Halil Berktay, 11 Mart 2006
Son günlerde bir kısım basın ve yayın organlarında, hakkımda yeni bazı yalanlara yer verildiğini görüyorum. Bu saldırı,
Bu, tümüyle gerçek dışı bir saldırı kampanyasıdır. Ben ister Türk, ister Amerikalı, ister Avrupalı, ister İngiliz, Alman veya İsviçreli, ister Yunanlı veya Ermeni veya başka bir ülke veya milletten olsun, birçok bilim insanı ile serbestçe yazışırım, yazışmaktayım. Kendi fikirlerimi her zaman özgürce dile getirdim ve getiririm. Uluslararası bilim âlemi bir bütündür ve sanki sınır-ötesi bilimsel tartışma, yazışma bir suçmuş gibi saçma önyargılarla bölünemez. Ama öte yandan, hicbir Ermeni lobisi veya kampanyasının “Türkiye ayağı” da değilim. Hiçbir konuda, Ermeni diasporasını veya herhangi bir kesimini yönlendirmiyorum. Gerek
Zira bu iftiralar yağmuru, benim, Ermeni diasporasına, kendilerine yakın görüşlerin Türkler tarafından savunulmasını sağlamak icin finansman temin etmeleri önerisi veya talebinde bulunduğum yolunda bir paragrafı da içeriyor. Bu, aklın havsalanın alacağı sey değildir. Bir parça aklı selim sahibi, izan ve insaf sahibi, gerçekçilik duygusu sahibi kimsenin buna inanması beklenemez. Bunun da yüzde yüz bir uydurma olduğu, çok kısa zamanda, böyle bir saçmalığı yaymak suretiyle bilimsel namus ve haysiyetime gölge düşürmek isteyenler hakkında kanuni yollara başvurduğumda, hiçbir kanıt gösteremeyişleriyle apaçık ortaya çıkacaktır.
Çok temel bir mesele daha var : Ermeni diasporasının bazı aşırı milliyetçi kesimleri, Yusuf Halaçoglu ve Gündüz Aktan gibi Türk resmi tezlerini savunan kişilerin, Amerika’da konusmasını, televizyon açık oturumlarına çıkmasını, hattâ onlardan da görüş alan belgesellerin yayınlanmasını engellemeye çalışıyorlar. Ben, bırakın bu tür sansürcü engelleme cabalarının “Türkiye ayağı” olmayı; bu cabaların her zaman ve tamamen karşısında yer aldım. Benim düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki tavrım, Voltaire’e atfedilen “düşüncelerinizin tamamına karsı olsam da, bu düşünceleri savunma hakkınızı ömrümün sonuna kadar savunacağım” ilkesini temel alır. Esasen geçmişte de bu nedenle, İsvicre mahkemelerinin (düşünceleri ne olursa olsun) Yusuf Halaçoğlu hakkında kovuşturma girisimlerine karşı çıktım. Aynı nedenle, (düşünceleri ne olursa olsun ve kendisi hakkımdane derse desin) Doğu Perinçek hakkında da İsvicre’de soruşturma acılmasına karşı çıktım. Bütün bu tür soruşturmalar ile ardındaki “soykırım tartışılamaz” türü yasaları, hukuk ve siyasetin bilim alanına yanlış ve haksız müdahaleleri olarak niteledim. Bu özgürlükçü tavrım ve görüşlerim basında yer aldı; (Yusuf Halaçoğlu soruşturması münasebetiyle) Hürriyet gazetesinin 1. sayfasında, ayrıca Milliyet’te Taha Akyol’un köşesinde yayınlandı. Aynı görüsleri, yurtdışında katıldığım bütün konferanslarda tekrarladım. Gene benzer nedenlerle, yakın geçmişte, 18 Fransız tarihçisinin, tarihî sorunların kanunlar ve mahkeme kararlarıyla halledilemiyeceği yolundaki açıklamalarını yürekten destekledim. Dolayısıyla, ABD’deki bazı Ermeni milliyetçisi çevrelerin, Yusuf Halaçoglu ve Gündüz Aktan’ın yer alacagi açık oturumları veya belgesel gösterimlerini boykot etme (ya da bunları yayından kaldırtma) girişimlerine ismimin kuzaktan yakından, kıyısından köşesinden bulaştırılmak istenmesini gerçeğe taban tabana zıt ve son derece abes buluyorum.
— Halil Berktay.
Yorumlar kapatıldı.