İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Takuhi Tovmasyan’ın Kitabı “Sofranız Şen Olsun” Yunancada

Takuhi Tovmasyan’ın 2004 yılının Ekim ayında Aras Yayıncılık tarafından yayımlanan ve kısa sürede büyük beğeni toplayarak art arda baskılar yapan yemek-anı kitabı “Sofranız Şen Olsun, ninelerimin mutfağından, damağımda, aklımda kalanlar” Yunancaya çevrilerek Atina’da yayımlandı. Çukatu Yayınları tarafından “Evlogimeno to trapezi sas, Mnimes ke yevsis apo tis Armenisas yayades mu” (Sofranız Kutsansın, Ermeni ninelerimden, damağımda, aklımda kalanlar) adıyla yayımlanan kitabı Yunancaya, kendisi de yazdığı yemek kitaplarıyla Türkiye ve Yunanistan’da tanınan İstanbul doğumlu yazar Sula Bozis çevirdi.

Kitabın yayımlanması vesilesiyle Takuhi Tovmasyan’ı geçtiğimiz haftasonu Atina’ya davet eden Çukatu Yayınları 17 Aralık Cumartesi günü Khalitea semtindeki İstanbullular Derneği’nde bir etkinlik ve imza günü düzenledi. Etkinlik kapsamında, Takuhi Tovmasyan’ın yanı sıra, İstanbullular Derneği başkanı, tarih profesörü Nikolaos Uzunoğlu, aynı dernekten Rita Yogopulo, Yunanistan Mavi Haçı temsilcisi Hripsime Harutyunyan, kitabın çevirmeni Sula Bozis birer konuşma yaparak, Yunan, Ermeni ve Türk mutfaklarının ortak ve farklı yönleri, İstanbul mutfağı, bu şehirdeki Ermeni ve Rum topluluklarının tarihi üzerinde durdular. Takuhi Tovmasyan’ın yaptığı konuşma, salonda çoğunlu oluşturan İstanbul doğumlu dinleyicilere duygulu anlar yaşattı.

Tovmasyan, İstanbul’a dönüşünde konuşmasını ve dinleyicilerin tepkilerini şu sözlerle dile getirdi:

“Bugünün Atinalıları olan eski İstanbullu hemşerilerime Rumca ‘Kalisperasas’ diyebildim sadece; ardından, beraberimde, Çorlu, Çatalca, Tekirdağ, Silivri, Der Zor ve İstanbul’dan selamlar getirdiğimi söyledim. Heyecandan unuturum diye, konuşmanın sonuna bırakmayı planladığım teşekkürlerimi, hemen sözümün başında dile getirdim; dostlarım, kitabın çevirmeni Sula Bozis’e ve yayıncısı Pepi Çukatu’ya minnet ve şükranlarımı bildirdim.

Ardından, yıllardır severek görev yaptığım, İstanbul’da Ermeni edebiyatı, kültürü ve tarihi konularında yayın yapan Aras Yayıncılık hakkında bilgi verdim. Sofranız Şen Olsun’un yazılma ve yayıma hazırlanma sürecinden, yayımlanmasının ardından geçen bir yılda hakkında neler konuşulup yazıldığından kısaca söz ettim. Türkiye basınında, radyo ve televizyon programlarında yayımlanan haber ve yorumlardan iki örnek verdim. Bunların birincisi, 18 Aralık 2004 cumartesi günü Hürriyet gazetesinde Figen Batur imzasıyla yayımlanan “Genzimde yanma, damağımda bal tadı” başlıklı yazıydı. Batur’un yazısının son paragrafını aktardım gözleri yaşlı bir şekilde beni dinleyenlere: ‘Sizi bilmem ama bundan böyle ben, irmik helvası yerken ya da kavururken, Mardik’i anmadan geçemem. O Mardik ki, Takuhi Tovmasyan’ın yüzünü görmediği amcası. Ve hepimizin vicdan sızısı.’ İkinci olarak ise, televizyonda, Selim İleri’nin “Edebiyat Yarımküre” programında, Varlık Vergisi’ni ödeyip Aşkale’ye taş kırmaya gitmemek için el emeği göz nuru gazinosunu satan Ğazaros dedemin anılarından söz ettiğim “Fasulye Pilakisi” başlıklı hikâyeden bir bölümü Selim İleri’nin gözyaşlarıya okuduğunu aktardım.

Ermenice anlattıklarımı Atina’da yaşayan yazar Hagop Celalyan Yunancaya tercüme ediyordu. Konuşmamı fazlaca uzatmamaya gayret ederek, biraz da İstanbul’da bir Ermeni olarak yaşamanın bana göre ne gibi bir anlamı olduğunu anlatmaya çalıştım. Bazı üzücü olaylar neticesine doğdukları yerlerden kopmak zorunda kalanları çok iyi anladığımı, ancak şahsen, İstanbul’da yaşamaya devam ederek, bu şehirde hepimize miras kalmış Ermeni tarihine, diline ve kültürüne sahip çıkabileceğimize inandığımı aktardım. Bu konuda kendi payıma düşeni, elimde tuttuğum, Sofranız Şen Olsun ile bir nebze de olsa yerine getirebildiğimi söyleyince sözlerim alkışlarla kesildi. Son cümlem de şu oldu: ‘Bir milletin tarihini sadece tarihçiler bilmez, kimi zaman bir bireyin, kimi zaman bir ailenin geçmişi, gerçek bir tarihin, yaşanmışlığın hikâyesidir; arzu eden bu hikâyelerin izinden gidip, kendine gerekli hisseleri çıkarabilir’.”

Yorumlar kapatıldı.