İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Van

Saffet Emre TONGUÇ semton@yahoo.com

İnsan gezdikçe kafalardaki soru işaretlerinden de arınıyor. Çocukken “Edremit Van’a bakar / içinden Şamran akar / öyle bir yar sevdim ki / her gören ona bakar” türküsünü anlamaz, en batıdaki Edremit ile en doğudaki Van’ı hayallerimde bile bir araya getiremezdim. Oysa Van’ın sayfiyesi Edremit ve Urartuların 2800 yıl önce yaptıkları su kanalının adı olan Şamran artık bilgi dağarcığımda baş köşede.

Yaşadığımız coğrafyada Tanrı’nın yarattığı medeniyetler mozaiği Zeugma’dakileri bile kıskandıracak nitelikte, bazen birbirinin tepesine binmiş, zamane gezginlerini kendilerine hayran bırakan uygarlıklar var. Van, geniş bir yelpazede Hurrilerden Urartulara, Büyük İskender’den Romalılara kadar herkese ev sahipliği yapmış, söylentilere göre de Asur Kraliçesi Semiramis tarafından yaklaşık 4000 yıl önce kurulmuş tarihi çok zengin bir şehir. Kedisi, kalesi, kahvaltısı, kilisesi, kilimi, şelalesi, peyniri ve içinde yaşayanların tanımıyla “deniz”i Urartuların eski başkentinde karşınıza çıkacaklardan yalnızca bazıları. Van siz istedikçe daha fazlasını verecek, çeyizindeki sürprizleri cömertçe sunacak bir şehir… Şimdi kara kışla boğuşuyor ama ilk fırsatta gidip keşfetmenizi öneririm.

Tatvan’dan gemiyle geldiğinizde sizi daha da büyüleyecek olan Van’da yeni yerleşim kalenin de bulunduğu eski Van’ın yaklaşık dört kilometre gerisinde kurulmuş. Cumhuriyet Caddesi, her yol Roma’ya çıkar, misali şehrin en merkezi konumunda. Otellerden kahvaltı salonlarına, müzeden halk pazarına giden her yol Cumhuriyet’ten geçiyor.

Güne şu meşhur Van kahvaltısıyla başlayın. Müzeye yakın çarşının içinde gidebileceğiniz iyi yerler arasında Sütçü Feyzi Erol Kardeşler ile Konak Kahvaltı Salonları var. Kaymak, tereyağı, meşhur Van balı, olmazsa olmaz otlu peynir, yanında da fırından taze çıkmış ekmek ve çay, güne güleç bir yüzle başlamanın anahtarları. Fransızlar gibi yemek sonrasında peynir yiyen Vanlıların, içinde kekikten sırmaya (yabani sarmısak), helisden (çaşur) Mustafa çiçeğine kadar değişik otların olduğu bu peynirini çarşıda her köşe başında bulabilirsiniz, bal içinse kargoyla Türkiye’nin her tarafına gönderi yapan Balcı Behçet’i tercih edebilirsiniz ( www.balcibehcet.com 0432 2162858).

Van’da muhteşem eserlerin sergilendiği bir müze var. İ.Ö. 9000’den başlayan tarihsel bir yolculukta müzeyi keşfederken, Hakkari’de bulunan ve benzerine pek rastlanmayan mezar taşlarını kaçırmayın. Takıya meraklıysanız gümüşün değişik madenlerle karıştırılmasından oluşan savattan yapılan ve özellikle Urartu motifleri taşıyan takılara bir göz atın. Atasoy Gümüş (Maraş Cad No: 8, 0432 2161234) bunun en güzel örneklerini bulabileceğiniz yerlerden biri.

URARTU İZLERİNİN PEŞİNDE

Van son yıllarda çok göç almış bir şehir. Hayvancılığın en önemli geçim kaynağı olduğu bu yöreye Yüzüncü Yıl Üniversitesi de hareket getirmiş. Atasoy’un tam karşısında yer alan Saçı Beyaz, soluklanıp yaşamın sokaklarda değişik renklerde nasıl aktığını gözlemleyebileceğiniz hoş bir Cafe. Daha yerel tatlar peşindeyseniz bazen camlarında “Kaçak çay bulunur” yazısı da olan çay evlerinden birinde oturun. Şehrin yabancısı olduğunuzu anlayan Anadolu’nun cömert insanları hemen size çay ısmarlayıp “Memleket nere hemşerim?”le başlayan sıcak bir sohbetin kahramanları olacaklar.

Arkeoloji ve tarih meraklısıysanız akşamüstüne doğru Van kalesine uzanın. Urartu kralı Sarduri I’in İ.Ö 840’larda ilk surlarını inşa ettirdiği kale Ermenisinden Osmanlısına değişik dönemlerin izlerini taşıyor. Güneşin güne veda ettiği saatlerde tarihle doğa elele sizi hayaller alemine sürüklüyor.

