İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Suçu savcıda arayın´

Baskın Oran’ın ‘Azınlık Raporu’ savunması: Asıl bölücülük iddianamede

ADNAN KESKİN

ANKARA – ‘Azınlık Raporu’ nedeniyle haklarında Türk Ceza Kanunu’nın (TCK) düşünceyi cezalandıran 301 ve 216. maddelerine muhalefetten beş yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ile Prof. Dr. Baskın Oran’ın yargılanmasına bugün başlanacak. Sanık profesörler, Avrupa Birliği (AB) temsilcilerinin de izleyeceği Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada kendilerini ‘karşı iddianame’ ile savunacak ve savcının açtığı davayla Anayasa’yı ihlal ettiğini, bölücülük yaptığını, yargı organlarını aşağılama suçu işlediğini dile getirecek.

Karşı iddianame

Kaboğlu soruşturma aşamasında ifade vermemişti. Meslek hayatı boyunca yüzlerce hukukçu yetiştiren Kaboğlu, ilk kez bugünkü duruşmada konuşacak. Sanık Oran ise duruşmada ‘Karşı iddianame’ başlığında topladığı 37 sayfalık savunma yapacak. Mahkemeye sunacağı yazılı savunmasına ‘davanın neden açıldığını anlamadığını’ belirterek başlayan Oran’ın okuyacağı ve savunmasında yer vereceği eleştiri ve tespitlerden bazı başlıklar şöyle:

Suçlamalar yasadışı: Savcı, Anayasa’yı ihlal etti, suçlamaların tümü yasadışı.

Özgürlükler ihlal edildi:Dava bilimsel çalışma yapanların devletten kaçmalarına yol açacak, özgürlük ihlal edildi.

AB düşman gibi gösterildi: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana yönünü çevirdiği ve ortak bir birlik olma yolunda çaba harcadığı Avrupa, düşman gibi gösterilmiştir. Bu iddianame ve bu dava, Türkiye’nin AB’ye girmesinde büyük engel olarak kullanılacaktır.

Vazifeyi suiistimal: İddianamede ‘aşırı milliyetçi’ olarak tanınanların benzer düşüncelerine yer vermiştir. Bu nedenle, resmi iddianameye ideoloji karıştırmak yoluyla vazifeyi suistimal suçu oluşmuştur.

Anayasa Mahkemesi: Savcılık, Anayasa Mahkemesi’ni, kendisine yapılan aşağılamayı anlayamayacak bir düzeyde saymaktadır. Böylece devletin yargı organlarını aşağılama suçu işlenmiştir.

Atatürk’e hakaret: ‘Türkiyeli’ terimi kullanımının ‘kin/nefret yaymak’ addedilmesi Atatürk’e hakarettir.

Diktatörce bir suçlama: Kesinleşmiş mahkeme kararlarını eleştirmeyi ‘yargıyı aşağılamak’ saymak diktatörlük ortamı getirmeye teşebbüs niteliğindedir.

Milleti böldü: Savcılık, milleti ‘asli’ (Müslüman) ve ‘tali’ (Gayrimüslim) unsurlara ayrıştırıp bölücülük suçu işledi.

Dava nedeni belirsiz: Bu dava neden açıldı? Hakaret içermeyen, şiddete davet içermeyen, bilimsel veriler kullanılarak hazırlanmış bir rapor yazarak görevimizi yaptığımız için mi? Bu ülkede görevini yapmamaya ceza verilmediğini biliyoruz ama görevini yapana ceza tuhaf oluyor.

Beni sınıfa almazlar: Ben 37 yıldır, Mülkiye’deki çocuklarıma antidemokratik zihniyete karşı tereddüt etmeden karşı çıkmayı tedris ettim; onlara bu yaştan sonra rezil olamam. Beni sınıfa almazlar. İkincisi, Türkiye’ye borçluyum. Çünkü bu iddianame, daha dava başlamadan, dünya kamuoyu önünde Türkiye Cumhuriyeti’ni küçük düşürmüştür, terzil etmiştir.

Bu iddianame değil icatname: Bu bir ‘iddianame’ değil, bir ‘icat-name’dir. Malum: Olan şeyi bulmaya ‘keşif’, olmayan şeyi bulmaya ‘icat’ denir. Bizi suçlayan belgede işlenmemiş suçlar, olmadık niyetler, bulunmayan kasıtlar icat edilmiştir.

Yorumlar kapatıldı.