Olaylar BM’in soykırım tarifine uymuyor” diyen ingiltere de devlet tezini mi savunmakta? Dünya çapında ün kazanmış yabancı tarihçilerin “Soykırım olmadığı” açıklamalarını devlet mi sağlıyor?

Bakın Michigan Üniversitesi’nde çalışan Prof. Fatma Müge Göçek’le, Ermeni iddiası savunucusu gazeteci Aris Babikian’ın yaptığı ve 2005 sonunda Kanada’da “Horizon Weekly” dergisinde yayınlanan röportajda neler söylenmiş:

Babikian “Geçtiğimiz birkaç ayda birçok dürüst Türk, Türk devletinin Ermeni soykırımını yalanlama politikasına karşı çıktılar” diyerek başlıyor ve “Bu cesur ve şerefli (courageous and honorable) Türk entelektüelleri, milliyetçiler ve hükümet çevreleri tarafından korkutuldular, tehdit edildiler, şantaj yapıldı, vatan hainliğiyle suçlandılar. Bu öncü entelektüeller arasında Elif Şafak, Taner Akçam, Halil Berktay, Orhan Pamuk, Ragıp Zarakolu ve diğerleri vardı” sözleriyle devam ediyor.

Habersizmiş!

Müge Hanım, kimsenin tehdit edilmediğini, şantaj yapılmadığını ama tek yanlı bir konferansa itiraz edildiğini bilmiyormuş gibi hiç ses çıkarmıyor.

Ve sonra kendisine sorulan her soruya onların tam istediği cevapları verirken “ABD’ye gidene kadar bir Ermeni sorunu olduğundan habersiz olduğunu” (bir akademisyen için çok ama çok garip), “Ama gittikten sonra içindeki sosyolojistin harakete geçtiğini ve öğreniverdiğini” söylüyor. Bu arada Türkiye’nin azınlıklara önyargılı olduğuna hayati boyunca şahit olduğunu, Osmanlı burjuvazisini oluşturan (Rum, Yahudi ve Ermeni) azınlıkların trajik olarak Türk Müslüman burjuvazisiyle değiştirildiğini ve tabii 1915’te olanların BM’nin soykırım tanımına kesinlikle uyduğunu anlatmayı da unutmuyor.

Türkiye’nin bu konudaki resmi duruşunun ve yapılan çalışmaların akademik değil siyasi olduğunu da vurgulayarak…

Aslanım cesur ve şerefli Türk entelektüelleri. Nasıl da gayretliler Ermeni tezini savunmakta değil mi?

(Not: Bu arada Halil Berktay’in Feinstein ve Libaridian’la yaptığı yazışmalan çıkarmasını hâlâ bekliyorum. Sabancı Üniversitesi ise bünyesindeki bir öğretim görevlisinin özel mailini açıklamayacağını söylüyor.
Komplo mu, değil mi bunu anlayabilmemiz Halil Berktay’a bağlı… Keşke biraz da Stephen Feinstein hakkında bizi bilgilendirse…)

Yarın Berktay’in bana gönderdiği ihtarnameden söz edeceğim.

Yorumlar kapatıldı.