İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Biz öyle yazmamıştık´ davası bugün başlıyor

Ermeni konferansını erteleyen mahkemenin kararını eleştirdikleri için açılan davanın iddianamesinde kullanmadıkları ifadelerin yer alması üzerine ‘Ama biz öyle yazmamıştık’ diye haber olan 5 yazar, bugün hakim karşısına çıkıyor

‘İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları’ konulu konferansı erteleyen mahkemenin kararına ilişkin yazıları nedeniyle 5 gazeteci hakkında “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ve “devletin yargı organlarını aşağılama” iddiasıyla açılan davanın görülmesine bugün başlanacak. Dava, iddianamede, köşe yazarlarının yazılarında kullandığı ifadelerinin değiştirildiği veya hiç kullanmadıkları ifadelerin yer alması üzerine Yeni Şafak’ta “Ama biz öyle yazmamıştık ki…” başlığıyla haber olmuştu.

10 YILA KADAR HAPİS

Gazeteci Hasan Kaya Cemal, Mehmet İsmet Berkan, Mehmet Murat Kadri Belge, Haluk Şahin ve Erol Katırcıoğlu’nun şüpheli oldukları davanın ilk duruşması, bugün Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün yapılacak.

Davanın iddianamesinde, yazarların davaya konu yazılarına yer verilerek şöyle deniliyor: “Türk yargı sistemi yapıcı bir eleştiri çizgisi dışında, hususi kast ve hedef alınarak, başta Adalet Bakanlığı ve görev yapan tüm hakim ve savcıları zan altında bırakılacak ifadelerle küçültüldüğü, henüz yargılama aşaması tamamlanmamış ve kesinleşmeyen mahkeme kararı hakkında, tek taraflı ve ön yargılı ifadeler kullanarak kınandığı, karar içeriği ile alakalı haksız yorum ve eleştiriler getirilerek, hukuka olan saygının ötesinde baskıcı bir anlayış sergilendiği, tüm şüpheliler savunma için çağrılmalarına rağmen ifade vermeye de gelmedikleri, böylece atılı suçu işledikleri ilgili gazetelerin içeriğinden ve tüm soruşturma evrakı kapsamı ile anlaşıldığından şüphelilerin yargılamalarının yapılarak, eylemlerini gerektiren sevk maddeleri uyarınca tecziyelerine karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur.”

İddianamede, gazetecilerin 6 ay ile 10 yıl arasında değişen çeşitli hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.

İSTANBUL (A.A)

Deliller ile yazılar farklı

Anka Ajansı’nın geçtiği haberde köşe yazarlarının kullandığı ifadelerle savcının iddianamesinde kanıt olarak gösterilen alıntılar arasında büyük farklar bulunuyor. İşte birkaç örnek:

Erol Katırcıoğlu: “…Ermeni Konferansı’nın bu kez bir yargı kararıyla durdurulması saçmalığı dün akşam saatlerinde haberlere düştüğünde yazık diye düşündüm…”

İddianamede: “… Ermeni konferansının bu kez yargı kararıyla durdurulması saçmalığı…”

Erol Katırcıoğlu: “Cemil Çiçek gibi bir bakanın bulunduğu bir bakanlığın personelinden ne hayır gelir diye düşünmek haksızlığını da yapmak istemiyorum.”

İddianamede: “…Cemil Çiçek gibi bir Bakanın bulunduğu bakanlığın personelinden ne hayır gelir…”

Hasan Cemal: “…Olmaz böyle şey, olmaz böyle bir kafa! Evet aynen öyle.”

İddianamede: “…Olmaz böyle bir kafa, evet aynen öyle…”

İsmet Berkan: “…Yani, esasen bu mahkemelerin görev alanları hakkında fazla bir tartışma da yoktur. Ama İstanbulídaki 4 numaralı İdare Mahkemesiínin kararının mahkemenin görev ve yetki alanı içinde olup olmadığını tartışmak bile yersiz, mahkemenin değil böyle bir karar almaya, bu konuyu konuşmaya bile bir yetkisi olmaması gerekir…”

İddianamede: “…Değil böyle bir kararı almaya, bu konuyu konuşmaya bile yetkisi olmaması gerekir…”

Haluk Şahin: “Mahkeme kararını okurken ‘Hangi çağda ve hangi ülkedeyiz?’ diye sorup kendimi çimdiklemek zorunda kaldım: Neymiş, bilimsel toplantıya katılacakların akademik kariyer ve eserleriyle ilgili bilgiler mahkemeye bildirilecekmiş de mahkeme de değerlendirme yapıp, ondan sonra asıl kararını alacakmış!”

İddianamede: “… Mahkeme kararını okurken hangi çağda ve hangi ülkedeyiz diye sorup kendimi çimdiklemek zorunda kaldım…”

Murat Belge: “Mahkemenin bu ara kararı, tanım gereği bir ‘karar’ olduğuna göre, üzerinde konuşabiliriz. Şimdiye kadar birçok kişinin zaten belirtmiş olduğu gibi, Türkiye’nin hukuk tarihine geçecek ve ‘ilelebet’ orada kalacak bir karar bu…”

İddianamede: “Mahkemenin bu kararı, tanım gereği bir karar olduğuna göre, üzerinde konuşabiliriz… Türkiye’nin hukuk tarihine geçecek ve ilelebet orada kalacak bir karar bu…”

Yorumlar kapatıldı.