İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tüm dünya ırkçıları! Birleştiniz!

Ferhat Kentel

“Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.

Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.

Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır.

Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.

Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.” (Nihal Atsız, 1941)

* * *

“Palais-Bourbon’a (parlamento) 120 Cezayirliyi almak imkansızdır. Vatan sömürgelerin sömürgesine dönüşür o zaman.

Araplar, Kabilliler, Mozabitler (Güney Cezayir’de yaşayan, Haricilik koluna bağlı Müslüman bir grup) Yahudiler? Bu insanlar bizim halkımızın parçası değiller.

Bunyullaşmak (Araplar için kullanılan argo niteleme) mı istiyorsunuz ? Siz kızınızı bir Bunyul’la evlendirir miydiniz?

Zeytinyağını ve sirkeyi bütünleştirmeye çalışın. Şişeyi çalkalayın. Bir müddet sonra, yeniden ayrışırlar. Araplar Arap’tır, Fransızlar Fransız’dır. Sanıyor musunuz ki, Fransız bünyesi, yarın yirmi, öbür gün kırk milyon olacak olan on milyon Müslüman’ı emebilir?

Sarı Fransızların, siyah Fransızların, esmer Fransızların olması iyi bir şey. Onlar Fransa’nın bütün ırklara açık olduğunu ve evrensel bir misyonu olduğunu gösteriyorlar. Ama küçük bir azınlık kalmaları şartıyla. Yoksa Fransa Fransa olmaktan çıkar. Her şeyden önce ne de olsa, biz, beyaz ırktan, Grek ve Latin kültüründen ve Hıristiyan dininden gelme bir Avrupa halkıyız.

Tabii ki, monarşi ya da imparatorluk Alsace’ı, Lorraine’i, Franche-Comté’yi, Roussillon’u, Savoie’yı, Gex ülkesini ya da Nice Kontluğunu Fransa’ya kattığında, Beyazlar, Avrupalılar, Hıristiyanlar olarak biz bize kalıyorduk.

Bu insanlar Fransız mı? Türbanları ve cellabalarıyla!” (Charles de Gaulle, 1956)

* * *

“Yıllarca İstanbul’da Sivaslı, Erzincanlı, Malatyalı, Tokatlı Alevi kitlenin yarattığı köy ortamı, Kürtçülüğü güçlendirmiştir. Türk’ü saza mahkum eden köylü kafası, bugün şehirleri Kürt kültürüne teslim etmiştir.

Yemek, kültür savaşının bir parçasıdır. Mc Donaldslar ne kadar tehlikeli ise Kürt mutfağı da o kadar tehlikelidir. Başka kültürlerin yemeklerini yiyen kültürler asimile olur. O nedenle Türk, Türk mutfağına sahip çıkmalı, başka şeyler yememelidir.

Her şeyden önce Türk üremelidir. Artan her bir Türk bebesi, bizi Ergenokan’dan çıkartacak bir kurtarıcıdır. (Türk Solu adını taşıyan bir dergiden, 2005)

* * *

“Kürtlerin 2050 yılında Ortadoğudaki nüfuslarının 87 milyon, Türkiye’deki nüfuslarının ise 57 milyon olacağı belirtiliyor. Bunlar doğru verilerdir, yani bir sallama söz konusu değildir, hatta az bile verilmiştir. Çünkü çapraz üreme, yani 8 çocuğun diğer 8 çocukla ilerde evlenecekleri düşünülüp onların çocuklarının da çapraz olarak üreyecekleri düşünülürse bu tablo yetersiz kalmaktadır. Ayrıca bu süre içinde milyonlarca Türk kürtlerle karışarak kürtleşecektir.

Bütün kürtleri Türkiye’den kovacağız, başka yolu yok. Sorun bölücülük veya terör değil, sorun kürdün ta kendisidir.” (“Türkçü” bir siteden, 2005)

* * *

Lisansüstü eğitimine devam etmek için Kanada’ya giden bir öğrencim kardeşiyle birlikte başlarından geçen bir olayı yazmış. Bir telefon kabininde Türkiye’deki annesiyle konuşurken, yandaki kabindeki bir adam sert bir sesle müdahale ediyor: “Bana bak, sen nece konuşuyorsun?” “Türkçe” cevabını duyunca, “S..tiğimin göçmenleri, burada kendi dilinizde konuşamazsınız. İngilizce konuşun! S..tiğimin kendi ülkenizde gidin ve orada kendinizi becerin!” Bizimkilerin bütün kibar cevaplarına rağmen, adam gemi azıya almış devam ediyor; Türkçe taklidi anlamsız sesler çıkarıp, aklı sıra alay ettikten sonra, “Ben Kanadalıyım! Burada telefon açmak benim hakkım, sizin değil. Kimin telefonu kullanacağına ben karar veririm… Burada sizden önce ben vardım, burası benim, burada doğdum, İngilizce benim ana dilim. Sizi istemiyorum, defolun!” (“Uzak Batı’dan bir anekdot”, 2006)

* * *

Irkçı nefretin “evrimi”, siz, bütün dünya ırkçılarının, faşistlerinin bir ortak eserdir.

İran’dan Vietnam’a, Şili’den Nikaragua’ya ve Türkiye’ye ve en son olarak Irak halkına olmak üzere, doğrudan müdahaleler veya dolaylı askeri darbeler vasıtasıyla tüm dünya halklarına kan kusturan, “sefalet, çürüme ve ölüm” getiren ABD ve onun başkanı George W. Bush bu evriminizin son halkasıdır. Hem en aptalınız, hem de en tekamül etmiş olanız…

Yani birleştiniz ve Bush amcanız sizin bayrağınızı taşıyor… Gurur duyabilirsiniz…

Yorumlar kapatıldı.