İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

301’in kuyusu kazıldı

Ferai Tınç

DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül’ün, 301’inci maddenin kaldırılabileceği yolundaki açıklaması, Türklüğün gururunu kurtaralım derken, Türkiye’nin itibarını sıfırlayan bir sürece son verilebileceğini gösteriyor.

Medya kuruluşlarının, gazeteci örgütlerinin, aydınların yeni TCK hazırlanırken ve hazırlandıktan sonra değişiklik yapılırken ısrarla kaldırılmasını istedikleri 301’inci maddenin gözden geçirilmesini, bu maddeye dayanarak herkesi hapse attırmaya calışan bir avukat başaracak galiba.

Onun sayesinde, yasakçı zihniyet ürünü bu yasanın demokratik değerleri yerleştirmek için harcanan çabaları nasıl torpilleyebileceğini görmeyen kalmadı.

Umuyorum, en kısa zamanda bu madde gözden geçirilir ve zaten çok ağır bir yük altında çalışan, aksamalar nedeniyle toplumda güvensizliğe yol açan adalet sisteminin, işgüzarlar tarafından siyaset kürsüsü olarak kullanılmasına izin verilmez.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün 301’inci madde ile ilgili söyledikleri ne kadar doğru. Bu maddeye dayanarak açılan davalar, Gece Yarısı Ekspresi filminin verdiği zararı veriyor Türkiye’ye.

Sayın Bakan’ın bu yaklaşımı, Van Yüzyıl Üniversitesi Rektörü’nün tutuklu olarak yargılanması konusunda da göstermesini, dilerdim.

* * *

TÜRKİYE’nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlaması kararı, şüphesiz ki yılın en önemli olayı idi. Sadece Türkiye açısından değil, Avrupa açısından da çok önemli bir karar. Ama bunun önemini kavramışa benzemiyoruz.

Öyle olsaydı, 301. maddenin kaldırılması için bu kadar düşünülmezdi. İlerleme raporlarında zaten bu maddenin AB kriterlerine uymadığı yer almıştı.

Dün Orhan Pamuk’a verilen takipsizlik kararı, bu maddede yansıyan anlayışın Türkiye’nin bugününe ve hele de yarınına hiç uygun olmadığını, kısaca maddenin uygulanabilir olmadığını gösteriyor.

* * *

301’inci madde Orhan Pamuk davasıyla bu kadar geniş biçimde gündeme geldi. Oysa, bu maddeden haklarında dava açılan gazetecilerin de sayısı artıyor.

TCK’nın 301. maddesinin Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılayan kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır diyen 2. maddesine göre haklarında dava açılan gazetecilerin davaları da yakında sorun yaratacak.

Basının üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan bir ikinci madde daha var. Adil yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs başlıklı 288. madde. Bu maddenin değiştirilmesi için basın çok ısrar ettiler ama iktidar oylarıyla bu itirazlar geri çevrildi.

‘Bir olayla ilgili başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır’ diyen 288. madde de Türkiye’de basın özgürlüğü önündeki en büyük tehlikedir.

Bu maddeler, demokratik reformları uygulama aşamasına geçirme kararı alan Türkiye’nin ne 2005 yılı atmosferine ne de 2006 vizyonuna uyuyor.

Yorumlar kapatıldı.