İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ben provokatör…

Bekir Coşkun

“PROVOKASYON” diyorlar.

O zaman şimdi sıra Trabzon’da rahibi öldürten provokasyonun ortaya çıkartılmasına geldi.

Ama çıkmaz…

Bizim yıllarımız bu tür olaylardan sonra provokasyonların ortaya çıkartılmasını beklemekle geçti.

Peki “provokasyon” yok mu?

Var…

*

Fanatizmin kendisi provokasyondur.

Sivas’ta insanları otel odalarına doldurup benzinle yakan “provokasyon”un kim-kimler olduğunu boşuna beklersiniz.

Ya da Abdi İpekçi’den başlayarak onlarca aydının öldürülmesindeki “provokasyon” asla belirlenemez.

Ne 6-7 Eylül olaylarının “provokatörleri”, ne “vatan elden gidiyor”, “din elden gidiyor” diye işlenen cinayetlerdeki “provokasyon” hiçbir zaman ortaya çıkmaz.

Çıkartılamaz…

*

Çünkü tüm bunların sorumlusu bir büyük yapıdır.

İçinde devlet adamları da yer alır, sokaktaki insan da… İçinde alimler de vardır, zır cahiller de…

Kısacası o biziz…

Barışımızla değil, savaşlarımızla övüne övüne… Yaşatmayla değil, kafa kesmelerle gurur duya duya… Sevgimizi nasıl sığınak yaptığımızı değil, düşmanımızı nasıl ezdiğimizi anlata anlata…

Yobazlığa, bağnazlığa prim vere vere…

Fanatizmi yücelte yücelte…

Biz böyle olduk…

Çocuklar böyle büyüyorlar.

Onlara devamlı “kafirler” ve “düşmanlar” gösteriliyor, onlar da “kafir ve düşmanları” yok ediyorlar.

Bu kadar…

*

“Provokatörler” biziz…

Çağdaşlığı, aydınlığı, uygarlığı sevmeyen… İlkel duygularının içinde debelenmekten mutlu olan…

Acımasız…

Akılsız…

Sevgisiz…

Biz…

Yorumlar kapatıldı.