İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin menfaati hukuktan önce gelir

Mercedes marka bir otomobili rüşvet olarak aldığı gerekçesiyle 16 ay hapis cezasına mahkûm edilen ‘Kayıp Silahlar’ davasının kilit isimlerinden eski Batman Valisi Salih Şarman, geçen salı günü Ankara Ayaş Cezaevi’nden tahliye oldu. Kendisini cezaevine düşüren süreci, yaşadıklarını, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ile ilişkisini AKŞAM’a anlatan eski vali, adını vermediği bazı bakan ve milletvekilleriyle ilgili olarak ağır ithamlarda bulundu. Terör örgütleri ve uyuşturucu kaçakçılarıyla bağlantılı güçlerin siyasete sızdıklarını öne süren Salih Şarman, şunları şöyledi:

BATMAN ELDEN ÇIKMIŞTI

1993 yılında Batman’da göreve başladığımda elden çıkmış bir bölgeydi. Kırsalda PKK, il merkezinde Hizbullah hakim olmuştu. Binlerce korucu başıbozuk vaziyetteydi. Bir proje hazırladım. Çiller kabul etti. Kendisiyle iki defa yüz yüze görüştük. Askerliğini uygun sınıflarda yapmış, tercihan bekâr koruculardan bin kişiye yakın bir kuvvet oluşturduk. 8 ayda PKK’nın etkisi tamamen sıfırlandı.

Bu sırada terör örgütleriyle kucak kucağa, vıcık vıcık ilişkiler içinde olan, uyuşturucu operasyonlarımızın muhatabı olan birtakım güçler, kendilerine ağa, şıh diyenlerin düşmanlığını kazandık. Bunlar o dönemde yörede mahalli politika yapan insanlardı. Belediye başkanı, il başkanı gibi. Zamanla bir siyasi partinin çatısı altında bütün bu takım milletvekili sıfatını kazanarak Ankara’ya doluştu. Büyük siyasi güç kazandılar. Partileri iktidar, genel başkanları başbakan oldu. İçişleri Bakanlığı uhdelerine geçti. Şu an kabinede olan insanlar var. Milletvekilleri de var.

RÜŞVET TEKLİF ETTİLER

Silah alımıyla görevlendirildiğimizde büyük yetkilere kavuştuğumuzu öğrendik. O arada bizim peşimize düşen uluslararası silah tüccarları, kaçakçılar oldu. Bir belge için 25 milyon dolardan başlayan 100 milyon dolara çıkan teklifler oldu. Başıma ciddi dertler açabilecek konuları anlattım size. Bunlardan korkmuyorum. ‘Demirden korksak karyolada yatmazdık’ derler. Ama Don Kişotluk yapmanın anlamı yok. Bizi Susurluk’la ilişkilendirmeye çalıştılar. Susurluk’ta bagajdan çıkan silahların Batman’daki silahlar olduğunu iddia ettiler. Bu tip gruplar ve eylemlerle doğrudan veya dolaylı ilgim olmamıştır. Hapis yatan ilk vali benim. Osmanlı’nın son döneminde böyle bir Boğazlayan Kaymakamı olayı vardır. Ermeni isyanı döneminde, devletin bizzat isyanı bastırmakla görevlendirdiği, tam yetkili olarak yolladığı bir kaymakamdır Kemal Bey. O görevi üstün başarıyla yapmıştır. O zaman büyük takdirler almıştır. Daha sonra idam edilmiştir. Aramızda benzerlik olduğunu düşünüyorum. Bizi Güneydoğu’ya gönderirlerken, ‘Bu terörü bitirin, nasıl bitirirseniz bitirin. Bu terör ya bitecek ya bitecek’ demişlerdi.

DEVLETİN BİRLİĞİ ÖNEMLİ

Hapiste okuduğum David Franken bir araştırmasında şöyle diyor: Zamanın İngiliz Başbakanı parası ödendiği halde Osmanlı’ya teslim edilmeyen iki gemiyle ilgili, ‘İngiltere’nin menfaatleri söz konusu olduğu zaman hukuk ayaklar altına alınabilir’ der. Mantık bu olmalı. ‘Hukuk ayaklar altına alınmalı’ lafı bir valinin ağzına yakışmayabilir. Ama bir ülkenin bekaası tehlikeye düştüğü zaman gereken her şey yapılmalıdır diye düşünüyorum. Bunun için de mutlaka hukukun çiğnenmesi gerektiğini düşünmüyorum. Kendine özgü bir yapısı olabilir.

Deniz GÜÇER / ANKARA

Yorumlar kapatıldı.