Türkiye’nin en büyük gölü olan ve 3713 kilometrekarelik bir alanı kaplayan Van Gölü son ışık oyunlarının ardından sessizliğe bürünüyor. İ.Ö. 832’de Tuşba dedikleri Van’ı başkent yapan Urartuların izlerini takip etmek için ertesi gün şehrin 28 kilometre güneyindeki Çavuştepe’ye gidin. Burada Urartuların kraliyet sarayını göreceksiniz. Çavuştepe’de yıllarca bekçilik yapan, yaşı yetmişe yaklaşan Mehmet Kuşman’ı bulun. Anadolu insanının kıvrak zekasından çok etkileneceksiniz. Mehmet Bey arkeologlarla içli dışlı olup Urartu alfabesini çözmüş, şu anda dünyadaki nadir insanlardan biri olarak şakır şakır o yazıtları okuyor. Kimbilir belki de DNA’larında izlerini taşıdığı atalarının ipuçlarını sunuyor. Binlerce yıllık tahıl ambarları ve içindeki buğday kalıntıları, su kanalları, kanalizasyon sistemleri çok rafine bir uygarlık olan Urartular hakkındaki ilginç bilgilerden bazıları.

GİZEMLİ DOĞU MASALLARI

Çavuştepe’den Hakkari istikametine devam ederseniz, Van’a 55 kilometre uzaklıkta yer alan Hoşap, tam Türkçesiyle Güzelsu Kalesi’ne varıyorsunuz. 1643 yılında Sarı Süleyman Mahmudi tarafından yaptırılan kale, uzaktan bir ejderha sırtını andırıyor. Aslan figürleri ve Farsi bir yazıtla süslü anıtsal giriş kapısından sonra kendinizi gizemli doğu masallarından birinde buluyorsunuz. Doğu Anadolu’nun çarpıcı taraflarından biri bu. Çorak, uçsuz bucaksız bir arazide kilometrelerce gittikten sonra beklenmedik bir sürprizle karşılaşmak.

Vaktinde yüzlerce oda, camiler, hamamlar, çeşmeler, zindanlar ve sarnıçlarla çevrilmiş kaleden ayrıldıktan sonra isterseniz kuzeyde bulunan ve doğanın şık bir hediyesi olan Muradiye şelalesine ya da Ermeni taş ustalığını göreceğiniz Akdamar adasına doğru yola çıkabilirsiniz. Tercihiniz Akdamar’sa, önce adaya giden teknelerin kalktığı yerde, gölden çıkan inci kefalinin tadını çıkarın.

M.S. 920’li yıllarda, Vaspurakan kralı I. Gagik tarafından yaptırılan andezit malzemeli kilisenin duvarlarında Tevrat ve İncil’den esinlenilmiş çok güzel kabartmalar var. Nuh’un Gemisi, Adem ile Havva, Davut ile Goliath, Yunus Peygamber bunlardan sadece bazıları. Dönüşte tekne Van gölünün sularını yararak ilerlerken adada yaşayan güzel Tamara’yı görmek için her gece Gevaş’tan adaya yüzen delikanlının hikayesini düşünün. Olayı öğrenen kızın babası, fırtınalı bir havada, gence yol gösteren fenerin yerini devamlı değiştirerek boğulmasına neden olur. Gencin dudaklarından dökülen son kelime ise adaya adını veren “Ah Tamara”dır. Aslında bunun benzeri çok daha önceleri Çanakkale Boğazı’nda da yaşanır, sadece Tamara adı yerini Leandros’a bırakmıştır. Eskiden İpek yolu kervansaraylarında konaklayan seyyahlar birbirlerine geceleri hikayeler anlatırmış, hikayenin özü aynı kalsa da unutulan isimler yenileriyle değişirmiş. Kerem ile Aslı’lar, Leyla ile Mecnun’lar hep böyle ortaya çıkmış. Zaman değişse bile insanlık hikayeleri hep aynı. Van’da eski çağlardan başlayıp günümüze kadar devam eden binlerce hikaye sizi bekliyor. O yüzden giderseniz yolunuz açık, kulağınız delik olsun.

NEREDE KALINIR?

Van’daki otellerin tabelalarındaki yıldızlarla içeride gördükleriniz pek uyum sağlamayabilir. Mesela Grand Çağ Oteli sadece iki yıldızlı ama çoğu dört yıldızlı otelden çok daha iyi. Odalarda internetten klimaya, 600 kanallı uydu yayına kadar bir sürü sürpriz gizlenmiş. 0432 2145713 www.grandcag.com.tr Büyük Urartu Oteli, şehir merkezinde. Çatısında yazın vur patlasın, çal oynasın düğünler yapılıyor. 0 432 2120660 www.buyukurartuotel.com Şahmaran Otel, Tuşba Otel gibi Van Gölü’nün kıyısında ve merkezden uzakta. “Neden bu ülkede standartlar çok sık değişir, keşke açıldığı gibi kalsaydı” diyeceğiniz yerlerden. 0432 3123060 www.merithotels.com Tuşba Otel, göl manzaralı. “Biraz bakımlı olsa daha iyi olurdu” diyorsunuz. Sahibi de haklı. “Patlayan bir bomba bütün rezervasyonların iptal edilmesine sebep oluyor, neye güvenerek yatırım yapabilirsiniz ki?” 0432 3122966 www.tusbaotel.com

NEREDE YENİR?

Besse Restaurant Van şartlarına göre gayet şık. Ağırlıkla et çeşitleri var. Alabalık ve inci kefali de bulunuyor. Cumhuriyet caddesi’nin bir paralelinde, 0432 2150050 Anzaf Et Lokantası adını eski bir Urartu kalesinden alıyor. Fonda Van Gölü, önünüzde lezzetli yemekler. Gevaş yolu üzerinde. Van’daki çoğu yer gibi içkisiz, ayranla idare edin. 0432 2175767 Merkez Et Lokantası’nın yemekleri gayet güzel. 0432 2169701

Yorumlar kapatıldı.