İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Niye bizde

Ertuğrul Özkök

ÖTEKİ İslam ülkelerinden gelen görüntülere bakıyorum.Büyükelçiliklere saldırılıyor.

Kalabalıklar yürüyor, slogan atıyor.

Belki 15-20 bin kişi yürüyor.

Ama bir tek kiliseye saldırı yok.

Evet tek tek sayıyorum.

* * *

İran.

Adının üzerinde “İslam Cumhuriyeti” yazıyor.

“İslami köktendincilik” kelimesini dünyaya hediye eden ülke.

Var mı tehdit altında bir tek din adamı?

Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün…

Hepsinin İslami sıfatları bizimkinden ağır.

Gördünüz mü Allah aşkına öldürülen bir din adamı?

Bir tek Hıristiyan din adamının canına kasteden var mı?..

Binalar yakılıp yıkılıyor.

Öylesine tahrik olmuş o kalabalıktan bile tek kişi çıkıp, “Haydi gidip şu kiliseye saldıralım” demiyor.

* * *

Üstelik o ülkelerde kilise sayısı bizdekinden fazla. Hıristiyan cemaati bizimkiyle karşılaştırılamayacak kadar kalabalık.

Minarelerindeki ezan sesi bizimkinden daha az gür değil.

Bizse durmadan övünüyoruz.

Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan ülke.

* * *

O ülke ki, koskoca bir şehirde tek rahibe tahammül edemeyen kafaları yetiştirmiş.

Güya Müslüman.

O küçük aklınca bunu “Müslümanlık adına” yapıyor.

Hazreti İsa’nın onun da peygamberi olduğunu ona kimse öğretememiş.

Müslümanlığın, kiliseyi de Allah’ın evi saydığını bilmeyecek kadar cahil.

* * *

Vatikan’ın; Türkiye’nin bütün Hıristiyan, Yahudi cemaat liderlerinin karikatür hakaretini en içten duygularla, en sert ifadelerle kınadığını, Müslüman dünyanın duygularının yanında yer aldığını ne okumuş, ne işitmiş.

Diyorum ya, cahil bir serseri.

İslam dünyasının en fanatik ülkeleri bile din adamına saldırmıyor.

Kiliseye yürümüyor.

Bizim cahil, fanatizminin kıblesini kiliseye çevirmiş.

Ama ben başka bir istikamete bakıyorum.

Onu bu cehalet yollarına sevk eden asıl provokatörün peşindeyim.

Fener Patrikhanesi’ni hedef gösteren, her önüne gelen Hıristiyan din adamında misyoner faaliyetleri gören, Avrupa ülkelerinde binlerce cami açılırken, kendi ülkesinde üç beş kiliseye bile tahammül edemeyen asıl beyinlere bakıyorum.

Eli silahlı değil, eli kalemli provokatöre.

Ona bakıyorum.

* * *

Bir de aylardır onların provokasyonuna ses çıkarmayanlara.

Olup bitenin farkında olmayan basiretsiz “devlet görevlilerine”.

Böyle kritik günlerde, şehrin tek kilisesine, onun 11 kişilik küçücük cemaatine sahip çıkmayı, korumayı düşenemeyecek kadar basiretsiz yöneticilere.

Onları oralara getirenlere.

Hepimiz kendi kendimize soralım.

Biz bunu hak eden bir millet miyiz?

“Canım, tek başına bir serseri” deyip geçiştirecek kadar vurdumduymazlaştık mı?

* * *

Evet… Ne yazık ki, bir kuzey ülkesi gazetesinin beyinsizce provokasyonu, görünmez titreşimler halinde, ondan daha da beyinsiz insanlara işte böyle yansıyor.

Hem de bizim ülkemizde…

Müslüman dünyanın tek ve en ileri demokrasisinde…

İşte bütün bunları yazıyorum ve arkasından dua ediyorum:

“Allah’ım inşallah, bu cinayetin altından dini bir motif çıkmaz.”

Cinayetin şöylesi ya da böylesi olur mu? Alçaklığın rütbeleri var mıdır?

Ülkemi düşünüyorum, hepimizi tek tek görmeye çalışıyorum ve kahrolarak yazıyorum:

Yoksa bile hiç olmazsa bu olayda olmalıdır.

Yorumlar kapatıldı.