İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mahkemede terör yaratarak siyaset yapmak

İsmet Berkan

İtiraf edeyim, ‘Hukukçular Birliği’ adıyla bir dernek olduğunu, bu derneğin Milliyetçi Hareket Partisi’ne yakın düşünen avukatlar tarafından kurulduğunu vs. ilk gazeteye fakslanan bir mahkeme kararından öğrendim.

O ilk günden beri de bu derneğin ve üyelerinin amaçları hakkında bir fikre sahibim, bugüne kadar bu fikrimi değiştirmemi gerektiren başka bir gelişme olmadı.

Bence bu derneğin en önde gözüken üyesi olan Kemal Kerinçsiz, kişisel siyasi ikbal peşinde. Elbette siyasi fikirleri var Kerinçsiz’in ve bu fikirlerini hayata geçirmek için uğraşıyor ama siyaseti yaparken de bir hukuk devletinde vatandaşlara tanınan en temel haklardan olan ‘hak arama özgürlüğü’nü bu siyasi amaçlarını gerçekleştirmeye alet ediyor.

Dün sabah Kemal Kerinçsiz, ben ve Türkiye Avrupa Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Hollandalı parlamenter Joost Lagendijk, Mehmet Ali Birand’ın ’32. Gün’ programı çekimindeydik.

Sadece bir gün önce mahkemede terör yaratanların önde geleniyle teröre maruz olanların bir masanın etrafında toplanması ve konuşması, tartışması televizyon için ilginç olsa gerek ama benim için çok da ilginç değildi.

Bu konuyu aramızda hiç konuşmadık ama Joost Lagendijk’in de benimle aynı tespiti yapmış olduğunu program sırasında söylediklerinden anladım. Gerçekten de, manşetlere konu olan, çokça tartışılan pek çok davanın aslında hukukla ve ceza soruşturmasıyla olan ilgisi bir yana, esas gündemde olan yanı işin siyasi kısmı.

Orhan Pamuk davası böyleydi, o dava düştü. Şimdi korkarım bizim davamız aynı rolü üstlendi. Bu dava üzerinden Türkiye içinde AB yanıları ve karşıtları siyasi mücadele yürütüyorlar.

Kemal Kerinçsiz ve arkadaşları çok sayıda sansasyonel nitelikli suç duyurusunda bulundular, bunların bir bölümü görevsizlikle sonuçlandı, bir bölümünde de hukuki anlamda sonuç alma olanağı olmadı veya kalmadı.

Ama bence Kerinçsiz ve arkadaşları bu durumu çok önemsemiyorlar. Elbette mahkemelerden bir mahkûmiyet kararı çıkartabilirlerse memnun olacaklar ama beraatlerde veya görevsizlik kararlarında da üzülmüyorlar; çünkü aslında o zaman da kazanmış oluyorlar kendilerine göre.

Evet evet, mesela Joost Lagendijk’le ilgili suç duyurusunda bulundular. Savcı görevsizlik verdi. Kerinçsiz, savcıyı ağır bir dille suçluyor, bu kararın kendisine Ankara’dan, hükümetin baskısıyla verdirildiğini söylüyor. Peki hükümet neden böyle bir baskı yaptı?

Çünkü Avrupa da hükümete bastırdı.

Yani, ya emperyalizmin kıskacında müstemlekeye çevirilmekte olan bir ülkeyiz veya ‘Türkiye’de vatanını, milletini seven hâkimler var.’ Bunun arası yok. Eğer kazanırlarsa, kazanmış olacaklar zaten ama kaybederlerse de, bu emperyalizmin oyunu olacak.

İşte tam da buna ‘kurban kültürü’ deniyor.

Kemal Kerinçsiz’in bu yolla kişisel ününü artırdığına ve siyasette önünün açıldığına kuşku yok. Programda kendisine MHP’ye genel başkan adayı olup olmayacağını sordum, kesin bir dille yalanladı. Bu yalanlama biçimi nedense bana çok ama çok tanıdık geldi!

Yorumlar kapatıldı.