İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI

Tezcan Yaramancı

Orhan Pamuk’un “Bu ülkede bir milyon Ermeni ve otuz bin Kürt öldürüldü” sözleri ile ilgili açılmış kamu davası Adalet Bakanlığı’nın aldığı bir kararla düşürüldü.
Hukuki kesinlik taşıyan bu nihai kararla Türkiye, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından fikir ifade özgürlüğü konusunda ilerisi için referans niteliğinde bir kriter oluşturuyor. Üstelik de bunu, gerçekleri belirli bir amaç doğrultusunda çarpıtan ve toplumu ziyadesiyle rencide eden bir fikirle ilgili olarak yapıyor.

Diğer yandan bu akılcı karar, birtakım sivri fikirlerle adli takibatı tahrik ederek mazlum duruma düşmeyi ve bilahare bu durumu uluslararası çevrelerde kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı düşünen bazı sözde ve açıkgöz aydınların da kozlarını ellerinden alıyor.

Bundan böyle bir iki sivri laf ederek hakkında dava açtırıp sansasyon yaratmak, ucuz kahramanlıklar sergilemek dönemi de bitecek. Buna da belki en çok Orhan Pamuk’un kendisi üzülecek.

Dolayısıyla, duygusallık ile mantığı, milliyetçilik ile hukuku birbirinden ayrıştıran, çağdaş anlayışa uygun bu kararı alabilme cesaretini ve sorumluluğunu gösterenleri kutlamak gerekiyor.

Bu kararın etkisi uluslararası ilişkilere çok olumlu bir şekilde yansıyacak ve Türkiye birtakım çevrelerin yakıştırmak istediği demokrasi özürlüsü ülke görünümünden çıkacak. Keşke daha çabuk hareket edilebilse ve şu geçen süredeki menfi propagandalar da önlenebilseydi.

***

Türkiye açısından durum böyle. Şimdi gelelim olayın diğer yanına. Alınan karar, Orhan Pamuk’un sadece fikir ifade özgürlüğüne duyulan saygının bir göstergesidir, bu fikirlerin geçerliliğinin değil.

Adli merciler, ne kadar aykırı ne kadar zırva olursa olsun, kanun dışı eyleme dönüşmedikçe fikir ifade etmek suç değildir demiş ve içeriğin yargılanmasını kamuoyuna ve kamu vicdanına bırakmıştır. Tıpkı gelişmiş tüm demokrasilerde olduğu gibi.

Dileriz ki, Orhan Pamuk hakkındaki davanın düşürülmesini de bu şekilde yorumlar ve verilen kararı fikirlerinin doğruluğunun bir kanıtı olarak gösterme pişkinliğine kalkışmaz.

Diğer bir değişle Orhan Pamuk artık kendi ayıbı ile baş başa bırakılmıştır.

“Kara Kitap” adlı romanında Atatürk’e sinsice sataşan, malum beyanatı ile Türkiye’yi kestirmeden soykırım zanlısı konumuna oturtan bu aydınımız, rencide ettiği milyonlarca insanın yüzüne nasıl bakacaktır doğrusu merak ediyoruz.

Onun için de yineliyoruz ki, Orhan Pamuk Türk milletine hâlâ bir özür borçludur. Bu özür borcuna şimdi bir de Türk adalet sistemine teşekkür borcu eklendi.

Son sözü tarihçi yazar Leon Panos Dabağyan’a bırakalım. Diyor ki,

“Orhan Pamuk niye karışıyor kardeşim bu meseleye. Türk – Ermeni ilişkilerinde iyi olan taraflar ciltler doldurur ancak hiçbirinden bahsedilmez. Biz Türkiye’ye dışardan gelmedik. Türkiye ile Ermenistan arasında bir ihtilaf çıkarsa ben Türkiye’nin safındayım. Çünkü benim vatanım burası.”

Anlayana sivrisinek saz, ….

Yorumlar kapatıldı.