İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Trabzon´daki papazı ben de gidip vurabilirdim


Baskın Oran

Trabzon'daki Santa Maria Katolik kilisesi papazı Andrea Sentore 4 
Şubat günü dua ederken öldürüldü. Bu satırların yazıldığı saatte 
sanıldığı kadarıyla, 16 yaşında bir genç tarafından. 

61 yaşındayım. Kendimi tarttım. 

***

Eğer: 1915 Tehciri, 1934 Trakya Musevi olayları, 1942 Varlık Vergisi, 
20 Kura Askerlik uygulaması, 6-7 Eylül 1955 pogromu, Yunanistan 
vatandaşı Rumların mallarını donduran 1964 Kararnamesi gibi yasa, 
olgu ve olaylar memleketi bu gâvurlardan arıtmak gerektiğini bana 
öğretmişse…

Eğer: Doğduğum ülkede, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 8.5.1974 tarihli 
kararında İstanbullu Rum vatandaşlara "yabancı", İstanbul 2 Numaralı 
İdare Mahkemesi de 17.04.1966 tarihli kararında (Danıştay 12. 
Dairesince oybirliğiyle onanmıştır) "Yabancı Uyruklu TC Vatandaşı" 
diyerek bu insanların içimizde bir ur olduğunu bana telkin etmişse…

Eğer: 1971 yılından sonra gayrimüslim vakıf mallarına 1936 
Beyannamesi uygulamasıyla teker teker ve bilâbedel el konulması… 
Çıkarılan üç ayrı AB uyum yasasına rağmen bu sorunun hâlâ devam 
etmesi… Yasa çıkalı 3,5 yıl olduğu halde bu malların ancak yüzde 
27,6'sının (Milliyet, 2.8.2005) tapuya tesciline izin verilmiş 
olması… bu memlekette gayrimüslimlere asla mal edindirilmemesi 
gerektiğini bana anlatmışsa…

Eğer: Anayasa Mahkemesi, yabancılara taşınmaz mal satışına izin veren 
Tapu Kanunu değişik md. 35'i anayasaya aykırı ilan ederken, bu 
kararını (anayasa maddesi bulamayıp) 12 Eylül zihniyetini en iyi 
yansıtan "Başlangıç" bölümündeki "Yüce Türk Devletinin bölünmez 
bütünlüğü" ibaresine dayandırmak zorunda kalmışsa ve böylece 
yabancıların bizi bölmek istediğini bana öğretmişse…

Eğer: 28.12.1988 tarihli "Sabotajlara Karşı Koruma Yönetmeliği" md. 
5/j potansiyel suçluları sayarken "yerli yabancılar (Türk tebalı)" 
diyerek beni milli bilinç sahibi yaptıysa… Şu anda uygulanmakta olan 
625 s. kanunun 24/2 maddesi, yabancı ve azınlık okullarına atanacak 
müdür başyardımcısının "Türk asıllı ve TC uyruklu" olması gerektiğini 
belirterek bu okulların birer fesat yuvası olduğunu bana aşılamışsa… 

Ayrıca…

***

Eğer: Misyonerler konusunda Rahşan Ecevit bile "Dinimiz elden 
gidiyor" demişse… 160 vatandaşa misyonerlikten soruşturma açılan 
(Birgün, 15.1.2005) bir ülkede yaşıyorsam… İçişleri Bakanlığı "Son 7 
yılda 344 kişi başka dinlere geçti" (Sabah, 22.3.2005) diye 
misyonerleri adım adım izliyorsa... Öldürülen papazın misyonerlikle 
itham edildiğini de valinin ağzından öğrenmişsem…

Eğer: Dinsel düşünce ve kanaatlerin yayılmasını engellemeyi suç sayan 
TCK 115 hakkında bizzat Yargıtay Başkan Vekili Osman Şirin'in "Bu 
madde değiştirilmelidir. [Yoksa] Yüzde 98'i Müslüman olan bu ülkede 
dinî inancını yayma hürriyetinden ancak ve sadece diğer dinlerin 
misyonerleri yararlanacak ve bunlara sağlanacak kolaylık ülke 
düzeninin bozulmasına neden olacaktır" dediği bir ülkede yaşıyorsam… 
(Milliyet, 10.2.2005)

Eğer: Can Dündar (Milliyet, 5.2.2005) daha birkaç ay önce gittiği 
Rize'deki yerel bir gazetede "Deniz Caddesi'nde bir papaz görüldü. 
Yaylaya doğru kaçtı. Gençler peşinde… Yakalamaya çalışıyorlar" diye 
haber okuduysa… Rize müftüsü o günlerde "İlimizi ziyaret eden 
Hıristiyan din adamlarının sayısı her gün artıyor. Amaçları farklı. 
Onlara karşı milli birliğimizi korumalıyız" diye demeç verdiyse… Ve 
her iki olayda da savcılık "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya 
aşağılama"dan yani TCK md.216'dan dava açmayarak bana gereken mesajı 
verdiyse…

Eğer: Son haraç çetesi olayına sahne olan Trabzon, basın açıklaması 
yapmak isteyen TAYAD'lılara 6 ve 10 Nisan 2005'te iki defa linç 
sahnesi olmuşsa… İkisinde de linççiler yerine TAYAD'lılar 
tutuklanmışsa… İkincisinde bir şahıs "Saldırın bunlara, saldırana 
servetimi bağışlarım" (Hürriyet, 7.2.2006) diye bağırdığı halde 
takibata uğramadıysa… Papazın "Misyonerlik faaliyetleri" nedeniyle 
gazetelere haber olduğunu bizzat açıklayan vali "Papaz, koruma 
talebinde bulunmamıştı" gerekçesiyle hiçbir önlem almadıysa… 

***

Yaşım 16 değil 61 de olsa, fuhuş mafyasıyla veya karikatürle ilişkim 
de olmasa, yine gidip vurabilirdim papazı. 

Çünkü yabancılar içimize sızmış, yurdumuzu parçalıyorlar, bunu şanlı 
geçmişimizden ve kanunlarımızdan ve mahkemelerimizden ve 
büyüklerimizden biliyorum. Yurdumun havasından kokluyorum. Ben bu 
memleketin ekmeğini yedim. 

Zaten bu yabancı uşaklarını linç ettiğimiz zaman geçmişte de cezası 
olmamış, şimdi de yok. 

------------------------

Not: "Trabzon'un köylü çocuğu ne anlar 1936 Beyannamesinden falan?" 
diyorsanız: Böylesine bir "milliyetçi" atmosferi teneffüs ederek 
yetişmiş ve yetiştirilmiş olmanın etkisi yok, öyle mi?

Yorumlar kapatıldı.