İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Patrik Bartholomeos Davos´ta

Mihail Vasiliadis

Pazar akşamı Zürih’ten gelen Türk Hava Yolları uçağında Patrik Bartholomeos da vardı. Gazete ve televizyon haberlerine pek yansımadı ama, pek çok çevrelerce oldukça önemli sayılan, Davos’taki ‘World Economic Forum’ toplantısına, her yıl olduğu gibi, Patrik de davetliydi. Birkaç yıldır davete icabet etmesine programı izin vermiyordu. Bu yıl ise Fener Patrikhanesi basın sözcülüğünden 23 Ocak günü yayınlanan kısa bir bildiride şöyle denmekteydi:

Sayın Patrik hazretleri, dün, 22 Ocak Pazar günü, İsviçre’nin Davos kentinde yapılmakta olan Uluslararası Ekonomik Forum toplantısına katılmak üzere Fener’den ayrılmış bulunuyor. Kendilerine, maiyetinden, Vissarion Komcias refakat etmektedir. Yurdışında kalacağı dönemde Patrik Vekilliğini İraklia Metropoliti sayın Fotios deruhde edecektir.

28 Ocak Cumartesi günü öğleden sonra, Sayın Bartholomeos yuvarlak masa toplantısını izledi. Konu ‘Avrupa’nın gelişme sınırı: Türkiye’nin rolü’, fiilen katılanlardan biri de Devlet Bakanı Ali Babacan’dı. Bu arada NTV’ye özel bir demeç veren Patrik, Patrikhane’nin sorunlarına değindi. 25 ila 28 Ocak arasında, Davos Ekonomik Forumu çerçevesinde, dini liderler arasında birçok buluşma ve görüşme gerçekleşti. Sayın Bartholomeos bunların tümüne katıldı.

Forumun bu yılki ana konusu ‘Dünyanın durumunu düzeltmeye adanmak’ idi. Çalışmalar süresince Sayın Patrik üç kez konuştu. İşlediği konular ‘Ekonominin ahl‰ka ihtiyacı var mı?’, ‘Girişimci ve din dünyası’ ve ‘Modern sorunlara eski bilgelik’ idi.

Foruma katılanların sayısı iki bin beş yüz kişiyi aştı. Değişik ülkelerden, farklı dinlerden, çeşitli mesleklerdendi bunlar. Aralarında devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar vardı. Ve bunların arasında, Dünya Ortodokslarının ruhani lideri, Fener İkumenik Patriği, 1nci Bartholomeos.

26 Ocak günü ‘Doğuş Grubu’nun verdiği resepsiyonda, Sayın Patrik başbakan Tayip Erdoğan’la karşılaştı ve kısa bir görüşme gerçekleşti. Aynı şekilde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Devlet Bakanı Ali Babacan’la da konuşma fırsatını buldu. Türkiye’den gidenlerin ortak çabası, tabii ki, ülkenin Avrupa Birliği üyeliği konusundaki görüşmeler oldu. Türkiye’nin bu yolda atmakta olduğu adımlar gözler önüne serildi, atılması gerekenler de dile getirildi.

Başka bir fırsatla Patrik Bartholomeos, Birleşmiş Milletler Gelişme Programı başında bulunan Kemal Derviş’le de samimi bir söyleşi gerçekleştirdi. Forum’a katılan Yunanlı iş adamları ise Patrikle görüşme fırsatını zaten kaçıramazdı… Dönüş anında, Zürih Havaalanı’nda, Turizm ve Kültür Bakanı Atilla Koç ile karşılaşan Patrik, İstanbul’a kendisiyle birlikte seyahat etti.

Bütün bunlar olup biterken, Türkiye’de kendisini ‘vatanın korunmasına’ adamış bir grup da ismini yeniden duyurma özlemini hissetti. Kendilerinden bahsettirmenin kolay yolunu seçen bu üç beş kişi, yeniden dillerine patrikhaneyi doladı. Bu ‘fesat yuvasının’ ülkeden atılması için tam iki milyon imza topladıklarını ileri sürdüler; ancak bu kişilerin protesto toplantısına neden gelmediğini izah etmek zahmetinde bulunmadılar. Kimse de kendilerine bunu sormayı gerekli görmedi. Bağırıp çağırdılar, sonunda Patrik efendiyi bir sandala bindirerek denize açılmasını sağladılar. Gerçi sandalın içindeki Patrik efendinin kendisi değil, ona benzetilmiş bir kuklaydı ama, yine de bir sorun ortaya çıkabilirdi. Ege’nin karşı sahilindeki Hristodulos, içinde Bartholomeos’u çağrıştıran birinin bulunduğu bir sandalın o tarafa doğru yaklaştığını görürse ne der, ne yapar bilemiyorum. Bizim eylemciler durup dururken onun keyfini de bozarlar. Oysa ona teşekkür etmeleri gerekir. Kendilerine gerekli malzemeyi sık sık o sağlıyor çünkü. Sosyalist Enternasyonal olur da, ‘Milliyetçi Enternasyonal’ olmaz diyen kim? Bazılarının buna ‘şer ittifakı’ dediklerine bakmayın siz; kıskançlıklarındandır. Bal gibi ‘Milliyetçi Enternasyonal’ler işte!

Yalnız benim kafamı kurcalayan ufak bir soru var: Yetmiş iki milyonluk koca Türkiye’de, iki milyon kişinin Patrikhanenin gitmesi için imza atmış olduğunu kabul etsek bile, bulguyu tersinden okuyarak, geri kalan yetmiş milyon vatandaşımızın, Patrikhanenin kalmasını istediği ya da hiç olmazsa, kalmasında beis görmediği sonucuna varabiliriz. Bu da Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin ve Sayın Bartholomeos’un lehine kahir bir ekseriyet anlamına gelir… Geçenlerde de Fener Patrikhanesi’nin İkumenik olmadığını bağıra bağıra savunurken, örneğin Çeçenlere uygulanan baskıları protesto etmek için Rus Konsolosluğu önünde gösteri yapmamış, toplanmak için Fener Patrikhanesi’ni seçmiş, böylece İkumenikliğine inandıkları intibaını vermişlerdi. Bence daha dikkatli olmaları gerekir…

Yorumlar kapatıldı.